1996 Yılının bir yaz gününde Bozdoğan’dan Aydın’a görevden dönerken Yenipazar İlçesinde akşam yemeği yerine meşhur pidelerinden yemek için mola verdik. Tam pide salonuna oturmuşken iki dükkân yukarıda Doktor Fethi Algan tabelası gözüme ilişti. Arkadaşlardan izin isteyerek Doktor Fethi Bey’le bir görüşüp geleyim dedim. 
    Doktor Bey bazı arkadaşlarıyla oturmuş muayenehanesinin önünde  sohbet ediyorlardı. Selamün aleyküm diyerek yanlarına yaklaştım. Doktor Bey ve arkadaşları ayağa kalkarak, herhalde bir hasta geldi zannedip beni ayakta karşıladılar ve bir sandalye vererek oturttular. Benim hemen ilk sorum; Sayın Doktorum Bozdoğan’da hiç bulundunuz mu? Diye soru sormak oldu. Madem sordun hemen anlatayım dedi ve başladı konuşmaya:
    “1960 yılında Bozdoğan Kemer Barajında hekimlik yapıyordum. Bir yaz günü Baraja yakın köylerden Amasya Köyünden bir at ile iki kişi çıkageldiler. Buyurun ne oldu dedim. ‘Efendim Köyümüzden birisine bir yılan sokmuş, acele Köyümüze gitmeniz gerekiyor’ dediler. Bunun üzerine çantama bir yılan serumu da alarak atla acele köye gittik. Baktım ki çocuk salata gibi olmuş, ha öldü ha ölecek durumda. Ben gelmeden çocuğa bir şey yaptınız mı? Diye sorduğumda: ‘Efendim yılanın ısırdığı yere üç tane canlı tavuğun karnını yararak canlı canlı sardık. Tavuklardan sonra canlı bir kediyi de yine aynı şekilde karnını yararak yılanın ısırdığı yere canlı canlı sardık’ dediler. Bunun üzerine çantamda getirdiğim yılan serumunu hemen çocuğa enjekte ettim. Akşam üzerine doğru çocuk kendine gelmeye başladı. Bu arada Bozdoğan’dan ikinci bir yılan serumu daha getirttirerek onu da çocuğa enjekte ettim. Bundan sonra çocuğun kefeni yırttığını düşünüyordum.
    Ertesi sabah yine köylülerden iki kişi tekrar atla çıkıp geldiler. Hemen çocuk için geldiklerini anladım. Çocuk nasıl oldu?  Der demez hemen şu cevabı verdiler. ‘Efendim Çocuk dünden beri işeyemez oldu.’ Dediler. Bunun üzerine tekrar Köye gittim. Hemen çocuğa bir sonda salladım, Çocuktan bir buçuk litre idrar çıktı. Çocuk ölümden döndü. Bilmiyorum halen yaşıyor mudur? Aradan 36 yıl geçmiş olmasına rağmen hala o çocuğu hayata döndürmenin mutluluğunu yaşıyorum” dedi. 
İşte dedim kendi kendime ideal doktor diye buna derler. Aradan 36 yıl geçmiş olmasına rağmen bir hastasını şifaya kavuşturmanın mutluluğunu hâlâ yaşıyor. Doktor için paranın, pulun hiç önemi yoktu. Yeter ki hastası şifaya kavuşsun. Sayın Doktorum o Çocuğun kim olduğun merak ediyor musun? Dedim. Hem de çok dedi.  O Çocuk benim dedim. Der demez boynuma sarıldı, yanaklarımdan öptü.
    Ben de beni dokuz yaşında ölümden hayata döndüren bu ideal doktora bütün kalbimle teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. 

------------------------------------

ANLAYAMADIK 

Başladık bitiremedik
Bitirdik başlayamadık
Çabalarımız tersine döndü
Ne sen, ne de ben
Öteki, beriki
Hâlâ nedir anlayamadık
Nedir kavrayamadık                    
Üzüldük, güldük
Ama hep sevdik
Mavi güne değin
Maviye tutkun sırılsıklam
Bildik mi, bulduk mu
Öldük mü, ölmedik mi
Hâlâ nedir anlayamadık
Yaşamak dediğin ne ki?

Oyhan Hasan BILDIRKİ - SÖKE

    

SEVİNÇTEN

Bir gün
Dolu olup yağacak mısın?
Yeniden kavuşmanın ürpertisiyle                    
Denizlerin üzerine
Ve gözyaşların 
Dalgalarla söyleşecek mi?
Köpük köpük
Gülecek misin?
Sevinçten

Ömer ERU - AYDIN

-------------------------------

SEN KALBİMİN İÇİNDEN 

Sana olan bu aşkım koyudan daha koyu
Hiç yalan söylemedim davrandım sana mertçe
Yaşayalım seninle bütün bir ömür boyu
Sen kalbimin içinden çıkmadığın müddetçe. 

Sen yanımda durdukça hep ilham alacağım
Başka birinde değil ben sende kalacağım
Her zaman seninleyim seninle olacağım
Sen kalbimin içinden çıkmadığın müddetçe.  

Her dediğim oluyor seni nasıl yereyim
Yabancı bir güzele neden, niçin göreyim                    
Senden başka birine nasıl gönül vereyim
Sen kalbimin içinden çıkmadığın müddetçe. 

Çobanlık yaşım geçmiş ben koyun güdemem ki
Dünya güzeli gelse peşinden gidemem ki
Ben sevdiğim güzele ihanet edemem ki
Sen kalbimin içinden çıkmadığın müddetçe. 

Yıllar yılı almışım o sıcacık busenden
Yaradan’dan izinsiz hiç çıkar mı can tenden
Gönlün müsterih olsun asla ayrılmam senden
Sen kalbimin içinden çıkmadığın müddetçe. 
            
       Albeni AKÇAY - NAZİLLİ

--------------------------------------------------

YAŞAM TARZIN OLMALI 

Dünyadaki canlılar her an ölüme yakın
İnsanların kalbine hep iyilik dolmalı
Kötülüğü aklına asla getirme sakın
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Doğruluk ve dürüstlük Allah’tan gelen bağıt
Yakın olsun bizlere kitap, kalem ve kâğıt
Her zaman ve her yerde çevrene sevgi dağıt
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Sevgi senin içinde, dolanma pazar, çarşı 
Yaradan yazdırmasın tekrar İstiklal Marşı
Hep sevgiyle bakalım bütün dünyaya karşı
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Kötü olan kişiler hallerine yansınlar
İtikatlı olanlar, Allah’a dayansınlar
Bizden sonra gelenler iyilikle ansınlar 
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Yeryüzünde insanlar canlıların bir türü
“Hak bildiğin yollarda yalnız kalsan da yürü”
“Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü” 
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Yardım elini uzat, muhtaçları duyunca
Mutlu olur insanlar, fakirler de doyunca
İyilikten yana ol, bütün ömrün boyunca
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Bağlı olsun insanlar, atasına, ceddine
Ermek mümkün değildir kötülerin fendine
Bir tarz seçmek istersen bu dünyada kendine 
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 
 
Düzgün kişiliğinle gönüllere dolarak
Zikrin ve fikrin ile her gün vecde dalarak
Mevlana’yla, Yunus’u örnek kişi alarak
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 

Çalışıp kazanarak sen kendine yeterek
Karanlıklardan gelip aydınlığa giderek
Karşılık beklemeden, hep iyilik ederek
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 
 
Her zaman cömert olup, fazlalığı vererek
Fakir ve fukarayı Allah için görerek
Gayrı meşrudan uzak, meşru hayat sürerek
Hoşgörü ve iyilik yaşam tarzın olmalı. 
         Şükrü ÖKSÜZ

-------------------------------------

BAHARA UZAK KALDIM

Çeyrek asrın üstünden, bir çeyrek daha geçti
Bahara uzak kaldım, kara kış beni seçti.
Gönül vuslat bilmedi, hasret şarabın içti,
Bahara uzak kaldım, kara kış beni seçti. 

Hiç mi lodos esmezmiş, karlar erisin diye?
Tayfun, bora, karayel, oldu bana hediye,
Hala anlamaz gönül, kimi bekler ne diye?
Bahara uzak kaldım, kara kış beni seçti. 

Belki karlar içinden çiğdemler açar yüzün,
Kalkar aradan gece sıyrılır gider hüzün,
Umut kalmadı yazdan, belki gülerim güzün,
Bahara uzak kaldım, kara kış beni seçti. 

Fatma UÇARLAR/ISPARTA

---------------------------------------------------

BULUŞUR MUYDUM?

Elim de olsaydı onu sevmezdim
Parkta bahçelerde buluşur muydum
Köhne sokaklarda boşa gezmezdim
Gözlerine bakıp barışır mıydım

Yinede mutluyum acı çekerek 
Gözlerimden sevda yaşı dökerek
Umutsuz yüreğe umut ekerek
Sevgimi seninle bölüşür müydüm

Acı çekilmeyen yı dünyayı bulsam
Yalınız yaşayıp yalınız ölsem
Evet deyiversen gönlüne dolsam
Böylesi dertlere karışır mıydım

Çiçekler sabırla meyveye döner
Sevgi hak ışığı sanma ki söner
Dağsever denedi bir daha dener
Kader senin ile yarışır mıydım

 Bekir DAĞSEVER – ADANA