İngiltere zamanın Başbakanı Theresa May 2018 yılında yalnızlık Bakanı kurdu. Bakanlığın görevi yalnızlığa karşı mücadele etmek, pandemi kadar tehlikeyi toplumda yok etmek.
Yalnızlık, yalnız olma durumu, kimsesizlik anlamına geliyor. Yanında başkası olmadan bir evde yalnız oturmak.
Tek başına gezmeye çıkmak, seyahate girmek, arzu edilerek yalnız kalmaktır.
Kendi arzusu ile yalnızlığa çekilmek bazı dinlerde görülüyor. Gönüllü olarak inzivaya çekilen insan, duasını doğanın sessizliğinde daha yoğun yapar.
Eşinden ayrılan birine, psikologlar önce kendinle anlaşmalısın ve sonra yeni bir eş aramalısın, diyorlar. Kendisiyle anlaşamayan bir insan, başka biriyle sağlıklı ilişkiye giremez.
Korona virüs bulaşmasına karşı korunmada mesafe bırakmak, sosyal ilişkilerin yasaklanması pandemi sonrası ruhsal sağlık sorunları yaratacaktır. Bu nedenle şimdi tartışmaya açmalı, diyen ruh bilim insanları var.
Bir grupta, sınıfta dışlanan çocuk strese girer, üzülür. İki seçeneği vardır ya hasta olur ya da dışlanan, hor görülen başka biri varsa, onunla arkadaş olur.
Ülkeler arasında dışlama bir ülkeyi yalnızlığa itebilir. Türkiye yıllardır Avrupa’ya ait olma arzusuyla politikasını ayarladı. Batı her dönemde bahaneler bularak dışlama, hor görme siyasetini işine geldiği gibi ülkeyi kullanmaya çalıştı.
Tek tanrılı dinlerde peygamberler inzivaya çekilerek ıssız yerde, dağa çıkarak kutsal kitapların ve dinin temel kurallarını ortaya çıkardı.
Endüstri ülkelerinde varlık içinde, teknoloji ve tıp gelişmesi sayesinde insan ömrü uzadı. Yalnız Almanya’da 250.000 insan sayısı yüz ve yüz yaşın üstünde. Bu durumda emekli yaşlılar neslinde yalnızlık sorunu olduğu muhakkak. Bu nesil her iki Cihan Harbi’ni yaşamış ülkeye yeniden inşa etmekte çok emek sarf etmiş. Erkekler savaşta öldüğü için, çocuklarını yalnız büyüten çoğu kadın olan yaşlı nesle, genç nesillerin minnettar olmaları kaçınılmaz. Bu nedenle devletin bu insanlara sahip çıkması çok olumlu bir politikadır. 
Yalnızlık sigara, alkol gibi hasta yapıyor, ömrü kısaltıyor. Bu tezi savunanlara tıp tahsili yapmış 1988 yılında Hamburg doğumlu, yazar Jakob Simmank yazdığı Yalnızlık kitabında karşı tezi savunuyor.
Yalnız olma her durumda yalnızlık duygusu vermez. Üzüntü ve yasa sebep olmaz. Bu, mutluluk, endişe ve korku gibi bir duygudur, hastalık değildir.

Acı, keder veren duygunun kalıcı iz bırakması hasta yapar. O halde daha önce alınacak önlemler vardır.
Sağlığı yerindeyse seyahat edebilmesi, kültürel yaşama katılabilmesi için, aldığı emekli maaşı geçinmeye yetmelidir. 
Ulaşım imkanları iyi olmalı. Köyde, kenar mahallede yaşayan emekliler şehre kolay gidebilmeli. Bu çözüm yolunu okurken, Didim’de Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun emeklilere tahsis ettiği, sarı dolmuş aklıma geldi. Emekliler dolmuşun geçtiği saatleri biliyor, sarı civciv adını vermişler, dolmuşu bekliyorlar. Ücret ödemiyorlar. Az gelirli emekliler için tüm Avrupa’ya örnek olacak bir olay. Dolmuşta herkes oturacak yer buluyor, sosyal iletişim sağlanıyor ve dostluk, arkadaşlıklar kuruluyor.
Dernek ve partilerin kurduğu emekli çalışma kolları, izole olmaya karşı çok güzel bir örnek. Bu buluşmalarda herkes hür, istediği zaman kalkıp gidebiliyor.
Sağlık sigortaların dayanışma amacıyla çalışması. Yani zamanında ödeme yapamayan varsa, onlara da tedavi imkanları sunmalıdır. Sigortasız kimse kalmamalıdır.
Dijital gereçleri kullanma kolaylığı için, emeklilere uygun kurslar düzenlemeli. Çoğu yaşlılara bu konuda torunları yardım ediyor. Çocuk ve torunlarla telefon ve sosyal medya aracılığı ile ilişkiyi devam ettirmek faydalıdır. Yaşlıların barındığı yurtlara ziyaretler yalnız bayramlarla sınırlı kalmamalıdır. Türkiye’de apartmanlara en fazla huzur adı veriliyor. Huzur evlerinde yaşlıların huzur bulmalarına yardım dernekleri sahip çıkıyor. 
Okumaya alışmış olan bir emekli, kolay kolay yalnızlık duygusu hissetmez. Okumaya zamanı olduğuna sevinir. Okuyan, beyni devamlı çalıştıran yaşlıların bunama ve Alzheimer hastası olmadıkları doktorlar tarafından söyleniyor. 
Yalnızlık duygusuna gençler de kapılabilir. Problem sosyal olduğu gibi, çözümü de sosyaldir. İnsanlar ve nesiller arasında birleştirici ağlar sağlam olursa toplumda ayrıştırma, kutuplaşma olmaz.
Yalnızlık yas gibi üzüntü veren bir duygudur. Kalıcı olması ruhsal hastalıklara sebep olur. Canlıların hepsi sosyal varlıktır.
Pandemi döneminde çok kaliteli belgesel filmler yayınlandı. Denizde balıkların, ormanda kuşların ve diğer hayvanların da sosyal yaşamları olduğu gösterildi. Ağaçların bile ormanda dayanışma içinde olduğu kanıtlandı. Önemli olan, insanın doğayı kendi haline bırakması, kendi yaşamını önde tutarak zarar vermemesidir. 
Psikologlar normal bir duygu olan yalnızlığı hastalık yaparak, panik yapmamalıdır.

Yalnız kalmayın!