Şiir; bizi bulunduğumuz bir ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilen yazı; ses uyumu, vezin, kafiye gibi güzellik öğeleriyle süslenmiş olup güzel hayaller taşıyan sanatlı sözlerdir. Şiiri tarif etmek bir bakıma güçtür. “Ne kadar şair varsa o kadar da şiirin tarifi vardır” derler. Çünkü şiir anlayışı herkese her devre göre değişmektedir. Kuvvetli heyecanlarla, sık duygularla örtülü edebi eserlerin hepsine şiir dendiği için mensur şiir akımı da bu inançtan doğmuştur.    
    Jean Cocteau: “Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez, hatta yazılmış göründüğü dile bile.”  Yahya Kemal Beyatlı: “Şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar, yoğurmaktır.”Mehmet Kaplan : “Kelimelerini zevkin hassas terazisinde tartmayanlar şiirin sırrına eremezler”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da: “Şiir aşkın evladıdır”, Süleyman Nazif: “Büyük şairler, lisanıyla eserler ırk ve kavmin istikbalini hazırlayıp düzenlemekle tarihini sağlamlaştırmış olurlar”, Tevfik Fikret: 
    “Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma:
    Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma.” Demiştir. 
    Muallim Naci: “Ne kadar iyi düşünülürse, o kadar iyi yazılır.” ,  Balzac: “Şiir demek ıstırap demektir”,  “Cervantes: Şiir, yalnızlığın dostudur. Behçet Necatigil: “ Şairler yazmadan önce kimse ölümü sevmezdi” demiştir. 
    Yozgatlı Şaban Kahraman büyük ustaların bu özdeyişlerini adeta yaşamıştır, halen de yaşamaktadır. Elinizdeki “Gönül Yarası” adını taşıyan bu kitap Şairin: Duygulu Şiirler 1, Duygulu Şiirler 2, Yar Gözün Aydın Ben Ölsem Gardaş, Yakasız Gömlek, Son Hatıra Beş Gardaş’tan sonra çıkardığı altıncı şiir kitabıdır. Şair yıllardan beri o kadar acı ve ıstırap çekmiş, yalnız yaşamış, yalnızlığına arkadaş olarak kalemi ve kâğıtları olmuştur. Şair hemen hemen her gün içinden gelen duygularını kaydetmekte imkanlarının elverdiği ölçüde de onları kitap haline getirerek ölümsüzleştirmekte ve gelecek nesillere kültür mirası olarak bırakmaktadır. 
    Şair bütün şiirlerini Türklerin Milli Vezni olan hece vezni ile yazmaktadır. Kelimeler günümüzün yaşayan Türkçesiyle halkın anlayabileceği sade, arı ve duru bir dille yazıldığından zevkle okunabilmekte, okuyucuyu sıkmamaktadır. Şiirlerini 4+3, 4+4, 6+5 ve 7+7 hece ölçüsüyle yazmakta ve bunda da başarılı olmaktadır. Şair şiirlerinde ölüm temasının yanı sıra çocuklarına çatmakta, zaman zaman da memnuniyetini belirtmektedir. Kardeşlerini Anadolu kültürünün bir gereği olarak onları ölürcesine sevmekte onların yaşamasını, onların yerine kendisinin ölmesini istemektedir. Şair zaman zaman sevdiklerine de övmekte veya yermektedir. Kafasına göre birini bulamadığından sürekli dert yanmakta, bu duygularını da kalemiyle dizelere dökmektedir. 
    Şair kafa dengi birini bulsa hemen onunla izdivaç yapacak. Bunu birkaç kez denemiş olmasına rağmen bir türlü gerçekleştirememiştir. Kime gönül verdiyse hepsinden eli boş olarak dönmüş ve şairin gönül yarası günden güne artmakta ve bunu kitaba ad olarak verdiği Gönül Yarası adlı şiirinde şöyle dile getirmektedir: 
“Dokunma tabip yarama
Uğraşıp derman arama
Yaralıyım bildin amma
Bu yara gönül yarası.
Heyet kurup soru sorman
Yeter artık beni yorman
Bir filizdi, şimdi orman
Bu yara gönül yarası.” Diye feveran etmektedir.   
    Bu kitapta yine şairin bestelenmiş şiirlerine yer verilmekte ve bu şiirlere verilen kare kodu ile cep telefonlarından bu besteleri dinlemek imkanı bulunmaktadır. 
    Şairde memleket sevgisi de o kadar fazladır ki şiirlerinde bazen Yozgatlı Şaban mahlasını kullanmakta, hatta kitaplarının kapaklarında isminin önünde de Yozgatlı ibaresini gururla kullanmaktadır. Yozgat’ın yetiştirdiği Kültür Bakanlığınca Halk Şairi unvanı onaylanmış Şair arkadaşımız Şaban Kahraman’ı bu değerli eseri Türk kültürüne ve Türk edebiyatına kazandırmasından dolayı tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. 

----------------------------------------------------------

  HASRETLİK

Zirvelerden şu deli gönlüme
Bir hırçın rüzgardı ısrarla esen,
Yaladı ak saçlarımı hafiften önce
Kor olup dağladı sonra yüreğimi.
Akarsuya düşen her damlada
Başıbozuk zamanlarda bedenim,
Öteyi göremeyen gözlerde sessiz
Fırtınayım sensizliğin peşinde.
Kara bulutum gökyüzünü kaplayan                                
Gözyaşını dökemeyen yeryüzüne,
Sorarım uzak sönük yıldızlardan
Bilen vardır diye belki senin yerini.
Neler verirdim ah bilemezsin
Koklamak için sırma saçlarını,
Sıcak nefesini yüzümde duymak
Hissetmek o kadife narin tenini.
Yüce dağ başlarında kar beyaz tipide
Ellerimle yükseğe tutunmak seninle,
Alıp avuçlarıma üşüyen ellerini
Haykırmak istedim kayalara ismini.
Baktım hep solgun resimlerine
Gül yüzünü bir daha görmek için,
Taç yaptım ince uzun saçlarına
Siyah çiçeklerle bezedim matemini.
Her an ah çektim derinlerden
Hasretlik düştü kor oldu içimde,
Düşümde.. Aklımda.. Fikrimde..
Sır oldum ince düşüncemde…
İbrahim SOYALAR – NAZİLLİ

--------------------------------------------------------

BENİM İLHAM PERİM

Ela gözleriyle severdi beni,
Sevgisini hiçte belli etmezdi,
Tatlı gözleriyle süzerdi beni,
Kalbiyle, sevdaya bağlardı beni.
                                    
Taşkın seller gibi akıp, coşardı,
Kutlu kumaş gibi çok değerliydi,
Kalbimde büyüyen sevgisi vardı,
Aşkıyla, sevdaya bağlardı beni.

Canımın içini çok özlüyorum,
Elinin sıcağı hala elimde,
Teninin kokusu hala tenimde,
Canıyla, sevdaya bağlardı beni.

Benim ilham perim, beklerim seni,
Hasret zincirini kırarak gelsen,
Gönül kapım açık, gözlerim seni,
Özlemle, sevdaya bağlardı beni

Mehmet Cem YİĞİT – AKŞEHİR

------------------------------------------------

 DEĞİL 

Hazinen gönlündedir parada değil
Dil yarası yakar hançer yarası değil
Adamlık doğuştan sonrada değil
Yiğitlik yürekte olur bilekte değil. 

Mucize ararsan sevgide ara
Kavgada hırda savaşta değil                    
Helal lokmanı alın terinde ara
Hilede, hurdada, haramda değil. 

Tanrı’ya dua et kalbini temiz tut
İnsanı sev kötülük yapmayı unut
Her ne ararsan iyiliklerde ara
Fitnede, fesatta hainlikte değil. 

İtibar etme sakın paraya, pula
Zenginlik hevesi baş eğdirir kula
Şerefini, itibarını satma bir pula
Aradığın kalptedir cüzdanda değil. 

Sevgi insanın gönül hazinesidir
Mutluluk ise bir dünya nimetidir
Ömür bitince kalan mezar taşıdır
Cenneti vicdanda ara ahrette değil.

Zeki ÖZKAN - ALMANYA 

-------------------------------------------------

CENNETİMDEKİ YASAK 

Hesapsız kitapsız kanıma girdin 
Tanrıdan gönlüme ceza mısın sen 
Ne yüzüme güldün ne huzur verdin 
İmkânsız bir aşkın esiriyim ben 

Sen benim gördüğüm en güzel rüya 
Bakışın yalanmış sözlerin riya 
Unutup gittin ya sevmiştin güya                 
İmkânsız bir aşkın esiriyim ben 

Ellerin elimde olsa ne yazar 
Sevdan yüreğime dolsa ne yazar 
Gelmesen ne olur gelsen ne yazar 
İmkânsız bir aşkın esiriyim ben 

Yanımda olsan da uzaksın bana 
Ömrümün mahşeri tuzaksın bana 
Cennetimdeki tek yasaksın bana 
İmkânsız bir aşkın esiriyim ben 

Bakmadın ardına çekip giderken 
Korkmadın bu aşkı feda ederken 
Yeniden başladın tamda biterken 
İmkânsız bir aşkın esiriyim ben 

Bolat ÜNSAL - ANTALYA

-----------------------------------------------

AŞ­KI­MIZ ÖLMEDİ

Hem düş­le­rim­de hem kal­bim­de­sin.
Sen benim sol­ma­yan, aşk bah­çem­de­sin.
Gön­lüm­de bir bahçe yap­tım ben sana.
Anı­lar çi­çek­le­nir her mev­sim orda.
Ha­ya­lim­de var­sın ya­şa­tı­yo­rum.
Unu­ta­ma­dım hiç çok se­vi­yo­rum.
Göz­le­ri­ne şar­kı­lar Bes­te­li­yo­rum..
Aş­kı­mı­zı her gün an­la­tı­yo­rum...
Ölüm­süz­dü bu aşk böyle ka­la­cak.
Son­su­za kadar da o ya­şa­ya­cak..

Zey­nep EMAN – DENİZLİ