Yarın [bugün] 1 Mayıs…

Hem de 2022 yılı…

Yani, Yirmibirinci Yüzyıl’ın 22.inci yılı!

İdari mercilerde bir telaş, bir hareketlilik, emniyet birimlerinde izinler kaldırılmış, mesai tam ve fazla; fazladan daha fazla…

1 Mayıs’ın “anlam ve önemi” bu yazının konusu değil.

Malumun ilanını sürdürmek abesle iştigal, demek…

Çünkü bu satırları heceleyen her bir aydınlık insan zihni bunu biliyor, bunları yıllardır ezberlemiş durumda.

O zaman biz sadece bugünün bir fotoğrafını çekmekle yetineceğiz.

Objektifin karesinde [yani bakışımızın çerçevesinde] şunlar gözüküyor:

Bazı kaymakamlıklar bugünü yasaklıyorlar.

Diğer bazı iller-ilçeler-vs de, bazı yolları-meydanları-[hatta] sokakları yasaklıyorlar.

Ama ne var ki, bu anlamlı günü takvimden çıkartamıyorlar.

Şurasından burasından kırpılarak kuşa döndürülmüş  olmasına rağmen Anayasamız [halen] şöyle buyuruyor:

B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı:

MADDE 34- (Değişik: 3/10/2001-4709/13 md.)

Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Neymiş?

Herkes 1. Mayıs’ta ÖNCEDEN İZİN ALMADAN] bir meydanda serbestçe toplanıp emeğin hakkını ve hukukunu bunu unutanlara ya da hatırlamak istemeyenlere yüksek sesle hatırlatma hakkına sahipmiş…

Horon çekip, dans etme hakkına sahipmiş…

Bu hak sınırlanabilir miy-miş?

Evet, ama… Ancak yine aynı maddede [oldukça muğlak da olsa] sıralanan belli ve belirli koşulların varlığı halinde…

İşte birçok ilçede ve ilde sayın kaymakamlarımız ve valilerimiz bu oldukça muğlak koşulları yorumlayarak…

Ve o koşulların birkaç gün önceden var olduğunu ya da var olabileceklerini var-sayarak…

Sezerek, hissederek, öngörerek…

Yukarıdaki kısıtlamaları ve yasaklamaları ülkenin gündemine yerleştirmiş bulunmaktadırlar.

İlgili yönetmelikte ise, şu önemli madde mevcut:

Bütün bu etkinlikler ANCAK:

“… suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.”

Biz bu yasal mevzuatı dikkatlice okuduğumuz zaman şunu anlıyoruz; ya da anlamak zorundayız:

Demek ki, bazı sayın kaymakamlarımız ve valilerimiz, 1 Mayıs’ta meydanlarda suç işleneceğine dair AÇIK VE YAKIN BİR TEHLİKENİN MEVCUT OLDUĞUNU, sezmişlerdir, öngörmüşlerdir, hissetmişlerdir…

Ya da… Demek ki, [belki de] çalışanların Anayasal haklarını talep etmeleri, özgürlük, insan hakları ve adalet istemeleri… demek bir suçtur!

Ve bu suçun işleneceğine dair “açık ve yakın bir tehlike mevcuttur…”

Ve bu taleplerin var olacağı konusundaki vali ve kaymakamlarımızın sezgileri bu güzelim günü yasaklamak için geçerli bir nedendir.

Ve yine bu tür yasaklar, böylece, Anayasa başta olmak üzere tüm yasalara uygundur.

İşte bu nokta, birçok şeyin gibi, sözün de bitti yerdir.

Tüm aydınlık zihinli insanların 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun.

www.soruyusormak.com