Sürekli hareket etmek bir kararsızlık hali gibi gözükebilir. Yaşamın bütünselliği içinde, tüm farklı renk, görünüm ve oluşumlar bir bütünün parçalarıdır. Bu parçalar uyumlu olabileceği gibi, çelişen bir görüntüde sunabilir. Çelişme değişimin itici gücüdür!
Sorun, varlık sürdürme ile ilgili, sorun yaşama ilişkin. Ey güdülür olmak istemeyenler, ey sıradan olmak istemeyenler; duyun yarınsızlık için çalan çanların seslerini! Vakit çok geç olmadan, neler yapabilecekseniz hepsini yapın. Sonra dönüp geriye baktığınızda keşkeleriniz olmasın. Canavarı yaratırsın ama ondan kurtulmak için, yaratmak için harcadığından daha fazlasını harcamak zorunda kalırsın. Sorun, bilerek ya da bilmeden canavarlar yaratmakta. Yaşama aykırı olanlar, yaşayanlara da aykırı olur. Unutulmaması gereken şey; kurtarıcıya muhtaç olanların kurtuluşları sancılı olur!
Normal bireyler için iş, varlık sürdürmenin olmazsa olmazıdır. İş yapma potansiyeline sahip olan bireylerin bu potansiyellerini pozitif olarak kullanabileceklerin olmaması halidir işsizlik! İş bir yaşam sürdürme aracı ve gereğidir. Yaşam sürdürme hakkı tüm varlıklar için olmazsa olmazlardandır. Temel haklar, hiçbir koşulda bir lütuf olarak sunulamaz. Bu haklar öznenin(kişilerin) varlık kazanması ile gündeme gelir. Bu nedenle, haklar birileri tarafından verilen değil; varoluşla sahip olunan şeylerdir. 
Kendisine ait olan şeylere sahip çıkanlar, yaşamsal bir zorunluluğu yaşama geçirerek politik bir tavır almış olurlar. Çünkü politikalar, yaşamın bütününe egemen olan unsurlardır. Bu olgunun bilincinde olmak, yaşamın anlamını kavramaktır. Erken bitirilen yaşamak, yaşamaya geç kalandır. Koşullar iklim yaratır, iklim kendisiyle uyumlu olan ürünler üretir! Bu noktada önemli olan iklime uyumdan önce, iklimin oluşumunu, yaşamlara uyumlu hale getirmede katkılar sunabilmektir. Bunun için, bilimsel yol ve yöntemlerden ayrılmamak gerekir. Bilimsel eğitimin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Stratejik yaklaşımlar, gerekli ve gerekli olduğu kadarda yararlı ön belirlemelerdir. Taktik yaklaşımlar ise, stratejik hedeflere giderken, koşulların elverdiği olumlu eylem ve kararlardır. Yurtseverler açısından, her iki durumda da belirleyici olan; kararın, ülkenin ve doğanın yararına olması gerektiğidir. Eğer ülke ve varlıkların yararı yerine kişilerin çıkarları ön plana çıkarsa; bu gibi yaklaşımların yararından söz edilemez! Ayrıca ulusun ortak kaynaklarından daha çok pay alanların, yaşamın her alanında güçlenmesi kaçınılmazdır. Bu güç hiçbir zaman genel çıkarlar doğrultusunda kullanılmaz! Eşitsiz ilişkiler, dengesiz yıkıcı dengelerin ezici konumlara erişmesiyle sonuçlanır. Bu tür olumsuz gelişmeler eşitliği değil, eşitsizlikleri artırır. Eşitsizlik hukukla, adaletle çelişir. Olumsuzluklar yaşamın her alanında egemen olur. Bu olumsuz gelişmeler, kaçınılmaz olarak yaşamlara doğrudan müdahalelerin ortaya çıkmasına neden olur.
Tanım: Objenin en belirgin niteliklerini gösteren fotoğraftır. Değişim temelli yaşam algısında, tanımların değişimleri yansıtması gerekir. Bu nedenle sonsuz olarak geçerli olabilecek tanımlardan söz edilemez. Bu nedenle de tanımlar, gerektiğinde mutlaka güncellenmelidir. Güncellenmeyen tanım, tabuya dönüşür. Tabular gelişimin ve değişimin önündeki en büyük engellerdir.