Akbük, kağıt üzerinde Didim’in bir mahallesi olarak gözüküyor, ancak gerçekte yaz aylarında bir sayıya göre 200 bin, bir diğerine göre 500 bin tatilciyi bağrında barındırıyor.  Adı “mahalle”ye çıkmış ya; gerçek yapısal büyüklüğüne göre yeterli hizmeti alamıyor.
Bu,böyle süremezdi.  Bir gurup duyarlı Akbüklü bir araya geldi, “Yaşadığımız yere sahip çıkalım” dediler.  
Sorunlar konuşulacak, ilgililere iletilecek.
Diyecekler ki;
*Kanalizasyon söz veridiği üzre 2021’de tamamlanacaktı, yarım kaldı.  Özellikle yaz aylarında kokudan durulmuyor.  Foseptik sızıntıları toprağı ve denizi kirletmeye devam ediyor.
*Kuyu suları yeterli değil, üstelik kullanıma dahi müsait değil.  İçme suyunun damacanası 12 TL’ye içildi.
*Tek ana yolumuz özellikle yaz ayında tıkanıyor.  Kaldırım yok.  Diğer yollarımız , ana yolun islahıyla birlikte devreye sokulmalı.
*Çevre temizliği yetersiz.  Akşamları yiyecek aramaya çıkan domuzlarımız çöpleri deviriyor.  Mümkünse; yerinden yurdundan ettiğimiz bu hayvanlar için de bir şeyler düşünülebilir mi?
* Başıboş köpekler bir sorun oldu.  Yazın onların havlamaları insanları-özellikle çocukları-uyutmuyor.  Saldırgan olmaya da başladılar.
Gönüllüler bir “muhalefet” hareketi değil.  Tersine yapıcı bir yaklaşımla ilgililere sorunların çözümü için yardımcı olacaklar.  Özellikle yerel belediyeyi aşan meselelerde kamuoyu oluşturup çözüme katkı sunacaklar.
Kısır siyasi çekişmelerden uzak duracaklar.  Onlar için en tutarlı siyaset; Akbük’ün bir sahil şehri olarak yıldızının parlaması temelinde birlik sağlamaktır.
Dünya hegomonların elinde.  Onlar servetlerine servet katmak için yeryüzünü yaşanmaz hale getiriyorlar.  Halkın ülkesinin toprağına, suyuna, havasına sahip çıkması gerekir hale geldi.  Akbük Gönüllüleri kendi çaplarında bu işi yapıyorlar.
Bir insan başını yastığa koyduğunda yaşadığı yerin sorunlarını düşünüyorsa, işte yurtsever odur. Bu açıdan Akbük Gönüllülerini kutluyor, “Kolay gelsin!” diyorum.