Kader kelimesi Arapçadan Türkçemize geçmiş olup dilimizde çok kullanılan bir kelimedir. Lügat anlamı : “ Bütün yaratıkların Allah’ın ezeli ilmine göre belirlenmiş olan hallerinin oluş ve ortaya çıkış biçimi; değişmez bir karar ile kimi vakit iyilik ve en çok kötülük hazırlamış bulunduğuna inanılan doğaüstü güç.”olarak geçer.
Kadere iman İslâmiyet’te imanın şartlarından biridir. Kelimenin bu anlamı üzerinde kalem oynatmak naçizane bizlere değil İslam alimlerine düşer. Halk arasında “İnsan kendi kaderini kendisi yaratır” diye bir söz vardır. Kişi fakir olabilir, hastalanabilir, bu benim kaderim deyip bunlardan kurtulmaya çalışmazsa hayatının sonuna kadar mutsuz olur. İnsanoğlu hangi şartlar altında olursa olsun daima mücadele etmeli, uğraşıp didinmeli, aktif halden pasif hale hiçbir zaman düşmemelidir.
İnsanın ulaşmak istediği fevkalade arzuları vardır. Ama bu arzulara ulaşmak için bazen ne kadar çalışırsak çalışalım onları elde etmemiz mümkün olmayabilir. Yani arzularımızla kaderimiz bağdaşmayabilir. Orada mutluluğu yakalayabilmek için aza kanaat etmesini bilmemiz gerekir. Bazen kaderimiz yaver gidip bizi ulaşamayacağımız nimetlere veya mevkilere kavuşturabilir. Böyle bir şans elimize geçtiğinde ona layık olabilmek için var gücümüzle çalışmamız gerekir.
“Kaderim bu, böyle yazılmış yazım” diyecek olursak, içinde bulunduğumuz acılı, kederli, hüzünlü durumdan hiçbir zaman kurtulamayız. Hafız Divanında: “Hiçbir yiğidin kader okuna karşı kalkanı yoktur.”dese de yine de çalışmayı elden bırakmamamız gerekir. Süt kazanına düşen iki kurbağadan birisi bu bizim kaderimiz deyip hiç çalışıp çabalamadan kendini kazanın dibinde ölüme terk eder, diğeri ise yüzmeye devam ederek sütün kaymak tutmasını sağlar ve hayatını kurtarır.
Hiçbir zaman arzu, ihtiras ve isteklerimiz çılgınca olmamalıdır. Bu çılgınca ihtiraslar yüzünden kişiler hem kendilerini hem de milletlerini geriye dönüşü olmayan badirelere sürükleyebilirler. Adolf Hitler kendi çılgın ihtirasları yüzünden milyonlarca vatandaşının ölümüne neden olmuştur. Bu Alman Milletinin kaderi mi, yoksa Adolf Hitler’in çılgın ihtirasları mı ?
Satırlarımıza Walter Scott’un şu güzel sözüyle son verelim.
“İnsanlar kendi çılgın ihtiraslarının neticelerini kadere yüklerler.”
----------------------------------------------------------
MUTLUCA YAŞA
Uzak dursun senden gam ile tasa
Ömrünü geçirme beyhude boşa
Kötülük geçmesin aklından asla
Her zaman dürüst ol mutluca yaşa.
Sofranda bulunsun yemyeşil marul
Şiddetten uzak dur, sakinleş yoğrul
Kendi soğanınla, yağınla kavrul
Her zaman dürüst ol mutluca yaşa.
Haramdan uzak dur, helale yakın
Olmasa da olur evin ve barkın
Aklından hileyi geçirme sakın
Her zaman dürüst ol mutluca yaşa.
İyilik edenler iyilik bulsun
İnsanlık sevgisi kalplere dolsun
Ölüm denen mefhum aklında olsun
Her zaman dürüst ol mutluca yaşa.
Ayten BOZKIR - SÖKE
------------------------------------------------
KALBİ YERİNDEN
Dicle Fırat akar suyu derinden
Yazlar durmaz eser yeli serinden
Kış bambaşka bahar kokar Yurdumun
Cennet yüzü söker kalbi yerinden.
Tarih yazsa sığmaz şanı destanı
Bak düşmana verme sakın pastanı
Enerji yüzünden tutar gavur yasını
Kıskanç düşman çıksın kalbi yerinden.
Yok dünyada tektir eşi benzeri
Ömre bedel Artvin balı Anzeri
Ondan kemgöz düşman denen hanzeri
Ordum hançer oyar kalbi yerinden.
Mavi deniz engin sıradağları
Siyah beyaz üzüm şıra bağları
İncir lokman cennet zeytin yağları
Sözüm düşman söker kalbi yerinden.
Yedi ceddin gelse bile korkmayız
Tabana kuvvet siz gibi kaçmayız
Sazan sizsiniz biz külün yutmayız
Yarar candan alır kalbi yerinden.
Tan ağardı çöktü ufuk ay ışık
Al Bayrağım gökler sana alışık
Şanla dalgalan sen bize ol ışık
Aşkına çarpıyor şu kalbi yerinden.
Türkiye Sevdasız. asla yaşanmaz
Askerim demirdir ayağı aşınmaz
Yar içinden özler hiçte yakınmaz
Şanlı komandom sök kalbi yerinden.
Kardeşliği cihan bizden öğrendi
Mevzu Vatan nasıl millet yeklendi
Bakın hain elek gibi elendi
Çat kaşını doğra kalbi yerinden.
Hürriyet e ölmez daim yaşarız
Atam ilkem engin dağlar aşarız
Biz düşmana pençe atıp kaşırız
Düşmanı vur orta kalbi yerinden.
Çetin ASLAN - AYDIN
---------------------------------------------------
DİDİMİN RIHTIMINDAN
Didim in rıhtımından
Masmavi denizinden
Sevgi dolu köpükler getir bana
Bembeyaz dalgalarla
İçinde sevda olsun aşk olsun
Dostluklar olsun
Yalansız riyasız.
Bir demet gül olsun sevgi sepetinde
Denizlerin pırıl pırıl mis kokulu
İyotunu getir bana
Hasret olsun özlem olsun içinde
Bir gün batımı balıkçı meyhanesinde
Hüzünlü aşk şarkıları çalsın bana
Sarhoş olsun yüreğim çarpsın sana.
Hüseyin ZEYBEK – DİDİM
------------------------------------------------------
KIR KAHVESİNDE AKŞAM
Şarkılar hüzzamdır kır kahvesinde
Gökyüzü inlerken ağlar akşamlar
Derde deva Zeki Müren sesinde
Nice yürekleri dağlar akşamlar.
Gel sen de otur şu garip masaya
Bir başka yaşanır ıssız akşamlar
Onu bekliyorsan gün saya saya
Bir kadeh içkide çağlar akşamlar.
Yıldızlar göz kırpar kır kahvesinde
Mehtabı karşılar yorgun akşamlar
Aşktan sarhoş olmuş keman sesinde
İçin için yanar ağlar akşamlar.
Biçare aşıklar efkar savurur
Mutluluk dağıtır coşar akşamlar
İmalı bakışlar yürek kavurur
Temmuz sıcağında çağlar akşamlar.
Rüyada düş olur şu kır kahvesi
Her gece uykusuz kalır akşamlar
Bedia’nın öyle yanık sesi var
Tiryakisi olur ağlar akşamlar.
Methini duyup da bir gün gidersen
Ömründen bir gece çalar akşamlar
Bir de sevdiğini götür istersen
Aşkın zincirini bağlar akşamlar.
Melahat ÖZÇOBAN – ISPARTA
-------------------------------------------------
İNCİTME
Anlamaz gülden goncadan,
Bülbülden sümbülden.
Sevgi bilmez, yol bilmez, hal bilmez…
Böbürlenir yükseklerde,
Kaf dağından inmez de inmez…
Yaratmış özenle Yaradan,
Niyedir diye hiç sormaz…
Can boğaza dayanınca,
Dehşet bedeni sarınca,
Güzel gözler, al benizler solunca
Ah eder, vah eder, tüh eder.
Ey gönül, uyma bahtsıza!
Yol belli, dağ belli, hak belli; İncitme!
Anlamaz yardan yurttan,
Anadan atadan.
Gönül bilmez, âlem bilmez, âdem bilmez…
Otlanmış yaban ellerde,
Çalımından geçilmez de geçilmez…
Memleketin hali,
Nicedir diye hiç sormaz…
Derin uykudan uyanınca,
Mahmur gözler açılınca,
Hakikatler ortaya saçılınca,
Ah eder, vah eder, tüh eder.
Ey sevgili, uyma bahtsıza!
Can belli, canan belli, hak belli; İncitme!
Bekir AYGÜL – KONYA
-----------------------------------------------
ÇOCUK
Ah be çocuk yükün ağır
Taşır mı ki kollar seni?
Zamane kör, felek sağır
Yorar zorlu yollar seni.
Yoksulluğu yayanları
Halkı naçar koyanları
Hoş görürken soyanları
Hor görüyor kullar seni.
Yaşamak zor karda kışta
Ruhun boşa yakarışta
Hayat denen bu yarışta
Pudracılar sollar seni.
Çalmıyorsun çırpmıyorsun
Harama göz kırpmıyorsun
İsyan edip çarpmıyorsun
Paklar karakollar seni.
Kimi bol bol keyfederken
Bir an durmak sana erken
Yokluk, açlık, kıtlık derken
Dizlerinde sallar seni.
Hâl bilmezin saltanatı
Cazgırların beyanatı
Yıldan yıla daha katı
Abat etmez yıllar seni.
Salih ERDEM – DENİZLİ
-------------------------------------