Dünkü yazımda sahipsiz mi kaldık demiştim,
Bu günde ağlamayalım dedim,
Dünkü yazımı bir özdeyişimiz ile cevap vereyim, “Türk’ün TÜRK’den başka dostu yoktur” demiş büyüklerimiz
Bu günkü yazıma da daha başlamadan cevap vermek isterim, “ ağlamakla değil çözüm, sahip çıkmakla”
Nasıl mı ?
ÖRGÜTLENEREK.
Birlikte olmak, aynı amaçlara hizmet için bir araya gelmek, yek vücut olmak bir çeşit örgütlenmektir.
Bireysel çıkışlar,
Bireysel mücadeleler çözüm getirmez,
Toplumsal muhalefet etmekle,
Toplumsal sahiplenmekle,
Her yönüyle örgütlenmek tek kurtuluşumuzdur.
Başardığımız an kurtuluşumuzdur.
Başka da çaremiz yoktur.
Bu nedenle ağlamakla bir yere varamayız,
Ağlamakla kurtuluşumuz yoktur,
Ağlamak bana göre acizliktir,
İsteyeceğiz, isteyeceğiz,
Mücadele edeceğiz, mücadele edeceğiz,
Ama nasıl demeyelim,
Örgütlenerek…
Gelelim özelimize,
Akbük Mahallemiz “ Beldemiz” gerçekten sahipsiz kaldı,
Buradan sesleniyorum sayın yetkililere,
Binin arabalarınıza çıkın çevre yoluna, Kazıklıya doğru gidin çevre yolu ile Akbük merkezden gelen yol kavşağını geçtikten sonra sağdaki en son sitenin karşısında durun,
Ne mi gördünüz?
Belki binlerce yıl önce oluşmuş “FAY ZONU” olan Gökçe kuyu deresinin bir diğer ad ile Paşa deresinin ağzının kapatıldığını göreceksiniz,
Yetmedi,
Birde Devletçe izin verilen bir taş ocağı,
Yetmedi Çimento imalatı yapıldığı yerin ağzı,
Bu iki işin artıklarının yağmur sularıyla yaptığı tahribatı göreceksiniz,
Resmen ve alenen betonlaşmış bir dere yatağı,
Taşlaşmış bir doğa,
Yok olmaya başlayacak Zeytin ağaçlarının varlığı,
Bunlarda yetmez,
Çıkın orman içlerine
İnşaat artıklarının, moloz yığınlarının ormana vereceği zararları göreceksiniz,
Nasıl kurtulacağız bütün bunlardan,
Akbük’ü sahip çıkarak,
Yetkilileri uyararak,
Halkı uyararak, örgütleyerek,
Ah tüh diyerek değil,
Ağlayarak değil
ÖRGÜTLENEREK…