Basın, Yasama - Yürütme ve Yargı'dan sonra gelen, dördüncü güçtür. Medya'nın bir mensubu olarak, 25 yıldır Didim'de gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.
25 yıldır her gün hiç aksatmadan Mavi Didim adı altında yayın yapıyoruz. 25 yıldır sorumluluklar yüklemiş bir mesleği yapmaya çalışıyorum, köşe yazıları yazıyorum. Yazılarımda ve haberlerimizde olayların ve haberlerin perde arkasında olup bitenleri dile getiriyoruz. Siyasilerin olumlu olumsuz yaptıklarını yorumlarken de taraf olmadan elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce gördüğümüzü anlatmaya çalışıyoruz.
25 yıldır gazetemize yazılarıyla destek veren, Mavi Didim köşe yazarlarımızı da unutmamak lazım. Gazetemizin bu günlere gelmesinde katkıları büyüktür.
Siyasilerin çoğu yazdıklarımızdan memnun olmuyorlar. 25 yılda, 4 belediye başkanı, sayısız siyasi parti ilçe başkanı, kaymakam vs. vs. gördük. Hepsi geldi geçti bizler hala buradayız.
Yazmaya devam ediyor ve edeceğiz.
Gazetecilik muhalefet demektir. Marifet olumlu işleri değil, olumsuz işleri ve olayları gönül rahatlığı ile, baskı görmeden yazabilmektir.
Köşe yazılarım genelde siyasi yazılardır. Siyasiler hakkında yazmaya başladım mı, yazım çok uzun sürüyor, kısaltmak için ne yaparsam yapayım biraz uzun oluyor.
Siyasilerin şu andaki konuşmalarına ve konumlarına bakıp okuyucularımız yanılmasın diye, siyasilerin geçmişlerine değinmeden, okurlarımız bilgilendirmeden olmuyor. Arşivimiz geniş olunca, geriye dönük bilgilendirme yapmak zorunda kalınca da yaz yaz bitmiyor.
Siyaset yapıp da geçmişi temiz olan çok az kişi tanıyorum. Siyasilerin geçmişlerine bakınca çok olumsuz işler çıkıyor. Yalanlar çıkıyor. Pislikler çıkıyor, gıybetler, vs. vs. çıkıyor da çıkıyor.
Yazılarımda siyasilerin geçmişi ile ilgili bilgi yazmazsam, bu gün konuştuklarının doğru olduğunu sanırsınız.
Geriye bakmazsan, geleceğindeki tehlikeyi göremez aldanırsınız.
İnternet de bir yazı okudum çok hoşuma gitti.
Nasrettin Hocaya,
“Neden Eşeğe ters biniyorsun.” diye sormuşlar.
“Arkadan gelen tehlikeleri görmek için” demiş.
“Önden gelen tehlikeleri nasıl göreceksin” demişler
“Önden gelen tehlikeleri eşek bile görür” demiş.
Evet geçmiş önemlidir. Geçmiş geleceğin aynasıdır.
Basının vatandaşa doğru haber alması, tarafsız bir şekilde bilgilenmesi adına verdiğimiz mücadelenin ne kadar başarılı olup olmadığımızın kararını ve takdirini okuyucularımız verir. Halkın oyları ile iktidara gelen siyasiler değil.
Halkın oyları ile iktidara gelen siyasilerimiz, oturdukları koltukların hakkını ve seçimlerde verdiği vaatlerin gereğini yapamayınca, basının yazdıklarına takarlar.
Koltuğa oturduklarında toplumun başına kral kesilen bu asalaklar, dönüp arkalarına bir baksalar, o koltukta kendinden önce kimlerin oturduğunu, oturduğu koltuğun kimseye kalmadığını görecekler, gördüklerinde de topluma ve basına biraz daha saygılı olacaklarına eminim.
Toplum olarak bizlerinde suçu var.
Oy verip seçtiğimiz bu kişilere, ederinden fazla değer verip, her gördüğümüz de biraz fazla yalakalık yapıyoruz. Toplum olarak yaptığımız bu yanlışın karşılığında da. Duyarsız, kalitesiz, kibirli, topluma tepeden bakan ukala bir yönetici modelini bizler yaratıyoruz.
Sözün özü.
Hak ettiğimiz gibi yönetiliyoruz.
Mesela, Didim'de en önemli makamdan biri olan, toplumun oyu ile belediye başkanı seçilen, belediye başkanına vatandaş olarak ulaşabilen var mı?
Vatandaş sorunlarını birinci elden anlatabiliyor mu?
Anlattı sayalım, derdine çare bulabilen var mı? (Yalakalar hariç)
Bir hafta belediyeye gidip belediye başkanı ile görüşemeyenler var.
Didim'in yolunu bilmediğinden, navigasyon yardımı ile gelenler. Yolda görse başkan ya da yardımcılarını tanımayacak olanlar. Birilerinin telefon etmesi ile tepeden inme anında başkanı, yardımcıları ile belediyede veya herhangi bir yerde görüşebiliyorlar.
Neden? diye sorarsanız.
Nedenini herkes az çok bilir.
Neyse çok değerli belediye başkanımızı ve yönetiminin, yönetim şekline fazla eleştirmeyeyim. Hükümetimizin FOX Tv'ye uyguladığı tavrı, yakında belediyemiz Mavi Didim'e uygulamak zorunda kalmasın diye. Fazla uzatmıyorum.
Korktuğumdan değil.
Neden biliyor musunuz?
Size yine bir güzel atasözü ile anlatayım.
“Dostuna bir kere güvendiğinde, sana bir yanlış yaparsa, eşeklik ondadır.” demişler.
“Dostuna ikinci kez inandığında, sana bir yanlış yaparsa, eşeklik sendedir” demiş atalarımız.
Didim’de son dönemlerdeki iki belediye başkanına bakınca.
Belediye başkanı seçimlerinde, birinci hakkımı Yoranlı KAMACI'da kullandım, İkincisini de şu andaki mevcuda ki ATABAY için kullandığım için. İkinci yanlıştan dolayı, fazla eleştirmemeye çalışıyorum. Meslek icabı olsa gerek gördüm mü, duydum mu dayanamıyorum.
Yazdığım yazılarımdaki eleştirileri, ben verdiğimin oyun hesabını soruyorum diyorum ama.
Sizler günah çıkarma gibi de görebilirsiniz.
Belediye gazeteciliği
Basının içinde birde “Belediye gazeteciliği” yapan gazeteci olduklarını iddia edenler var.
Didim kamuoyu bilmez, Aydın Basınının en çok sevilen ilçesi DİDİM'dir.
Neden derseniz?
Belediye yönetimimizin açığa çıkan bazı bazı işlerinden dolayı, açığı kapatma ihtiyacı var.
Gazeteci olduklarını iddia eden bu kişiler. Aldıklarının karşılığını vermek için, belediyenin her yaptığını etkinliği ve hizmeti abartı ile övgü ile pireyi deve yaparak gazetelerinin sayfalarına taşırlar. Haberin özünü ve basının güvenini yerle bir eden bu kişiler, siyasilere çok yakın olduklarından her pisliği görürler ama yapıları ve menfaatleri gereği, üç maymunu çok iyi oynarlar.
Bu haberleri okuyan siyasiler de kendilerini bir şey sanar. Kendinden geçer, her şeyi unutur. Halkı hiçe sayarlar.
Döngü böyle sürer gider.
Sonucu sorarsanız?
Siyasetçi ile basın çıkarlarından memnunsa, halkın çıkarları teferruat olduğunu yazmaya gerek yok.
Konuyu fazla uzatmadan ve sulandırmadan sizlere bir örnek vereyim.
Altınkum'da Yalı caddesinin bir üstünde olan Karakol caddesini bilmeyeniniz yoktur.
Karakol caddesini belediyemiz taş döşedi. Bir gazetenin yaptığı haberde, haberin içeriğinde yapılan bu yolun “KONFORLU YOL” olduğunu yazmış. Okuyunca çok gülmüştüm.
Gazetecinin yazdığı KONFORLU yoldan devamlı geçerim, Yolda bir değişiklik yok, sadece bir kaç çukur vardı yeni yol yapılınca bu çukurlar şimdilik yok, kış geldi yağmur yağınca yeniden çukurlar oluşur mu göreceğiz. Her geçtiğimde de dikkatimi çekti ha bugün ha yarın yapılır diye baktım baktım yapılmadı. Bu caddede de aydınlatma direkleri yok.
Gidin bakın yol kenarına konan aydınlatma direklerinin dikileceği yer belli ama hala yerlerine konmamış ve bütün yaz boyunca bu direklerin elektrik kabloları açıkta durdu ve hala duruyor.
Haber o gün bazı siyasilerin gururlarını ve egolarını okşamış olabilir ama rezillik ortada hala duruyor.
Bence KONFORLU olan yol değil, birilerine yapılan yalakalık çok KONFORLU olmuş.
Başkan, bu gazetecinin başını okşayıp “aferin, konforlu haber olmuş” demiş midir bilemem ama. Yalakalıkta sınır tanımayan bir meslektir gazetecilik.
Başımızda ki yöneticilerin, duyarsız, kalitesiz, kibirli, topluma tepeden bakan ukala bir yönetici olmalarında basınında katkısı büyüktür.
Başımızda ki yöneticilerin vatandaş için yapılan hizmeti kaliteli yapmak zorunda, yalakalık olsun diye haberi abartmaya ne gerek var mı.
Yalnızca bu haber değil biraz kurcalasan daha neler çıkar neler.
Maalesef yerel basınımızda seviye bu.
“Yerel basınımızda seviye bu” deyince yazmadan geçemeyeceğim.
Basına verilen bir kahvaltıda, ilgisiz bir kişi gördüm,
“Bu kim?” diye sordum.
“..... gazeteci abimizin eşi, kendi gelememiş eşini göndermiş” dedi.
“Babam gelemedi, Annem geldi” gibi olmuş. Basın toplantısını, okul aile birliği toplantısı sananlar. Yakında altın günüde düzenlerse, basın adına sıvama işlemini de gerçekleştirmiş oluruz.
Bu gazete sahibini veya çalışanını Didim'deki haberlerde temsil eden birini gören yoktur ama kahvaltılı toplantıya kendi gelememiş eşi gönderiyor.
Tatile gelen misafirini, kahvaltıya getireni görmüştüm. Bunu görmemiştim.
25 sene evvel bu sektöre girdiğimde böyle seviyesizlik ve lakayıtlik yoktu. Didim'de ne ara basın bu hale döndü anlayamadım.
Benim gibi 25 yıldır alaylı gazetecilik yapanları bırak, 4 yıl basın yayın okuyan genç gazetecilerin okuduğu üniversiteye yazık.
Böyle gazetecilik yapılacaksa, bu gençler 4 yıl niye okuyor?
Biraz terbiye, birazda edep adap beyler...
Konu konuyu açınca yazım yine uzun oldu kusuruma bakmayın.