Çoğu kez genelleme işin kolayına kaçmaktır. Ayrıntılara girmek zaman alır, bilgi edinmek gerektir. Ön yargılı kararlar kesin olursa, o toplumun üyeleri zarar görür. Biz Türkler diye başlayan yazıları okumuyorum.
Gözyaşı ve kan bütün insanlarda aynıdır. Üç yüz insan bir uçakta kaza geçirirse, akıbeti aynıdır. Aynı dine, renge ve milliyete ait insanlar zaman zaman haksız yere cezalandırılır, çoğunluk toplum tarafından dışlanır. İş ve sosyal yaşamda hak ettikleri başarıyı gösteremez. 
Alman anayasasının üçüncü maddesi şöyle der:
Bütün yurttaşlar kanun karşısında eşittir.
Kadın ve erkek aynı haklara sahiptir. Kanunun yaşamda doğru uygulanması devletin sorumluluğu ve görevidir.
Hiç kimse cinsel kimliği, aslı, ırkı, geçmişi, dini,dili ve siyasal görüşü yüzünden zarar göremez ve imtiyaz, iltimas hakkına sahip değildir.
Gerçek günlük yaşamda eşit, haklı muamele uygulanması zordur. Toplumda değerler eşit paylaşımı zorlaştırır.
Yüksek tahsil yapmış işinin uzmanı yerine hiç tahsili olmayan birine görev verilirse, o ülke ilerleyemez. Tanıdık akraba olması ön plânda olursa o ülkenin ilerlemesini mümkün olmaz. Tıp, ekonomi, kısaca her konuda ileri giden ülkeler sırasına giremez.
Didim’de karşılaştığım gençler, yetişkinler sosyal demokrat görüşlü insanlar yurt dışına Avrupa, Amerika gibi her yönden gelişmiş ülkelere çocuklarını göndermek istiyorlar. Almanya artık göç ülkesi olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle göçmenleri seçiyor, beyin gücüne ihtiyacı var. Beyin gücü gönderen ülkeler fakirleşiyor. 
Almanya Almanya oldu, tanıdık ve akraba değil, işinde uzman olanı tercih ettiği içindir. Kendilerine böyle ilettim. Almanya dünyada ulaştığı ün gibi, ülkede yaşayanlara aynı hakları vermiyor. Bazı iş yerlerinde aynı işte çalışan kadınlar erkeklerden daha az maaş alıyor.
Resmi dairelerde göçmen kökenli yurttaşlar çok az sayıda temsil ediliyor. Şu anda kurulan mecliste kadınlar yüzde otuz beşini teşkil ediyor. 736 Milletvekilinden seksen üç milletvekilinin geçmişinde göç hikâyesi var. Buna rağmen geçmiş yıllara göre bir düzelme ve gelişme var. Ama henüz eşit paylaşım amacına hâlâ ulaşılmamıştır.
Türkiye kökenlilerin Almanya’da altmış yıllık bir geçmişi var. Afrika kökenli başarmış uzman şahısların fikrine başvurma basın ve medyada son zamanlarda görülmeye başlandı. 
Birkaç yıl önce hepsi toplumda yok sayılıyordu. Onlar Almanya’da daha uzun zaman yaşıyorlar.
               

Tüm yerküremizde belli bir hareket var. Eşit hakları savunan gençler, kadınlar sokağa çıkıyor. Almanya devleti bünyesinde ayrımcılığa hak aramak mümkündür. Ev arayan Türk asıllı birine henüz ev boş olduğu halde, telefon edenin koyu cilt rengini görünce ev çoktan kiralandı, diye yalan söylüyor. Açık renk başka bir tanıdığını gönderiyor, evin henüz kiralanmadığı tespit ediliyor. Şahıs tutanaklarla evi kiraya veren şirkete dava açıyor ve mahkemede kazanıyor.
O halde hak aramak, hemen usanmak yerine mücadele ermek gerekir. Hak verilmez alınır. Yeter ki, hukukun işlediği bir ülkede yaşıyor olmak. Berlin’de hakimler var. Biz yazanların görevi duyurmak, halkı avukatlara yöneltmek ve kanunları anlatmak olmalıdır.
Dışlanan, haksızlığa uğrayan göçmen, engelli, eş cinsel yaşamı tercih eden bütün azınlık gruplar birleşince çoğul olurlar. Halkını koyun sürüsü gibi aynı yapan yöneticiler, kısa ömürlü amacına ulaşır, fakat uzun süreli ülkesine zarar verir. Bütün insanlar eşit haklara sahiptir, ama aynı değildir. İkizler bile karakterlerinde farklılık gösterir.
Bireye uygun tahsil yapma ve meslek seçimi iş bölümünü kolaylaştırır. Verimli iş ortaya çıkarılır. Bireye uygun tedavi yöntemleri hastayı iyileştirir.
Yıllarca tıpta yapılan hatalar, bugün ayrıntılarla anlaşılıyor. Bütün ilaç ve tedaviler erkeklerde denendiği için, kadınlarda iyi neticeye varılmıyor. Bu konuda aydınlatma daha çok yeni, gelişmeler oldukça ilginç.
Alman anayasası çeşitliliği tespit ediyor, buna göre herkesi kanun önünde eşit görüyor. Çeşitliliğin zengin bir hazine olduğunu kabul etmek önemli. Bu durumda kanun önünde aynı hakkı elde etmek kolaylaşır. Bütün yurttaşlar kurallara uyar ve toplumda barış sağlanır. Kutuplaşmaya karşı, sosyal dayanışma ve yardımlaşma toplumun ruhsal sağlığını korur.
Ülkede barış, dünyada barış, ancak hakları eşit paylaşmak ile mümkündür. Bireyin hakkını savunması ancak hukuk devletinde sağlanır.

Hoşça kalın!