Adalet kavramı Arapçadan Türkçe’ye alınmıştır. Herkese yasalarla tanınan hakkı sağlama ilkesidir. Devlet örgütleri bu hakkın korunmasını sağlamak zorundadır. Paylaştırmada adalete uyulursa insan ilişkilerine kavga ve şiddet girmez.
Güven bir şeyden beklenen, umulan niteliğe, duruma inanma duygusudur. Bir ebeveyn için en önemli mutluluk çocuğuna güvenmek, ona itimat etmektir.
Pandemi esnasında banka kartlarını çocuklarına vermek zorunda kalan bazı emekliler, yalnız maddi zarar görmedi, aynı şekilde güven kaybı, evladına itimat etme duygusunu da kaybetti. Bu nedenle vekâlet verirken noterler artık çok titiz davranıyorlar.
İnternet çağında çok çeşitli basın ve medyada duyulan haberlere güvenmek artık çok zorlaştı. Duyup okunan haberlerin çıkış kaynağını araştırmadan inanmamalı. Limon, portakal gibi meyvelerde çekirdek yoksa, İsrail’den geliyordur. Zira İsrail komşu ülkelere tohum satıyor, meyveleri tohumsuz ihraç ediyor haberi doğru mu bilmiyorum araştırmalı.
Hak kelimesi de Arapçadan Türkçe’ye girmiştir. Doğruluk, insaf anlamında adaletin temelidir.
Hak, hukukla yalnız adalet saraylarında alınmaz, verilmez. Tüm insan ilişkilerinde olduğu gibi ailede başlar. Anne baba çocuklarına ayrım yapmadan, maddi manevi her konuda eşit muamele yaparak örnek olmalıdır. Daha sonra eğitmen ve öğretmenler adaletli davranarak iyi rol model olmak zorundadır.
Hiçbir zaman haktan ayrılmayan, hakkını kimseye vermez ve kimsenin hakkını yemez.
Şikâyetçinin olmadığı yerde hâkime ihtiyaç olmaz.
Berlin’de hakimler var, deyimi gerçek bir hikâyeden tarihe yazılmıştır.
Tarihçi Franz Kugler 1856 yılında Prusya Kralı Friedrich II ile değirmenci arasında geçen şu hikâyeyi anlatır:
Kral değirmenin bulunduğu arsayı satın alarak Sansouci Sarayın park alanını genişletmek ister. Değirmenci kralın para teklifini kabul etmez. Geçim kaynağını satma niyeti yoktur. Kral hiç para karşılığı vermeden değirmeni elinden alma gücüm var biliyorsun, der. Bunun üzerine değirmenci Majeste, doğrudur şayet Berlin’de (Kammergericht) mahkeme olmasaydı, der. Mahkemede sıradan vatandaş değirmenci kazanır, kral kaybeder.
Bu anlatı, daha sonraki yıllarda müzik, edebiyat ve film
Sanatlarında konu olarak işlenmiştir.
Hukuk kelimesi de Arapçadan Türkçe’ye alınmıştır. Toplumda kişiler arasındaki, vatandaş ile devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen kuralların tümüdür. O halde bir Cumhurbaşkanı, başbakan da kanun karşısında eşit vatandaştır.
Federal Almanya Başbakanı, eski ve yeni savunma bakanları hakkında mahkemeye başvurulduğu duyuldu. İsrail’e silah satışıyla soykırıma katkı sağladıkları iddia ediliyor, neticeyi takip edeceğiz.
Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Belediye Başkanlarına yönelik soruşturmalar, hapis cezalarına karşı, hak doğrunun yanındadır, hak yerini bulur, demekten başka çare yoktur.
Hayret ve merakla bekleyeceğiz, Parti yöneticileri gibi adalete güven duygusunu, umudu kaybetmemeli. Terazi hatır ve taraf tutmamalı. Ankara’da hakimler var, diyebilmek en büyük arzumdur.
Hak dedikten sonra akan sular durur. Bu nedenle adaletin olduğu yerde zulüm olmaz. İnsan hakkı eşit paylaşılırsa adalet hüküm sürerse, o ülkede hürriyet vardır.
Hürriyetin var olduğu yerde insan kendini geliştirir, kendine, ailesine ve yaşadığı topluma faydalı olur.
Büyük Millet Meclisi, hükümetin politikasını uygun bulmazsa, güvenoyu vermez ve anayasanın belirlediği oyu alamayan hükümet düşer.
En küçük enstitü olan aileden başlayarak, toplumun tüm kuruluşlarında güvenoyu tazelenmelidir. Uygulanacak anketlerle bu sağlanabilir.
Zulüm, haksız paylaşım gelecekte huzursuzluğa zemin hazırlar. Bugün baskıya alınan haklar yarın sorun olarak insanın, toplumun veya ülkenin karşısına çıkacaktır. Zira tarih unutmaz, bugün işlenen hatalar, gelecek nesillere etki edecektir.
Hekimler ve hakimler bir ülkeyi terk ederse orada yaşamak mümkün olmaz.
Annelik hakkı büyüktür, evlât yetiştirirken çok emek harcamıştır, çok emeği geçmiştir. İşte o hakkı hiçbir zaman, hiç kimse ödeyemez.
Devlet sisteminde adalete güven sarsılırsa, diğer alt kuruluşlara karşı da güvenmek zorlaşır. Hak, hukuk ve adaletin olmadığı bir düzende tüm insan ilişkilerinde şüpheli yaklaşım ortaya çıkar. Ki bu ortam insanın her yönden olumlu gelişmesine engel olur. Çıkarlar ilişkisinde para varsa, güven zarar görür.
Sağlıkta doktora, tamiratta tamirciye, yolculukta şoföre, resmi dairelerde memura, dostlukta arkadaşa güven insan sağlığında olumlu etki eder. Ruh sağlığı yerinde olan toplumda birey duygularına hâkim olmayı öğrenir. Bu durumda hiç kimse polisiye olaylara baş vurmaz.
Sistem ne kadar bozuk olursa olsun özünde, hamurunda iyilik taşıyan, dürüst kalan vatandaş, kişi ve bireyler vardır.
Tanrım ve tesadüfler, çocuk, torun, öğrencilerim ve sevdiğim tüm dürüst insanları iyi insanlarla karşılaştırsın. Hiçbirinin güvendiği dağlara kar yağmasın, umutları boşa çıkmasın.
En kıymetli hazine, değer ve hediye insana verilen güven duygusudur.
Hoşça kalın!
Kaynak: WIKIPEDIA, Historische Mühle von Sanssousi