Batı medyası ve onların yılmaz izleyicileri bizim işbirlikçi medya Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki  adaylarından Mari Lö Pen için “aşırı sağcı-milliyetçi” tanımını yapıyor,rakibi Makron ise “liberal”.  Yine aynı çevreler Lö Pen’i;”ABD ve Avrupa Birliği karşıtı,  ulusal politikalardan yana” şeklinde tanıtıyorlar.
Tanıtımdan yola çıkarak  Lö Pen için; “emperyalist sistem karşıtı, ulusalcı” demek yanlış olmaz.  Hadi “milliyetçi” kavramı yerine oturuyor diyelim, “sağcı”dan hem de “aşırı sağcı”dan “anti-emperyalist” ya da “ulusalcı” nasıl olur; ideolojik olarak mümkün değil.
İşin ucunda emperyalist sisteme karşı çıkan siyasetleri kamuoyuna öcü gibi göstermek var.  Şimdilerde gündemde olan ve ABD ve Batı emperyalizminin tekerine çomak sokan bir Rus lider Putin için, örtülü bir ABD imali darbe ile başbakanlıktan düşürülen Pakistan’lı lider İmran Han’a bakınız; hemen her gün yerden yere vuruluyor, sanal suçlamalarla gözden düşürülmeye çalışılıyor.
Kapitalizm çürüme aşamasında.  Sistemin hakim olduğu ülkelerde yaşam koşulları zorlaşıyor, yönetilenlerin öfkesi büyüyor.  Sistemin sahipleri çareyi “tek kutuplu dünya”da sömürüyü sürdürmekte görüyorlar.  Kafa karışıklığının devam ettiği Rusya-Ukrayna çatışmasını tam da-büyük resim olarak-kapitalizmin dünyamızı tekrar “tek kutuplu”  yapma girişimi üzerine oturtmak açıklayıcı olacaktır.
Sistemin sahipleri önüne çıkan engelleri kamuoyunda etkisiz hale getirmek görevini yan kuruluşları olarak görsel ve yazılı medyaya vermiştir.  Sistemde medya özgür değildir; emperyalist sistemin malıdır.  Bu alemde hiçbir eleman kendine yüklenen çizginin dışına çıkamaz; çıkarsa kendini kapının önünde bulur ve hiçbir zaman tekrar içeri giremez.  Günümüzde sistemin kurumu medyanın asıl işlevi sisteme düşman unsurları yoğun bilgi kirliliğiyle etkisiz hale getirmektir.  Yakın geçmişteki Saddam’ın devrilmesi operasyonu tipik örnektir.
“Sol” ve “sağ” kavramların bazı durumlarda iç içe geçmiş olması sistemin işini kolaylaştırmaktadır.  Örneğin, Fransa “sol”u ikinci turda emperyalist sistemin temsilcisi Makron’u destekleyeceğini açıklamıştır.  Hiçbir şeyden pek etkilenmem, ama “solculuk” adına sisteme hizmet edenlere yanarım!