Alışılmış söylemle biz bu filmi defalarca izledik.
Önceleri Vietnam’da, Afganistan’da, Yogoslavya’da...
Yakın tarihte Irak, Libya, Suriye...
Şimdi de Ukrayna.
Yaşlı-çocuk, genç-yaşlı canlı hedef tahtası yapıldılar.  Ülkeler bölündü/parçalandı;”vatan”dan eser kalmadı.  Ülkelerin zenginlikleri tarihi eserlerine varıncaya kadar yağmalandı.  Ülke yurttaşları çaresiz yaban ülkeleri mesken edindiler.
Hangi taşı kaldırsanız altından ABD başta olmak üzere Batı Avrupa’nın emperyalist devletleri çıktı.  İçeriden işbirlikçi yöneticiler peydahladılar; istihbarat örgütleri marifetiyle ırk ve inanç ayrımını körükleyerek ülke içinde huzursuzluk/çatışma çıkardılar.  Ülke-içi kaos tam kıvamına gelince “barış”,”istikrar”,”insan hakları”,”demokrasi” adına ya kendileri, ya da “vekil örgütler”ce müdahale aşamasını gerçekleştirdiler.  Artık ülke kaderi endi ellerinde olduğuna kanaat getirdiklerinde başka mazlum ülkeye yöneldiler.
Ukrayna’da ABD ve Batı’lı devletlerin rolü çok açık. Neredeyse 2 yılı aşkındır baş rollerde ABD, Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği şemsiyesi altına sokulması için açık açık yoğun faaliyet gösterildi.  Amaç herkesin malumuydu: Rusya’yı, giderek asıl hedef olan Çin’i çevrelemekti.  İçerideki işbirlikçi yönetimi her türlü tatlı vaatler ve destek sözleriyle Rusya’ya karşı kışkırttılar.  Rusya’nın müdahale edeceğini, insanların öleceğini, evlerin harap olacağını, Ukrayna’nın cehenneme döneceğini biliyorlardı.  Bile bile yaptılar; herzamanki gibi kaos, karışıklık onların besleneceği iklim.
Yine her zaman yaptıkları gibi “barış”,  “toprak bütünlüğü”, “istikrar” çığlığı atıp kendi sıfatlarını hasımlarına yapıştırmaya çalışıyorlar.  Başarıyorlar da.  Ülkemde ilk defa yandaş ve muhalif medyayı aynı noktada birleşmiş görüyorum; Emperyalist kodlarda ve Rusya’yı suçlamada ittifak.  Siyasiler de öyle.
Mesele ünlü bir yazarımızın işaret ettiği “aptallık”ta değil.  “Muhafazakarlık”denen kodlama Cumhuriyet tarihinin ötesine Osmanlıya dayanıyor.  Her yeniliğe “gavur icadıdır” diye karşı çıkanlar gerçekte “icat”a karşı çıkma bağlamında kodlanmışlardır.  Cumhuriyet tarihinde de; bir Kurtuluş Savaşı yaşanmışken,  yeniliğe aşık bir Atatürk’ümüz olmuşken yine de olaylara yeniliğe karşı egemenlerin gözüyle bakılır olmuştur.
Gerçek anlamda “şu haklıdır”, “şu haksızdır” yargısını emperyalist Batı’nın iğfaline kapılmaksızın vermek ülke insanı olarak temel hedeflerimizden biri olmalıdır.  “İnsan sevgisi”, “dayanışma”, “merhamet”, “mertlik” odaklı Asyalı kodlarımız yolumuzu aydınlatacaktır.