Dize, şiirin yapıtaşlarındandır. Tek dizelik bir şiir amaçlanmamış ise; dize sadece şiirin bir parçası olabilir. Bitmeyen şiirin tek dizesi, bütünün ne kadarını temsil eder, bilinmez.
İki dizeye beyit denir. Edebiyatımızda çok ünlü beyitlerin olduğu bilinir. Ziya Paşa bunun en iyi örneklerini vermiştir.
Üç dizelik bağımsız şiir olabilir, buna bir ad verilmemiş. Dört dizeye kıta veya dörtlük denir. Dörtlüklerin gelmiş geçmiş en ünlü temsilcisi Ömer Hayyam’dır. Bizim yazınımızdaki temsilcilerden biri, Ümit Yaşar Oğuzca’dır.
Tekrar tekli dizelere dönersek; tekli dize tek başına şiir değilse, o zaman yuvasını arayan dizeden söz edebiliriz. Şiir bir anlıktır. Üretken bireyin o andaki etkilenişlerinin dışavurumudur. O andaki akarlarda beklenmedik değişiklikler olmazsa; akar, şiire doğru yoluna devam eder. Herhangi bir biçimde akar engellenirse, dize yuvasız kalabilir. Bu yuvasız dizelerden bende epeyce var. Bu dizelerin bir kısmını okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Göz iznin kızarttığı yanaklarda gül mahcubiyeti…
                     --------
Ölü evlerden çıktı cansız bedenler!
                                  -----------
Gök somurtkan, karabulutlar kuluçkada;
                                     -----------
Ufkunda batan güneş, yüreğimi kanatıyor!
                       ------------
Yaşanmışlıkların ardından yosun tutar sevda…
                       -------------
Öngörünün alazında, algılayarak olabilirlikleri…
                   --------------
Şehvetle kanlanır vahşetin görmeyen gözleri!
                 -------------
Vurgun yemiş ve Eylül kırımlarından geçmiştik;
Bir bir düştü sokaklara kanadı kırık yaşamlar!
                   --------------
Bahara belenmiş düşler süzülür gün yüzüne.
                -------------
Alevlenir gökkuşağına evirilen gülüşlerin. 
                     -------------
Yaşantılara hiç girmese keşkeler…
                  -------------
Koyulaşır karanlıklar ve kaybolur yarınlar.
               --------------
Sönmeyen acılar, yanmaya devam eder.
                   --------------
Çiçeklenir umutla bahara erişen bedenler.
               --------------
Dilsiz mezarlarda yatar sahipsizler!
                         ---------------
Sendeliyor bakışlarım geleceği düşlerken;
                       ---------------
Yaşama teyelli insanlar azap içinde.
                    --------------
Ve yürekler çoğalmalı inadına bölündükçe!
                      ---------------
Hayra çalışmayan kafaları şerrin ortağı!
                         --------------
Bir bir sökülür bedenden kuş uykuları!
                          ---------------
Yaşlı ağaç, çınarların göçtüğü dönülemeyene gitmeden…
                       ----------------
Yananlar sönerken, tutuşur nice canlar!

Bu dizelere toki bir el atsa belki bir yuva sahibi olur garibanlar(!)