Kayıtsız insanlar çevresinde olup bitenlere gerekli dikkat ve önemi vermez, umursamaz, aldırmaz. İlgisiz, isteksiz davranan bu insan grubu çoğunluk toplumu teşkil eder. 
Kayıtsızlığa hizmet eden bu grup, insanlık tarihinde en etkili olan toplumdur. Sayıları çok olan bu grup hakkında hiç konuşulmaz. Onlar ceza görmez, riziko taşıyacak hiçbir şeye karışmaz, seyirci kalır ve susarlar.
Evet veya hayır demezler, devre, zamana, güçlü kişiye göre dönerler. Çıkarlarına göre faşistle, komünistle, liberalle veya demokratla yürürler. Kendilerine mahsus politik düşünce, tavır ve yönü yoktur.
İcabında onurlarını ayak altına alarak, emin olan güçlü tarafta yer alırlar. Yeri gelir, futbolda takımının yenilmesi, Kuzey Afrika’da milyonlarca insanın savaşta ölmesinden daha önemlidir. 
Kayıtsızlık olmasaydı, İkinci Paylaşım Savaşı esnası ve öncesinde Hitler ve ona yardım eden katiller altı milyon insanı, Yahudi inancında olduğu için öldüremezdi.
Evinden komşusu alınırken, sınıflardan öğrenciler toplanırken, öğretmen, öğretim üyeleri işinden olurken üç maymun misalini yaşayanlar çoğunluktaydı. Duymadılar, görmediler ki, konuşsunlar.
Bugün tarihinden ders almış, demokrasi örneği veren bir Federal Almanya Devleti var. Tarihte görülen felâket yaşanmayacak. Fakat şimdi devlet şiddeti yok, ama radikal, sağcı demokrasiyi tehdit eden bir sınıf var. Küçük ama tehlikeli bir grup.
Bir trafik kontrolü esnasında arabasında avlanması yasak olan hayvan olduğu için, Kusel şehrinde iki polis vurularak öldürüldü. Katil zanlı iki kişinin evinde çok sayıda silah bulundu. İşin korkutucu yanı ise, sosyal medyada katillere övgü, devleti temsil eden memurların ölümüne sevinç sözleriydi. 
Çıban büyümeden başını ezmek lâzım. Küçük gibi görünen olaylarla başlıyor. Politikacılara karşı gösterilen düşmanlık, sindirme etkisi görülüyor. Belediye Başkanlığı görevini bırakan, korkudan tekrar aday olmayanlar var. Çocuk ve aileleri tehdit ediliyor. 
Avrupa’da çok iyi tanınan, kitapları otuz dilden fazla çevrilen ve yirmi altı yaşında 1971 yılında Suriye’den gelerek Almanya’ya sığınan yazar Rafik Schami’nin  Gegen die Gleichgültikeit, Kayıtsızlığa Karşı kitabı çok konuşulacak. 
Bir insan hasta olur, kaza geçirir, bir yakınını kaybeder ve yasta olursa kayıtsız olabilir elbette. Ama bu durum geçicidir. Konu kayıtsızlığı karakter olarak benimseyenlerdir. Bu grubun çoğunluğu ve suskunluğu, hükmedenlerin, radikal şiddet uygulayan azınlık ama gürültülü grubun her geçen gün güçlenmesini sağlıyor.
                         

Yazarın romanını eleştiren bir edebiyat eleştirmeni; 
“doğuya özgü aşırılığa kaçan anlatım olarak ifade edilir.
Rafik Schami Damaskus doğumlu 1971 yılından beri Almanya’da yaşayan yazar abartma ve tekrardan ibarettir.”
Bu, romana bir eleştiri değil, şahsına yapılan ırkçı bir yaklaşımdır. Aynı şekilde, adları Alman olmayan yazarların Almanca metinlerini yayınlamayan yayın yönetmenlerin ayrımcı tutumda olduğu görülüyor.
Rafik Schami, Almanya’da üstü örtülü, alttan topluma sızan çok tehlikeli bir ırkçı gelişme olduğuna işaret ediyor. Fiziki şiddet uygulayan Yeni Naziler kadar tehlikelidir. Göçmen kökenli, dini başka, cildi koyu olanlara gösterilen açık düşmanlığa emniyet güçleri karşı koyar, ceza kanunları uygulanır. Fakat gizli, görülmez ırkçılık cezasız kalıyor.
Bu nedenle Kayıtsızlığa Karşı alınacak önemleri sıralıyor. Saydığı on sekiz madde başka bir yazı konusu. Ama yazarın tarihten verdiği bir örnek çok şey anlatıyor.
Emile Zola (1840 – 1902), büyük Fransız roman yazarı, 13 Ocak 1898 tarihinde zamanın Devlet Başkanı Felix Faure’ye Şikâyet Ediyorum başlığı ile açık bir mektup yazar. Mektupta, Yahudi subay Alfred Dreyfus’un haksız yargılanmasına karşı protesto ediyordu. O mektup tüm aydınlara öncü niteliği taşıyordu. Neticede bu mektupla başlayan hareket Fransa’ya bugünkü Lâik Devlet Sistemi getirdi. O zaman Dreyfus’a yasak edilen hakları geri verilmişti.
Dünya’da gelişen demokrasiler bir ilk adımla başladı. Kayıtsızlığa karşı alınacak önlem de bir ilk adımla başlar.

Kalbinizin üstüne örttüğünüz kayıtsızlık mantosunu yırtınız.

1943 yılında Beyaz Gül (Weiße Rose) örgütünün dağıttığı el ilânı.

Günümüzde de kayıtsız kalmayanlara pozitif örnekler var:
Marketlerde satılmayan sebze, meyve ve diğer gıdaların atılmasına karşı gelen gençler, ellerini otoyoluna yapıştırarak, bloke ettiler. Protesto eden gençleri Federal Almanya Tarım Bakanı Cem Özdemir konuşmak için davet etti.
Murat Kurnaz Guantanamo’da beş yıl yargısız, suçsuz tutuldu. Annesi Rabia Kurnaz’ın zamanın ABD Başkanı George W. Busch’a yazdığı mektupla başlayan mücadelesi, oğlunu kurtarmadan başka, kampın kapatılması konusunu Dünya politikası haline getirdi. Ölümcül kamp maalesef kapatılmadı, ama suçsuz tutuklular serbest bırakıldı. Rabia Kurnaz rolünü oynayan Meltem Kaptan ve Film senaryo dalında iki gümüş ayı ödülünü 72. Berlinale film festivalinde aldı. Film tartışılmaya devam edilecek. Devlet politikasında değişim bekleniyor.

Hoşça kalın, ama kayıtsız kalmayın.