"Tarihini unutan milletlerin coğrafyasını başkaları çizer.."

RABOVA VE MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ NEDİR?
Okullarımızın tarih dersinde pek anlatılmayan ya da sığ olarak yazılan bu iki konuya kısaca değinmek istedim. RABOVA, TALKAN ve CURCAN katliamları. Bu konulara inanmak istemeyenler ciddi araştırma yaparak öğrenebilirler. Unutmamalıyız, tarihi sorgulamadan kabul edenler, sömürgecilerin yazdığı tarihi gerçek diye kabul etmek zorunda kalabilirler.
Tarih: 30 Eylül 1918.Osmanlı, I. Dünya Savaşı'nı kaybetmek üzereydi artık. Alman Mareşal Liman von Sanders komutasındaki Osmanlı Ordusu, Şam'ı boşaltıp Halep'e çekilme kararı aldı. Şam'da binlerce Türk ailesi vardı…Binlerce kadın-çocuk Türk yollara düştü. İnsan acımasızlığının boyutunu nereden bilsinler? Tren, Şam-Rayak demiryolunun geçtiği Rabova boğazında saldırıya uğradı. Boğazın iki yakasını tutmuş ayrılıkçı Araplar silahlarla treni taramaya başladı.Saldırganların gözü öylesine kin doluydu ki, bir tek sağ çocuk bile bırakmadılar…Rabova katliamının olduğu her “30 Eylül” günü “MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ” olarak anıldı. Zamanla unutuldu gitti! Sonra, “Ermeni soykırımı” sözleri bilinçlere şırınga edildi! Sonra, “Rojava direnişi” lafları bilinçlere şırınga edildi! Bırakınız “Masum Şehitler Günü” anmasını, “Rabova kıyımını” bile bilen kalmadı.
*Araştırmacı yazar Soner Yalçın’ın çalışmasından derlenmiştir.

TALKAN VE CURCAN KATLİAMI

    Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında bulunan bölge tarihi ipek yolu üzerindedir.. Türk beylikleri, bu bölgedeki, BUHARA, SEMERKANT, TALKAN, BAYKENT gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar, deri imal ediyor ve pamuktan kağıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı.. Bu üretimlerinin yanı sıra Altın madenleri çalıştırıyorlardı. Özellikle adı zengin şehir manasına gelen, Semerkant’ın zenginliğinin o devirde dillere destan olduğu söylenir.. Bu zenginlik öteden beri Talancı Arapların iştahını kabartıyorduysa da, Türklerden çekiniyorlar ve araya sınır olarak koydukları Ceyhun nehrini geçmeye pek cesaret edemiyorlardı.. Çünkü daha önce Halife Osman zamanında, Muhammed bin Cerir komutasındaki Araplar İslamı yayma bahanesiyle oraları talan etmek için 2700 kişilik bir ordu ile Fergane’ye kadar girdiyse de Türkler tarafından yok edilmişlerdi.. Ancak daha sonraları Muaviye tarafından, Ceyhun nehrinin altında kalan Horasan’ın tamamıyla işgal edilmesi ile o bölgede ilk Araplaştırma ve İslamlaştırma girişimleri başlamış oldu.
    Binlerce yıllık tarihi boyunca defalarca dünyaya hükmetmiş, farklı imparatorluklar ile tarih sahnesinde kendisine yer edinmiş olan Türk ırkı, dünya tarihinden asla çıkartılamayacak bir etki ve güce sahiptir. Bu muhteşem bir birikimin söz konusu olduğu dünya tarihine kara leke oluşturacak olaylarda mevcuttur. Bunlardan birisi de aslında bizim tarihimizde yaşadığımız bir durum olmasına karşın tarih kitaplarımızda pek fazla yer verilmeyen ancak dünyanın pek çok ülkesindeki tarih kitaplarında yer alan Türk soykırımı TALKAN ve CURCAN katliamı bulunmaktadır. Dünya tarihine yansıyan skandal olaylar arasında yer alan Talkan ve Curcan katliamları, Türk tarihi açısından ciddi bir soykırım niteliği taşımaktadır. Farklı katliam olan bu katliamlarda yüz binlerce Türk hayatını kaybetmiştir.
TALKAN KATLİAMI

Araplar tarafından Türk toplumları üzerinde o güne dek yapılmış en büyük katliamların başında gelir. Talkan Katliamı neticesinde toplamda 40 bin kadar Türk kılıçtan geçirilmiştir. Özellikle de Talkan yolu üzerinde bulunan ağaçlara asılan Türkler’ in asılı olduğu mesafe ise 24 kilometre gibi bir uzunluğa ulaşmıştır. KUTEYBE BİN MÜSLİM ile yaptığı anlaşmada kendisi ve toplumu açısından herhangi bir güvence olmadığının farkına varan NEYZEK TARHAN, diğer Türk Beyliklerinin her birine kendisinin gibi aldatıldığına dair uyarı mektupları gönderdi. Bu gelişmelerden haberdar olan Kuteybe bin Müslim ise, Belh isimli kentte hazırlıklarını tamamlayarak, bahar aylarında ciddi bir silahlı güç ile Talkan kentine doğru hareket etti. Bu tip bir saldırıya karşı herhangi bir hazırlıkları bulunmamasından dolayı Talkan kenti meliki Sehrek, Kuteybe ve ordusunun gelmesinden önce Talkan’ ı tamamen terk eder. Bu sayede herhangi bir savaş girişiminde dahi bulunmadan şehri ele geçiren Kuteybe, buna rağmen, şehirde ne kadar eli silah tutabilecek erkek varsa hepsini kılıçtan geçirir. Daha sonra  Kuteybe, hükümdar Nizek Tarhan'ın da boynunu vurdu ve onun başını Haccac'a yolladı. Nizek Tarhan'dan sonra bölgede İslamiyet yayıldı ve eski dinini koruyanlar, Budizm'den ayrılmayanlar ise "kafir" olarak sayıldılar. Kuteybe bin Müslim ayrıca  Nizek Tarhan'ın çocukları dahil ailesi ve silah arkadaşlarının da aralarında bulunduğu yüzlerce insanın boynunu vurdurdu. Toplamda 40 bin kişiyi kılıçtan geçiren Kuteybe’ nin ordusu geriye kalanlarda 34 kilometrelik mesafede Talkan şehri yolundaki ağaçlara asar. Kuteybe bin Müslim (669 – 715),  Emevilerin  en önemli Arap komutanlarından biri ve  Emevilerin Horasan valisi  olan Kuteybe bin Müslim  715'te ölür. Ölümünün ardından  Maveraünnehir' deki  Arap-İslam fetihleri geçici bir süre için kesintiye uğrar.

CURCAN KATLİAMI

Türkler üzerinde etkili olarak, onları Müslüman yapma gayesi ile KUTEYBE BİN MÜSLİM ve Emevi valisi HACCAC tarafından yapılan kıyımlar ve saldırılar, onların ölümünden sonra da devam etmiştir. Özellikle askeri kökenli olan Türk toplumlarının yaratmış olduğu korkudan sıyrılan Araplar, Kuteybe ve Haccac öldükten sonra dahi bu amaçlarından vazgeçmemiş ve saldırılarını tüm hızıyla sürdürmüştür. 716’ da ölen Kuteybe ile aynı yıl içerisinde Horasan’ a vali olarak atanan YEZİD İBNİ MUHELLEB, hemen Dağıstan üzerine yürür. Dağıstan meliki SALTEKİN burada uzun süre direniş gösterse de en sonunda şehir düşer. Sonucunda ise Horasan valisi ordusu ile burada 14 bin Türk’ ü katleder. Hızını alamayarak buradan Curcan’a doğru harekete geçer. Burada 300 bin dirhem ile Curcan teslim edilir. Savaşmadan şehir teslim edildikten sonra Horasan valisi Taberistan’a doğru devam eder. Bu sırada bir bölüğünü Curcan’ da bırakır. Deylem melikinden aldığın on bin kişilik ordu desteği ile Taberisten meliki, Yezid’ e karşı direniş gösterir. Bu sırada Curcan’ da halk ayaklanır ve buradaki düşman askerlerini yok eder. Bunu öğrenen Yezid, Curcan üzerine tekrar yürümeye başlar. 7 ay süren savaş sonucunda 4 bin kadar Türk’ ü esir alır ve bunları Enderiz Nehri’ne sürerek, burada katleder.  Kırmıza boyanan kanlı nehrin geçtiği un değirmenlerinde ekmek yaptırarak da bunlar yer. Bu şekilde kendince Allah’ a verdiği sözü yerine getiren Yezid’ in bazı tarih kitaplarına göre Curcan Katliamı boyunca tıpkı Talkan’ da olduğu gibi 40 binden fazla Türk’ ü katlettiği belirtilir.
Sonuç: Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkları sürece, avcı hikâyelerine inanmak zorunda kalır…