Öncelikli soru, muhalefet ne yapmalıdır. Muhalefet derken ayrımsız bir kesim kastedilmektedir. Zaten içinde bulunduğumuz koşullardaki öncelikli sorun, yarınlarda varlık sürdürmeyle ilgilidir. Yani şu anda muhalefette olanların birinci önceliği, var olabileceği yarınları güvenceye almaktır. Yarınların güvenceye alınması; farklılıkları kabul eden ve diyalogla uzlaşı temelli birlikteliği kurabilmektir. Bu birliktelik, öncelikli sorunun çözümünde aynı saflarda ve hatta omuz omuza dayanışarak hareket etmelidir. Yaşamlara tanınacak öncelik, varlık sürdürmenin olmazsa olmazıdır. Bu birliktelik sürecinde vazgeçilmezler, amasız ve fakatsız olarak uzlaşının omurgasına yerleştirilmelidir. Bunlar; cumhuriyet, laiklik ve liyakattir. Yakup Kepenek Hocamız, görev önceliğini toplumun vicdanı olan en duyarlı kesime tanımaktadır:                                                                                  “Bu bağlamda, her türlü ortak karar almalarda “katılım” mutlaka yaşama geçirilmelidir. Ekonomide, tarımdan başlayarak yerli üretime öncelik verilmesini, üreterek özgürleşmeyi ve eşitlikçi bölüşümü ilke edinmek, ülkenin, küresel kapitalizmin ucuz işçi cenneti olmasını önleyecek her çabayı göstermek sol yaklaşımın temeli olmalıdır. Bütçe önceliklerine toplumcu bir içerik kazandırmanın yolunun siyasal özgürlüklerden geçtiği, özgürlük-ekmek bütünlüğü vurgulanmalıdır. İletişim teknolojilerinin, sol kültürü yayma amacıyla da etkin kullanımının yolları bulunmalıdır. Dahası, bu karanlık gidişin üzerine bilimin ışığının tutmak amacıyla olabildiğince çok alanda bilimsel araştırma yapılmasını sağlamak ayrıca önemsenmelidir. Özetle, tüm iç ve dış güncel konular sol gözlükle yorumlanarak ülke gündemine getirilmelidir.

Sonuç olarak, tüm toplumu kuşatmakta olan çok yanlış gidişin durdurulması ve tersine çevrilmesi için daha fazla sol ışık gerekiyor.” YAKUP KEPENEK,BİRGÜN,28.11.2021)
İdeolojik tartışma, içinde bulunduğumuz koşullarda gündemde olmaması gereken bir konudur. Yani, sorun sıralamasında öncelikli değildir. Öncelik, farklılıkların varlığını koruyabilmesi için, birinci sırada yer alan, demokratik parlamenter sisteme dönüşü gerçekleştirmektir. Demokratik parlamenter sisteme dönüldükten sonra; farklılıklar, varlık sürdürmenin gerek duyduğu girişimleri özgürce yapabilirler. Bu istenir ortama erişmenin yolu kesinlikle muhaliflerin birlikteliğinden geçmektedir. İçinde bulunduğumuz koşullardan kaynaklanan sorunlar, öncelikle bir olmak ya da olmamak sorunudur! Mevcut problem, var olmayı sürdürmeye odaklanmayı gerektirmektedir. Yaşamsal olan budur. Gelecekte olmama olasılığı zaten baştan farklılıkları yok sayan bir olumsuz yaklaşımdır. Farklı kesimlerce görülmesi gereken sorun budur.
Gün, farklılıkları öne çıkarma günü olmayıp, istem ve beklenti temelli benzerlikleri ortaya çıkarıp; isten şeyleri ortak paydaya dönüştürmektir. Aslında bu durum tespiti, aynı zamanda ideolojinin tanımı ile örtüşmektedir. İdeoloji, istem ve beklentiler toplamıdır. Sorun istemler arasındaki bağları görebilmektedir. Yani küçük fotoğraflardan hareket etmek yerine, büyük fotoğrafa bakmakta yatmaktadır. Yaşamın gereklilikleri dikkate alındığında bu yaklaşım bir sınıfsal tercihi yansıtır. İdeolojik tartışma derken; aynı saflarda olanların(muhalefetin) sınıfsal olmayan küçük farklılıkların ertelenmesi gerektiği vurgulanmak istenmektedir! Yani, iyilerle kötüler ayrışmasında, iyilerden yana tavır koymanın gerekliğini görebilmektir.
Kuşların bayram sevinciyle genişliyor dalgalar,
Gökyüzü özgürlüğü dar geliyor umutlara.
Taşıyor yüreklerden sevdalı okyanuslar;
Yırtacak karanlıkları al giysili şafaklar!