ANKARA: MİLLÎ MÜCADELENİN KALESİNDEN BAŞKENTE

13 Ekim 1923 – Yeni Türk Devleti’nin Kalbinin Atmaya Başladığı Gün

GİRİŞ: TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİREN KARAR

Yurdumuzun düşman işgalinden kurtuluşuyla birlikte Türk milletinin kaderinde yeni bir dönem başlamıştı. Cumhuriyet’in ilanına günler kala, 13 Ekim 1923 tarihinde alınan bir karar, yalnızca coğrafî değil, siyasî ve tarihî anlamda da yeni bir dönemin simgesi oldu.
O gün, İsmet (İnönü) Paşa ve on dört milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdikleri yasa önerisiyle Ankara’nın başkent ilan edilmesini teklif ettiler. Meclis’te yapılan görüşmeler sonucunda öneri oy birliğiyle kabul edildi. Böylece Anadolu’nun kalbinde yükselen Ankara, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezi oldu.

GELİŞME: TARİHSEL VE STRATEJİK GEREKÇELER

Osmanlı Devleti döneminde başkent İstanbul, siyasî, ekonomik ve kültürel merkez olarak asırlarca önemini korumuştu. Ancak Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan (1918) sonra İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u fiilen işgal etmesi, başkentliğin güvenliğini ortadan kaldırdı.
Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’nin stratejik merkezi olarak Ankara’yı seçti. Çünkü Ankara;
* Anadolu’nun merkezinde, ulaşımı kolay ve savunması güçlü bir konumdaydı.
* Cephelerle iletişimi hızlıydı; Sakarya, Eskişehir, Afyon hattına yakınlığı büyük avantaj sağlıyordu.
* Halkın direniş ruhu ve millî bilinci güçlüydü.
* Ayrıca İstanbul’un siyasî baskılarından uzak, bağımsız karar alma imkânı sunuyordu.
Bu nedenlerle 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplanmış, Millî Mücadele boyunca yönetim merkezi burası olmuştur. Zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı sonrasında da Ankara’nın başkent yapılması, artık tarihsel bir zorunluluk haline gelmişti.

CUMHURİYETE GİDEN ADIM
13 Ekim 1923’te çıkarılan kısa ama tarihî nitelikteki yasa şöyleydi:
“Türkiye Devleti’nin makarrı idaresi (yönetim merkezi) Ankara’dır.”
Bu karar, yalnızca bir şehir seçimi değildi. Bu adım, Cumhuriyet’in ilanına (29 Ekim 1923) giden sürecin önsözüydü.
Ankara’nın başkent oluşu, laik, millî ve modern bir devletin temellerini güçlendirmiş; Anadolu’nun kalbinde, çağdaş Türkiye’nin yeni merkezini doğurmuştur.

SONUÇ: ANKARA – CUMHURİYETİN SİMGESİ

Bugün Ankara, yalnızca idari bir başkent değil, bağımsızlığın, halk egemenliğinin ve devrimlerin sembolüdür.
Bozkırın ortasında yeşeren bu şehir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle, “En büyük inkılâbın sessiz şahidi” olmuştur.
13 Ekim 1923, yalnızca bir kentin değil, bir milletin yeniden doğuş tarihidir.
O gün atılan imza, Cumhuriyet’in kalbini Anadolu’ya taşımış; Ankara’yı sonsuza dek Türk ulusunun umudu ve bağımsızlık timsali kılmıştır.
“Ankara, Cumhuriyet’in hem kalbi hem de vicdanıdır.” Mustafa Kemal Atatürk
Mavi Didim’in değerli okuyucuları, tarih sadece geçmişin aynası değil, geleceğin pusulasıdır. Bizler de bu pusulayı iyi okumalı, tarihimize, ecdadımıza ve onların bize bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmalıyız.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle...
Ne mutlu Türk’üm diyene! 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla