İtibarsızlaştırmak; her koşulda cepheden saldırılamayan değerleri hedef alan bir sinsi saldırıdır.  Bu tür namert saldırılarda; yer, zaman ve koşullar dikkate alınır. Saldırılacak objenin savunmasızlığı da denkleme dâhil edilir. Böyle bir saldırı hiçbir koşulda insani ve dürüstçe değildir. Saldırının en önemli yanı, afişe saldırılar olmasıdır. Genellikle ilgisiz ve bilgisiz hazırcı kitleler etkilenmek istenir. Aldatılmaya en yakın ve inanmaya hazır olan kitleler avlanır(!)
Muhalif olmak nitelikli ve insani değerlere sahip olmaktır. Konumu ve koşulları iktidarın dümen suyuna girmesine olanaklar sunmasına karşın, kişilikli bir duruşla muhalif olmayı tercih eder. Muhalif olan, genellikle var olanlara karşın olması gerekenleri savunan kişi veya kişilerdir. Bunun için çok büyük kayıpları göze alabilirler. Bu olumlu ve tutarlı davranışlarını kitlelere iletebildikleri ölçüde taban oluşturabilir ve saygınlık kazanırlar.
Bizim için önemli olan, pozitif yaklaşımlı muhaliflerdir. Bu tür muhalifler, genel olarak kötüye gidişleri engellemek isterler. Toplum yararına olmayan eylem ve kararlara karşı duruşlar sergilerler. Bu tür kişiler kitlelere erişimi sağladıklarında, yönetenlerin; toplum, doğa ve varlıklar yararına olmayan istem ve uygulamalarını engellerler. İşte bu nedenle bu gibi kişiler egemenlerin boy hedefi olurlar. Onları kitleler nezdinde itibarsızlaştırmak için erk ve yalan dâhil tüm araçlar kullanılır.
İtibarsızlaştırma özünde planlanmış bir istismardır. İtibarsızlaştırmada istismar özellikle politik bilinçten yoksun kitleler için çok büyük bir öneme sahiptir. İstismar kişi ve kişilerin, örtük amaçlarına erişmek için kullandıkları en etkili silahlardan biridir. 
Sorun algısı, sorun çözme yöntemi, genellikle hayata bakış ile ilgili bir duruştur. Solcuların, hazır giysileri giymek gibi bir alışkanlıkları yoktur. Onlar yaşamak istedikleri ortamı yaratmak ister ve yaşamda söz sahibi olmayı yeğlerler.
Her şey, isyan ederek soru sormayla başlar. Alışılmışın yerine daha yararlı, daha güzel, daha ekonomik ve daha çok paylaşıma olanak sunan şeyleri koymak isterler. Yaşama ilişkin tekrarların içinde yanlış, hatalı veya zararlı olan şeyler var ise; bu olumsuzluklar, alışılmışlıklar nedeniyle tekrarlanır. Bu nedenle tekrarlarda ısrar etmek yerine soru sormanın ve araştırmanın gerekliliğine inanırlar. Sorusu olmayanların gerçeği az olur. Sorular yeni kapıların anahtarıdır. Bütün bunlar onurlu bir yaşam için, bilimselliğin gerekliliğini işaret eder. Atatürk yaşamı boyunca bilimsel gerçekleri yeğlemiş ve ısrarla önermiştir. Bazı düşünme yoksunları gibi; “Ben olmazsam ülke batar(!)” gibi bir saçmalığa sapmak yerine, bilim yolunu göstermiştir. Bu konuda söylediği şu; “Benim görüşlerim ile bilim çelişir ise, bilimi tercih edin.” Gerçek anlamda önder olmak ve ülkesini sevmek budur işte. “Kurtuluş” ve “Kuruluş” böyle bir devrimci yaklaşımın ürünüdür. Bu deha; “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” demiştir.
Solculuk, gerçeklerden, umuttan ve yaşamdan yana durmaktır. Solcuların yaşamdan yana oluşları, yurtseverlikle başlar. Sadece yurdun insanını değil; tüm varlıklarına(canlı ve cansız) sahip çıkarak onları korumakla görevli hisseder kendisini. Bu yaklaşım, ülke sınırlarını da aşarak dünya insanlık ailesinin hak ve çıkarlarını her koşulda savunmayı, insanlığın bir gereği olarak kabul ederler. Kültürün yaşam taşıyıcılığını ve aktarıcılık işlevinin olduğunu bilirler. Bu nedenlerden dolayı, yaşamı bir adil paylaşım olarak görürler. Özellikle varlıkların haklarının korunup güvenceye alınması için gerekli çabayı gösterirler. Aynı kapsamda pozitif ayrımcılık uygulamasını gerekli görürler. Hak savunuculuğunun sınır tanımazlığı gerçeğinden hareket ederler.
Eskiden mülksüzle şenler(emeğinden başka bir şeyi olmayanlar)proleter olurdu, şimdi artık proleter olma şansları bile yok! Her geçen gün uzayan ihtiyaç kuyruklarının varlığına üzülüyoruz ama bu noktada kuyruklara bile giremeyenlerin durumunu anlamamız gerekiyor. Onların çektiği acıyı yüreğimizde hissediyoruz ki; işte bu sol duyarlıktır. Bu noktada duygudaşlık yapmanın anlam ve önemi, öne çıkıyor. Empati bir insan duyarlığı ve ayrıcalığıdır. Farkındalığı öne çıkararak çözümü kolaylaştırır. Bu açıdan, solda yer alanların alnı aktır, dik duruşları da bundandır. Ne var ki; “Dik duranlar, menfaati için eğilenlere batar!”