Zor günler yaşanırken, ivedi çözümler kaçınılmaz olur. İvedi çözümler gün kurtarma amaçlı olmamalı ve temel çözümlerle örtüşmeli. Çözümlerin mihenk taşının kamu yararı olduğu unutulmamalıdır.


Yaşamak zorda, şimdi ayakta ölmeler zamanı!
Tutunacak dal yok, tutunmaya takat yok.
Söndü gülümsemeler, öne çıktı bakışların acısı.
Tüketen yokluklar içinde, ayakta ölmek zamanı!

Bir sorun çözüleceği zaman, genellikle elde var olanlarla çözüm üretilmeye çalışılır. Çözüm seçenekleri azalınca ilkel çözümler kaçınılmaz olur. Seçenek azalınca özgürlük alanı daralır. Tek seçenek olması hali ise, zorunluluktur. Zorunluluk seçenek olmayacağı için, özgürlükten de söz etmek güçleşir.
Her çözüm için geçerli olan kural; en az kaynak kullanarak, en kısa zamanda en çok verim elde edebilmektir. Böyle bir seçenek kullanımı her şeyden önce mevcutlara ilişkin bilgilerin tam olarak bilinmesi ile ilişkilidir. Bütün bunlar varlıkların kayıtları üzerinden planlamanın yapılmasını gerektirir. Planlama her koşulda çözümün ve başarının olmazsa olmazıdır. Bilinç, bilgi ve liyakatin başarıdaki (çözümlerdeki) rolü unutulmamalıdır. 
Çözümlerde ideal seçeneğin dayatılması, başarısızlığın başlangıcı olabilir. Bunun için eldeki mevcutlar önemlidir. Mevcutlar, olabilirliklerin sınırları tarafından belirlenir. Bu gibi durumlarda, duraksamalarla yola devam etmek daha akılcı olabilir. Çözümü basamaklara bölmek akılcı bir yaklaşım olabilir. Gerekli potansiyele kavuştuktan sonra daha güvenli bir biçimde amaca ulaşmak mümkün olabilir.
Sorun çözerken, mevcutların yetmediği noktalarda borçlanma gündeme gelebilir. Borçlanmanın belirleyici unsuru güvendir. Hiç kimse güvenmediği birine borç vermek istemez. Ya da, güvenilmezlere borç verirken başka güvenceler ister. Güvenilir birine %1’ile borç veren, güvenemediği kişi, kurum veya devletlere, yüksek faizlerle borç verirler. 
Borçlanma gerekmedikçe başvurulmaması gereken kaynaklardandır. Borç, bağımsızlığı zedeler. Bu olumsuzluk dikkate alınarak; alınan borçlar en üretken alanlara yatırılmalı ve borcun geri ödemesini sorunsuz olarak gerçekleyecek koşullar yaratılmalıdır. Bu noktada günü kurtarma yaklaşımlarından kaçınmak gerekir. Yani, akılcı ve bilinçli bir borçlanma stratejisi uygulanmalıdır. Kurumlar ehliyetli kişilerce(liyakatli) yönetilmelidir. Bütün bunlar yapılırken, ülke çıkarı öncelikli belirleyen olmalıdır. Temsil onayının, belirli koşulların gereği olduğu unutulmamalıdır. Bir temsile dayanarak, programda olmayan şeyler yapılacaksa, farklı yol ve yöntemlerle(özgür iradi katılım temelinde) yeniden onay alınmalıdır. Yeniden alınan onay, yönetenlerin elini güçlendirir.
Sorunlar çözümlerin anasıdır. Çözümler her koşulda bir planlamayı kaçınılmaz kılar. Planlanmayan çözümlerde kaynak israfı veya tüm olanakların devreye alınmaması gibi sakıncalar gündeme gelebilir. Daha kısa süre içinde ve daha az kaynak kullanımı ile sorunlar çözüldüğünde kamu yararı gözetilmiş olur.