ALTINKUM’A DA BALIK ÇİFTLİKLERİ İSTİYORUZ!..

(Oldu olacak, kırıldı nacak…)

(Hızla, Dünyanın çöplüğü ve zehir merkezi oluyoruz…)

( Avrupa ülkeleri başta olmak üzere çoğu Dünya ülkeleri, kendi ülkelerinde çevre sorunu yaratan – yaratacak- yatırımlarını, bizim gibi ülkelere yönlendiriyorlar…)

***

Hani, her ne kadar aynı tarihlerde yaşamamışlarsa da hep anlatıla gelen Nasrettin Hoca ile Timur arasında geçen çok anlamlı bir “fil fıkrası” vardır…

Kazandığı Ankara Savaşından sonra Timur bir süre daha Anadolu’da kalır. Savaşı kazanmasına büyük katkı sağlayan Fillerin beslenmesi büyük bir sorundur…

Bu filler, beslenmesi için köylere dağıtılır… Nasrettin Hoca’nın yoksul köyüne de bir fil verilir. Fil bu, ne verseler silip süpürüyor… Yoksul köylüler fili beslemekte büyük bir zorluk çekerler… Köylüler durumu Nasrettin Hoca’ya anlatırlar. Timur’un huzuruna çıkarak, filin köylerinden alınmasına öncülük etmesini isterler…

Hoca önde köyün ileri gelenleri arkada; Timur’un otağına gelirler. İzinler ve kontroller yapıldıktan sonra huzura alınırlar… Timur, Hoca Efendi dileğiniz nedir der. Hoca o ara arkaya döner bakar, arkada kimse yok…”Timur hazretleri; köyümüze bakılması için bir fil vermiştiniz. Köylülerimiz fili çok sevdiler, bir fil daha istiyorlar” der.

***

Didim ilçemiz geleceğin sağlıklı bir turizm kenti mi olacak; yoksa çevre sorunlarıyla boğuşan öylesine betona boğulmuş; denizi kirletilmiş, ömür havası zehir havası olmuş, kaçanın kurtulacağı bir kent haline mi dönecek… Didim, gitgide artan- artırılan- çevre sorunlarıyla bu yönde bir yol ayrımına doğru gidiyor gibidir…

Çevre sorunları yaşayan kentleri turistler tercih etmezler… Belki günübirlik olarak şöyle bir tarihi yerleri gezer giderler… Kirlenen çevre; süreç içinde ev alarak yerleşmiş nüfusu da rahatsız eder ve onlar da yavaş yavaş kenti terk ederler… Bileneceği bilmek, görüneni görmek, örneklerini göstermek bir felaket tellallığı değildir elbette…

***

Gemlik örneği…

Yetmişli yılların ortasından, seksenli yılların ortasına kadar yaz tatillerimizi Gemlik ilçesinde geçirdik… K.Kumla, turistlerle ve yazlıkçılarla dolar taşardı… O yıllarda Gemlik- Kumla denizi temiz sayılırdı. Tek şikâyet, denizanasının çokluğundandı… Ve süreç içinde Marmara Denizi kirletildi. Gemlik K. Kumla’da bu kirlilikten çok etkilendi. Artık çok az kişi denize girmek için K.Kumla’yı tercih ediyor… Deniz tutkunu Gemlikliler, süreç içinde Didim’in Denizi temiz diye; Didim’e tatile gelmeye ve Didim’den de ev almaya başladılar…

***

Ve süreç içinde; Bodrumluların denizlerini kirlettiği için Bodrum’dan kovdukları Balık çiftlikleri; sahipsiz ve savunmasız gördükleri Didim’e çöreklendiler… Didim, Balık çiftliklerinin üssü, haline geldi…

Didim’de yıldan yıla Balık çiftliklerinin sayısı ve üretim kapasitesi arttıkça; Didim ilçemizde; özellikle Mavişehir civarında denizin kirliliği çıplak gözle bile görülür hale geldi…

Didim deniz altı dalgıçları; özellikle Mavişehir civarında kirlilikle birlikte görüş mesafesinin azalması nedeniyle dalış yapamadıklarını dile getirdiler…

Didim, o temiz ve serin havasını balık çiftliklerinin kurulduğu kuzeyden almaktadır… Deniz akıntı yönü de kuzeyden güneye doğrudur. Bu durum kirliliğin süreç içinde Didim Altınkum’a ulaşacağı anlamına gelmekte…

Diğer taraftan da “denizlerin çöpçüsü sayılan, denizlerin temiz kalmasını sağlayan, deniz patlıcanları da tüm çevreci kuruluşların karşı duruşuna rağmen Didim ilçesinde kökünden kazındı…

Kısacası Didim denizi kirleniyor, kirletilmeye devam ediyor… Gemlik’in başına gelenler, önlem alınmazsa Didim’in başına da gelecek gibi görünüyor…

***

Ha, diyeceksiniz ki; Didim’de hiç çevreci kuruluş yok mu? Tüm bunlara, yerel yönetim ve halk tepki vermiyor mu?

Çevreci kuruluşların ve yerel yönetimin(belediye) ve halkın da önemli tepkileri var elbette…

Karşınızda; denizimizi kirlettikçe parası çoğalan; parası çoğaldıkça büyük güç olan ve bu gücünü siyasette de kullanan bir güç var… Bu gücün; işi gücü para olduğundan çevre sorunları umurlarında değil…

Didim’de her şeye rağmen, Didim adına, Didim turizmi adına, Didim’in geleceği adına direnen, yönetiminde de olmaktan gurur duyduğum, Didimlilik ve çevrecilik yönü öne çıkan bir “DİDİM DERNEĞİMİZ” var…(Ha, unutmadan ekleyeyim, bu yazıyı Didim Derneğimiz adına yazmıyorum, tamamıyla kendi kişisel görüşlerimi içeren bir yazı. )

Didim Derneğimiz, partiler üstü bir anlayışla; Didim’in geleceğine, çıkarlarına uygun, çevre sorunları yaşayamayan, sağlıklı yaşanılır bir kent dokusu oluşması için mücadele eden bir Derneğimiz… Tüm Sivil Toplum kuruluşlarıyla bu yönde iyi ilişkiler kuran ve bir dayanışma içinde bir çalışmayı amaç edinen “DİDİM DERNEĞİMİZ”: Didim’in sağlıklı geleceğine bir katkı sunmayı amaçlıyor…

***

Didim’in, Balık çiftlikleri, Deniz patlıcanları avcılığının yarattığı denizlerdeki kirlilikler çevre-eko sistem- sorunları yanında; yerleşim alanları yakınlarına, doğal sit alanları çevresine ve kuşların göç güzergâhlarına kurulan- kurulmaya çalışılan RES’ler (Rüzgar enerji santralleri)

Ve de Didim içme suyu kaynaklarının bulunduğu su havzası yakınlarında açılması planlanan ve Didim Derneğinin yasal mücadelesi ile şimdilik engellenen JES’lerle de( Jeotermal enerji) başı dertte…

***

Didim’in hazine arazileri, Didim’in geleceği düşünülmeden beton yığınına çevrilmeye devam ediyor… Özellikle son gelişmelere göre Polis Akademisi Martı Sitesi arasındaki kıyı şeridi TOKİ, ÖZELLEŞTİRME DAİRESİ gibi kuruluşlar tarafından bir yapılaşma sürecine sokulma çalışılıyor…

Didim, sağlıklı havasını denizinin yanında önemli ölçüde makiliklere de borçludur. Bazı anlayışlar, makilikleri orman sınıfına koymayıp, hemen yok edilebilir, kesilebilir ve de yerlerine hemen beton yığını dikilebilir anlayışındalar…

Maki bitkileri Akdeniz ikliminin kurak koşullarına uyan, ortamdaki yetersiz sudan olabildiğince yararlanmaya uyarlanmış bodur boylu ağaççıklar ve çalılıklardır…

Makilikler, su gereksinimlerini gecenin neminden sağlarlar. Didim ilçemizde nemin azlığının temel nedeni de budur… Didim ilçemizde makilikler zarar görürse; nemin az olduğuyla övündüğümüz Didim’in iklimi değişir, daha nemli olur ve yaşamı olumsuz yönde etkiler…

(Polis Akademisi ve Martı Sitesi Bölgesindeki makilik alanlara zarar verecek betonlaşma girişimlerine yönelik gelişmeleri takip ediyoruz. )

***

Didim’e yönelik sıkıntılar bitmiyor, git gide de artıyor… Didim, bir merkezden harita üzerinden paylaşılıyor gibi… Çevre sorunları, Didim’in geleceğine yönelik kaygılar bunların umurunda değil… Önemli olan onlara göre rant…

Yazmaya devam edeceğiz…