Çalışma hayatında ömür boyu bazı sözleri deneyimlerine bakarak insanlar tekrar eder. Bir öğretmen öğrettiği her sınıfta tekrarladığı eğitim, öğretim amaçlı kavramlar güncelliğini hiç kaybetmez. Her nesilde söylenmesi ve uygulanma önemi kalıcıdır.
 
Kırk yıllık meslek, yirmi yıllık köşe yazarlık hayatımda tekrarladığım konuşmalar var. Bunlardan birisi Almanya’da politikacılar seçim kampanyası esnasında göçmenler evde, ailede anadillerini değil çocuklarıyla Almanca konuşsun açıklamalarına verdiğim cevaptır.
 
Anne babalar çocuklarıyla en iyi konuştuğu dille konuşmalıdır.
Çünkü yanlış öğrenilen bir konu veya ifadeyi düzeltme, baştan doğru öğretme gibi olamaz. Yerleşince bir bilgiyi yok etmek, değiştirmek deveye hendek atlatmaya benzer. Çok zordur, hemen hemen imkânsızdır.
 
Dünya’da belirli günler unutulmasın diye kutlama, anma yapılır, ama yazar, çizer ve aydın diyebileceğimiz kesim ancak neden niçin sorularını sorar, tarihin derinliğine iner.
Kadınlar, Sevgililer, Anne, Baba günleri gibi. 1 Mayıs Bahar Bayramı olarak sınıfımızla piknik yaptığımızı hatırlıyorum.
Bu Tarz Benim yazımda belirttiğim gibi, bu yayında jüri üyelerinin başparmağı yukarı kaldırıp iyi not vermeleriyle Türkiye’de çok yaygın kullanılıyor.
 
Telefonda konuşan market sahibi, gözlüksüz göremiyorum gazetenin parası doğru mu, dedim. Bana tamam anlamında başparmağı yukarıda işaretini gösterdi. Bu nedenle neden Dünya yanlış öğrendi, cevabını bu yazımda vermeye karar verdim.
Ressam Jean-Leon Gerome 140 yıl önce yağlı boya bir resimde bu işareti başparmak yukarı gösteren İmparator’un yanında şövalyenin ölüm fermanı kaldırılır, hürriyetine kavuşur. Yanlış olan bu işaret Oscar kazanan Gladiator 
                                                

Hollywood filminde İmparator Commodus’a da tarihçiler uyardığı halde halkın gördüğü dünyaca tanınmış resim tablosunu değiştiremeyiz, diyerek işaretin yanlışını gösterdiler. Rejisör kafa karıştırmak istemiyor.
 
1997 yılında Güney Afrika’da yapılan kazılarda tarihçilerin bilgisi doğrulanıyor. Doğrusu İmparator başparmağını yumruk yanında yukarı kaldırırsa ölüm fermanı, aşağıya gösterirse esirin hürriyetine kavuşmasını anlatıyor.
                                         

Bu yazıyı yazarken yedinci sınıfa giden bir kız öğrenci ile konuştum. Yazın hocam, ben de okulumda kafa karıştırırım, diye cevap verdi. Bu cevap artık Türkiye’de de ezberci bir öğrenim olmadığını gösteriyor.  
                           
Öğrenciler neden, niçin, nasıl sorularını sorarak öğreniyor. Üniversite’ye giden bir öğrenci bunun böyle olmasında sosyal medya ve internetin çok büyük etkisi var, diyor.
Uygulama öğretmenimin son ders saatinde öğütlerini yazıp kayda almıştım. Öğrenmek ortaya konan bir çorba tası gibidir, her öğrenci midesinin büyüklüğüne göre çorbayı kaşıklayacak. Modern teknoloji çağında bu miktarı ayarlama oldukça sıkıcı, seçme sınır koyma çok zor. Bilgi pazarı çok çeşitli, çok renkli oldu. Zekâyı geliştirmede de sınır konamaz.
 
Normal hayatta beynin ancak dörtte biri kullanılır, diyen bilim insanları öğrenmenin sınırı yoktur, diyor. Bilgisayar yapımında beyin örnek alındığına göre, kayıt yapan beyin hücreleri lâzım olunca bilgiyi çekmeceden tekrar ortaya çıkarıyor.
 
Kendimizi unutmadan beyinleri çalıştırmak gerek. Merak etmek, öğrenmenin ilk basamağıdır.
 
Hoşça kalın!