Hürriyet kavramı dilimize Arapçadan alınmıştır. Tek bir kelime ile anlatmak zordur, zira bu bir kavramdır. Türkçe karşılığı özgürlük olarak açıklanabilir. 
Sınırsız hürriyet ancak düşünce, hayal ve rüyalarda mümkündür. Bu eylemleri dil veya yazıyla anlatmada sınır yerine, topluma, zamana ve ülkeye göre değişir. Özgürlüğünü kaybeden her şeyini kaybeder.
İnsanlık modern icatlarla yükseliyor ve yaşamımıza pozitif etkiler yaratıyor. Fakat gazetecilerin hayatında ise her zaman diliminde olduğu gibi bugün de katı sınırları var. Bildiğini yazınca ülkeyi idare edenlerin işine gelmez. Bu durumda yalnız kendisine değil, ailesine ve iş arkadaşlarına zor yaşama sebep oluyor. Hayatı ile ödeyenler olduğu gibi, sürgünde yaşamak zorunda kalanlar da vardır.
Çoğu aydınlar, düşünürler hürriyeti seçmek için baskı rejimlerinden kaçıp kurtulmuşlardır. Zamanla haklı olduğu anlaşılır, gurur ve onuru bazen ölümünden sonra, ailelerine iade edilmiştir.
Korona pandemi gündeminde konu tekrar güncel olmuştur. Aylardır Avrupa Birliği üye ülkelerinde aşı zorunluluğu kanunen uygulanması konuşuluyor. Nihayet bazı meslek gruplarında karar kılındı.
Aşı olmayan aşı olana bulaştırıyorsa hür olduğu sınırı aşmıştır. Okulda, bireyin hürriyeti, diğerinin hür sınırının başladığı yerde biter, diye öğrendim.
Araba icat edilince bireyin hürriyeti sınırsız olmadı. Trafik kurallarıyla belirlendi. Şehrin ana caddesinde araba sürme yarışı yapan hem kendi geleceğini hem de o anda sokakta trafik lâmbasında geçenin hayatına mal olabilir.
Büyük şehir hayatından bıkarak, kendi başıma buyruk bir yaşam sürmek istiyorum, deyip ormanda veya ıssız bir adada yaşayan için başka sorunlar çıkar. Endüstri gelişmesiyle doğa kirlendi, atmosfer ısındı. İklim değişmesiyle paralel olarak yangın, su baskını ve fırtına gibi doğa afetleri insanları göç yollarına düşürdü.
Büyük şehirlerde çalışanlar, emekli olunca küçük sitelerde yazlıklara dönüyorlar. Gençler için de köylerde imkân sağlayacak projeler geliştirilmelidir. 
Gökyüzüne tel çitler çekip kuşlara iyi ki sınır konamıyor. Bu nedenle hürriyet özleminde kuş, beyaz güvencin sembol olarak gösteriliyor.
İnsanların ise böyle bir şansı yok. Suriye’den gelen sığınmacılara karşı, Avrupa Birliği ülkeleri tel çitler ördü. Ukrayna’dan gelenler şimdilik çiçekle karşılanıyor. Hiçbir ülke karşı koymuyor. Göçmenler ülkelere büyük bir iş birliği örneğiyle paylaşılıyor. Bu arada Ağustos ayından beri Afrika’dan gelen göçmenlere sınır dışı edilirken 200.000 € harcandığı açıklandı, polis ve uçak bileti masrafı olacak.


Özgürlüğe en büyük engellerden biri de alışılan katı adet ve gelenekler. Bazı babaların kız çocuklarına koydukları katı sınırlar. İstediği gibi hareket etme gücünde ve yetkisinde olan komşu kızına, imrenerek bakan kız çocukları ileri yaşlarda ruhsal sorunlar yaşıyorlar.
Toplumun dini inançlara bağlı uyguladığı yasaklar, çocuk ve gençlerin yeteneklerinin körelmesine sebep oluyor. Kız çocukların okumasına engel olan rejimler, sistemler uzun bir süre varlığını koruyamaz.
Yönetim yönünden başka ülkeye bağlı olmayan, köle olmayan ülkede bireyler özgür yaşar. Hür bireyler de hür toplumu meydana getirir.
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinde çıkan savaş ülkelere, çocukluğumda öğrendiğim, yerli malı yurdum malı, herkes onu kullanmalı, deyiminin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Adına küresel denen bu yeni sistemin yanlış, olduğu teyit edildi. Yerli Malı Haftası, tekrar uygulanmalı. Bununla ülkeler özgürlüğünü geri alacak, bağımsız yaşayacak.
Kişinin özgürlüğüne önem veren demokrasi yöntemi, özgürlükçü demokrasi yalnız BATI ülkeleri için geçerli olmamalı. Bu sınırı aşan, küreye hürriyeti öngören dünya şairin sözlerini örnek almalı insanlık.

“Ve yeryüzünde tek esir yurt, tek esir insan 
Gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar.
Malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli 
büyük hürriyete şiirlerimiz.
Kardeşlerim,
Bakmayın sarı saçlı, mavi gözlü olduğuma 
Ben Asyalıyım, Afrikalıyım.”

Nazım Hikmet


Hür kalın!