Öncelikle eleştirinin bir karalama, küçümseme veya aşağılama olmadığını saptayarak başlayalım. Eleştiri insanca bir duyarlıktır. Algılama, değerlendirme ve eğer var ise, istem veya istemler içerir.
Eleştiri demokratik bir(demokratik ülkeler ve ortamlarda) haktır. Olay ve olgular, karar ve davranışlar bu hakkın kullanımı için yeter şarttır. Haklarının veya menfaatlerinin ihlal edildiğini veya edilebileceğini düşünen bireyler, bunu karşı çıkışlarla dillendirirler. Özellikle olay ve olguların kaçınılmaz olarak kişileri etkilediği dikkate alınırsa… Bu nedenle eleştiri doğal bir karşı çıkıştır. Eleştiriye muhatap olanların bu eleştiriyi hak ve yetkilerine saldırı olarak değerlendirmeleri öncelikle sağlıklı değildir. Eleştiriler, taraflarca soğukkanlı olarak irdelendiğinde anlamlı olur ve amacına ulaşır. 


Eleştiri bir düşünceyi ifade etme özgürlüğüdür. Düşüncesini açıklama özgürlüğünün engellenmesi özünde düşünceye hakarettir. Normal insanlar genel olarak düşüncelerini açıklamadan önce onu bir akıl süzgecinden geçirirler. Yani her normal birey, her aklına geleni ulu orta söylemez. Mantıklı bireylerin söylemlerinin dayanağı; tüm varlıkların yaşama ilişkin temel haklarının ve sınıfsal hakların kapsamındadır. Yani burada söylemin özü, eleştirilerin özünün tartışılmaz haklara dayandığıdır.
Sorumluluk kişiseldir. Kişilerin normal vatandaş olarak yapmamaları gereken şeyler var. Yetkili kişiler için bu sorumlulukların üstüne, yetkiden kaynaklanan yükümlülükler biner. Normal vatandaşlar sorumluluklarından dolayı eleştirilirken; yetkili kişiler, yetkilerinden dolayı da eleştirilirler. Bu olgu doğal ve olması gerekendir. Eleştiriye tahammülü olmayan yetkililer, yetkilerine ihanet etmiş olurlar(!) Kendilerini dokunulmaz görenler, gelişimin ve değişimlerin önündeki en büyük engeldir. Bu gibi dokunulmaz yaklaşım yanlıları, kendilerinin savunulmasını olanaksız kılarlar(!) Araştıramadığın şeyi, soruşturup eleştiremediğin şeyleri savunamazsın. Dokunulmazlık, dogma kategorisine girer ki;  dogmayı kabul etmek, kişisel özgürlüklerden vazgeçmektir!
Düşünceyi etkileyen olgular; istem, çağrı, duyuru ve eleştirilerdir. Eleştiriler, hak temelli düşüncelerdir ki; haksızlık algılandığı an devreye girer. Bu nedenle eleştiri, ortaya konanlara karşı isyan temelinde oluşan hak savunuculuğudur.
Hak, hukuk ve adalet temelinde ortaya konan eleştiriler son belirlemede toplumsaldır. Topluma hizmeti kabul eden görevliler, bu tür eleştirileri hakaret olarak değerlendirme hakkına sahip değildir. Bir yetkili kendisine yöneltilen eleştiriyi hakaret olarak değerlendirdiği an, gerçeği engellemeye yönelmiş olur. Yani, eleştirinin gerçeğe dayalı olarak yapılması özünde gerçeği savunmaktır. Eleştiriler farklı biçimlerde ifade edilebilir. İfadeyi güçlendirmek için kullanılacak örnekler, genel ve yaygın söyleme sahip deyimler olabilir. Seçilen deyimler anlamı güçlendireceği gibi, anlatılması gerekenleri kısaltır. Bu açıdan bakıldığında ekonomik araçlar olduğu söylenebilir. Deyimler, genel bir kanaat bildirimidir.
Hak savunuculuğu hakkı bilenlerin öncelikli insani görevlerindendir. Bu nedenle uyarı temelli karşı çıkışlar hakaret olarak algılanmamalıdır!
“AİHM düşünce özgürlüğü konusunda verdiği en önemli kararlardan olan Handyside-İngiltere kararında; düşünce özgürlüğünün demokratik toplumun temel dayanaklarından birisi olduğu vurgulanmış ve bu özgürlüğün sadece olağan karşılanan zararsız ya da önemsiz görülen bilgiler ve düşüncelerin açıklanması açısından değil, ayrıca devlete ve toplumun belli bir kesimine aykırı gelen, onları rahatsız eden, şaşırtıcı ve endişe verici düşüncelerin açıklanması açısından da geçerli olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, siyasal konularda ifade özgürlüğünün daha geniş olduğunu; devletin mevcut düzenini sorgulayan açıklamaların düşünce özgürlüğü güvencesinden yararlandığını; düşüncelerin sert, saldırgan ve hatta düşmanca bir üslupla dile getirilmesinin tek başına bu güvencenin dışında kalma sonucunu doğurmadığını tespit etmiştir. Mahkemenin özenle vurguladığı noktalardan biri de, şiddete veya silahlı ayaklanmaya teşvik edici nitelikteki beyanların 10. maddedeki korumadan yararlanamayacağı, ancak bir beyanın bu nitelikte sayılabilmesi için “beyanın yöneldiği topluluk, yapıldığı yer ve zamanın şartları, beyanı yapanın konumu ve özellikleri, beyanın yapılış şekli” gibi birçok faktörün hesaba katılması gerektiğidir[25].” (İfade Özgürlüğü Nedir? Eleştiri İle İlişkisi Nasıl Kurulur? Seher Kırbaş Canikoğlu, İSTANBUL- BİA Haber Merkezi. 28 Haziran 2013)
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; yapıcı ve uyarıcı eleştiriler suç sayılamaz!