Özel diye adlandırılan her şey, genel olan şeylerin hak ve yetkilerini daraltır. Özel olmak bir ayrıcalıklık halidir. Ayrıcalıklar eşitlikle bağdaşmaz. Eşitlikleri bozan şeyler her zaman demokratiklikle bağdaşmayabilir. Ayrıcalıklı olmanın temelinde doğuştan getirilen olumlu şeyler var ise ve olumlu şeyler insanlık yararına kullanılacak ise sorun olmaz. Bu noktada pozitif ayrımcılık uygulanabilir.
Sosyal medyada söyleyeni belirtilmemiş bir küçük metne rastladım. Söz konusu metin bilgiye gönderme yapıyor. Bu arada şunu da vurgulamak gerek: Bilgi sorunlar karşısında değil, cehalet karşısında çaresiz kalır.


“Cehalet sorgulamaz, yargılar. Cehalet öğrenmez, inanır. Cehalet okumaz, hatmeder. Cehalet hoş görmez, katleder. Cehalet ilkeldir, sosyalleşmez. Medeniyetse, kadın ve erkeğin birlikte yürüyebilmesidir. İşte bu nedenle cehaletin tek korkusu kadındır. Çünkü kadın öğrenirse, çocuklarına da öğretir.”
Bir toplumda yaşamı yaşanır kılmanın yolu, o toplumu bilimsel yol ve yöntemlerle eğitmekten geçer. Kendisini ve yaşamı anlayıp anlamlandırmak, okumak ve bilmekle olasıdır. Kulaktan dolma şeylerle geleceği yok etmek hiçbir koşulda anlamlı olamaz! Eğitimin anlam ve gereğini bilmeyenler, toplum için eğitimlilerin gereğini, gerektiği gibi kavrayamazlar(!) Bazı kişilerin bilmiyor olması değil, bildiğini zannetmesi sorunlara neden olmaktadır. Bunların üstüne birde yanlış bilinenler eklendiği zaman; yaşam, yaşanılası olmaktan çıkar.


Bir şeylerin istenilmeyen bir biçimde sonuçlanmasını sağlayan bir güç, kurum veya kuruluş var ise; kendisinden hesap sorulması gerekende onlardır! Çözümler, yasaların belirlediği biçimde kurumlar aracılığıyla olmalıdır.
Toplumu aç ve cahil bırakmak, onları aynı kapıya muhtaç bırakmaktır. Demokratik yaşamda hukukun üstünlüğü temelinde hareket edilir ise; adil olarak paylaşılan kaynaklar onurlu yaşamları güvenceye almaya yeter. Yoksulluk ve yoksunluklar bir toplum için söz konusu olduğunda, sadece çözülmesi gereken bir sorun olarak algılanabilir. Bu noktada yoksulluk paylaşılmış olur ama çözüm içinde bir dayanma noktası ortaya çıkar. Bazı kişiler, gelirlerinin olmaması veya yetmemesi halinde bazı temel gıda maddelerine erişemezken; toplumun başkalaştırılan(ayrıcalıklı hale getirilen) bir kesimi her istediğine fazlasıyla erişebiliyor ise, o yapıda sorun var demektir! Yönetme yükümlülüğü ile görevlendirilenlerin öncelikli görevi de bu sorunları çözmektir(!) Çözümler, ayrıca sorun yaratır olmamalıdır.


Şeyler arasındaki ilişki uyumlu olunca kararlılıktan söz edilebilir. İlişkiyi bozan farklılaşma beklenmedik diye ifade edilse bile, doğada beklenmedik diye bir şey yoktur. Olmakta olanlar, olabilirliklerin sınırları içindedir. İlişki içinde olan şeylerden(nesneler) birinde görülen yoğunluk artışı, zincirleme etkilere neden olur. Her yoğunluk, etkileşimde bulunduğu şeyler arasında bir başatlık kazanır. Başatlık, etkileşimlerde belirleyene dönüşür. Sonuçları itibariyle belirlenmişlik bir kararlı dengeyi ifade edebilir. Değişim ve dönüşümler yeni kararlılıkların kapsamındadır. Şeyler arasındaki ilişkiler kırılmalarla yoluna devam ederken yeni formlar ortaya çıkabilir. Hiçbir varlık yok olamayacağı için yeni dengelerde yerini bulur.
Normal akarlara yapılan müdahaleler özünde bozunumdur ve yıkıcılığı artırabilir. Varlıkları tehdit eden silahlar, bu sağlıksız yaklaşımların ürünüdür. İnsanlar ille de sahip olmak ve sahiplikten doğan gücü kullanmak ister. Çıkar temelli her yaklaşım, doğal dengeleri zedeler. Ayrıcalıklar ve özel haller her koşulda doğal olana aykırıdır!