Bir ülkede tüm kararlar “tek adam” marifetiyle alınıyorsa; duvarında “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” şiarı asılı duran Meclis devre dışı kalmışsa; çalışan nüfustan yarısından fazlası asgari ücrete mahkum olmuşsa, o ülkede ulusal egemenlikten söz edilemez.

Gerçekte ulusal egemenlik; ulusun tüm kararlarda söz sahibi olduğu ve refahın tüm yurttaşlara yansıdığı bir siyasal düzen hiç olmadı. Atatürk emri vakiyle Cumhuriyet’i ilan ettiyse de, Osmanlı’nın egemen mandacı takımı kısa sürede Ankara’da etkili olmuş, Menderes’le birlikte devreye uluslararası tekelci burjuvazi girmiş ve memlekette egemenlik konumunu hiç ve hiç bırakmamıştır.

Salt bizde değil, tüm dünyada egemenlik sırtını emperyalist tekellere dayamış sömürgen bir sınıfın elindedir.  Bazen tek tük ülkelerde egemenlik halk yığınlarına geçmiştir, ancak emperyalist sistemin sahipleri ambargolarla,darbelerle, gerektiğinde açık işgallerle konumunu korumuştur.  Bununla birlikte son yıllarda egemen sınıfa karşı ses yükseltmeler az değildir.  Bizde Gezi Eylemleri, ABD’de siyahi kalkışma, Fransa’da Sarı Yelekliler bu çıkışların belirgin örneklerindendir.

Tarihin her evresinde yönetenle-yönetilenler arasında trajik bir karşıtlık süregelmiştir.  Yöneten, egemenliğe alışmıştır, bunu kendine hak olarak-hatta ilahi bir hak-görür ve egemenlik konumunu ne pahasına olursa olsun elinden bırakmak istemez.  Yönetilenlerde  ise durum tersidir; yönetmeye yabancıdır, uzun süre istikrarlı olamamaktadır, en küçük fırsatta yönetimi teslime hazırdır.  Bir Çin atasözü; “Armudun tadını öğrenmek istiyorsan onu dişlemen gerekecektir” , yönetilenler henüz armudu dişleme noktasına gelememişlerdir.

Atatürk, 23 Nisan’da hedefi göstermiştir, iyi de etmiştir.  Ülke nüfusunun ezici çoğunluğunun söz ve karar sahibi olması bu hedefe yönelik sayısız mücadeleleri gerektiriyor.  Vakit henüz erkendir.  O vakte kadar her 23 Nisanlarda egemen sınıfın temsilcileri koltuklarını bir küçüğe bırakarak tombul suratlarını kaplayan tebessümle egemenliklerini bir kez daha test edecek, 23 Nisan Çocuk Bayramı olarak usulen kutlanacaktır.