Ve Kılıçdaroğlu kılıcını çekti.

Gurup toplantısında önceden hazırlamış olduğu metni bir kenara koydu, kısa, ama tansiyonu yüksek bir konuşma yaptı.

Önüne engel koyanları uyardı.

“Vatan toprağını satanlara” karşı kavgası olduğunu haykırdı. 

Alışılmadık sertlikte sarfedilen sözlere, Gezi Davası Kararı nedendi.  AKP iktidarı siyasi egemenliğine yönelen her türlü girişimi baskılayacağını, muhalefeti her fırsatta sindireceğini iç ve dış aleme bir kez daha “ağır muhabbetlik ceza” ile duyurmuştu.

Ondan önce bir şey olmuştu, dikkatleri üzerine çekmeyen.  Erdoğan, “muhalefetin 1923’ü göremeyebileceğini” söylemişti.  Manidar bir meydan okumaydı.

Kılıçdaroğlu muhatabının restini gördü; şimdiye dek sakin sularda yüzmeyi bırakarak, dalgalı sulara atılacağını duyurdu.  Zaten kamuoyu çoktandır, ondan sert bir muhalefet yürütmesini istiyordu.

Genel Başkan’ın ilk sözü “engeller” diye tanımladığı partililerdi.  CHP’in iç yapısı daha çok “dengeler” üzerine kurulmuştur.  Hizipler birbirlerine sırtlarını dönmezler; en küçük fırsatta rakiplerini alaşağı etme pozisyonunu bırakmazlar.  Denebilir ki, bir CHP’linin rakibi yine öteki bir CHP’lidir.  Hele kendilerine göre; iktidar kapısı bu derece aralanmışken…

“Geliyor,gelmekte olan” rehavetinin tehlikeli sonuçlar doğuracağını saptayan Genel Başkan, öncelikle “ayak sürükleyicileri” tasfiye ederek, Partisini “kavga”ya istim üzerine hazırlamak olduğunu düşünmektedir.  Mitingler düzenleyecektir, toplumsal ilişkilerde hantal parti yapısını “çalmadık kapı bırakmayacak” düzeye getirmeye çalışacaktır.  Ve siyasi iktidarın beklenmedik hamlelerine karşı koyacak bir enerjiyi hazır halde tutmaya çalışacaktır.

CHP Genel Başkanı’nın ipten ince kılıçtan keskin siyaset köprüsünü geçmek için zorlu bir mücadeleye karar verir olması, ülkemiz siyaseti açısından; bir iktidar değişiminin gerektiğini düşünenler açısından olumludur ve umut vericidir.  Burada temel mesele Parti tabanının buna uygun bir mücadele biçimi alıp alamamasıdır.  Kılıçdaroğlu’nun şu andaki güçlü konumu nedeniyle bunu büyük ölçüde gerçekleştireceği söylenebilir.

Kılıçdaroğlu’nun çıkışıyla birlikte siyasi havanın fırtınaya dönüşeceği günlerin başlamak üzere olduğunu söylemek ve ona göre bir yurttaş olarak vaziyet almak öncelikli ve önemlidir.