BİZİM MEMLEKETİMİZ.

Böyle bir başlık konunca, Nazım Ustayı anımsamamak olası mı? DAVET şiirinde şöyle diyordu:

«Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Dünya şairi olan Nazım Hikmet, ülkemizle ilgili en güzel ve eşsiz bir tarif yapıyor Anadolu’yu anlatırken. Sorun, bizim olanı bize bırakmayan veya bırakmak istemeyen yabancılar ve ülkesine yabancılaşanlarla ilgili.

E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye'nin asıl sorununu canlı yayında açıkladı:
"Türkiye'de bir derin devlet vardır ama bu Amerikan derin devletinin uzantılarıdır. Devletin omurgası ele geçirilmişse, siyasi yapı bu işin dışında tutulabilir miydi? Siyaset de ele geçirilmiş olduğu için Türkiye 1952'den beri savrulmaktadır.
Biz bu konuyu yakın tarihte şöyle yansıtmıştık:
FETÖ'nün darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerin hiçbiri meselenin esasına girmiyor.
Bir defa 1960 darbesinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde ağını kurmuş bir örgütten, Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Genelkurmay Başkanlarının ve MİT Müsteşarlarının haberdar olmaması mümkün değildir.”

“Ard arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarıda gürül-gürül akan bir dünya…

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim. (Ahmet Arif-Hasretinden Prangalar eskittim.)

Bu eşsiz ülkede, güzel insanlarımızın barınma, beslenme ve korunma sorunları olmamalı. Yoksulluk yokluktan değil, adil paylaşımın olmayışındandır.

Ellerin var özgürlüğe açılan / Gözlerin var geleceği gören.

Bir gün gelecek, bir gün / Dağlar yürüyüp gelecek.

Kavganın türküsünü söyleyeceğiz / Umudun şarkısını.”(ENVER GÖKÇE)

Bu eşi benzeri olmayan ülkede yiğit ve yurtsever insanlarımız işsiz ve gelecekten umudunu kesmiş olmamalı!

BAŞLANGIÇ

Zaman akar, zaman geçer,

Zaman zindan içinde;

Biz mapusta gürül gürül yatardık

Yılan çıyan içinde.

Getirdiler ite kaka bir yiğit,

Ayak çıplak

Ak bir mintan içinde. (ENVER GÖKÇE)

………………………………

Bu az bulunur ülkede, hiçbir insanımız ötekileştirilmemeli; yaşamda ve yasalar önünde eşit yurttaş olmalı. Kadınlar, çocuklar, hastalar ve yaşlılara pozitif ayrımcılık uygulanmalı.

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

……………………………………. (H.H. KORKMAZGİL- Acıyı Bal Eyledik.)

Bu benzersiz ülkede eğitim parasız, demokratik ve laik niteliklere sahip olmalı. Tüm özel okullar kamulaştırılmalı.

Güzelliğin

Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa.

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk’olmasa. (AŞIK VEYSEL)

…………………………………..

Bu uğruna can verilecek ülkede hiç kimse sağlık sorunlarının çözümünde yalnız ve çaresiz bırakılmamalı. Özel sağlık kurumları ivedilikle devletleştirilmeli.

Güvercinim Uyur mu?

Rıfat Ilgaz

Sömürgen cami güvercinleri sizin olsun
O doyumsuz lapacı güvercinler
Kurşun buğusu güvercinleri severim ben
Kanat uçları çelik yeşili

Kuş dediğin piyerlotisiz yaşamalı

Bu dört mevsimi bahar olan ülkede, hiçbir yurttaşımızın güvenlikle ilgili sorunu olmamalı.

"Barakmuslu Mezarlığı" (Sisler Bulvarı, 1954) - Attila İlhan: 1

"Kuş uçmaz, kervan geçmez,
Karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış
Sen nasıl gecesin hey gidi!

Beşinci mevsimin yaşanabileceği bu ülkede hiç kimse geleceğinden endişe duymamalıdır.

KUŞLAR VARDIR

Kuşlar vardır, cana benzer havalarda;
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;

– Uslu ayaklarla başlamış yolculuk – CAN YÜCEL.

Bu barış ve kardeşlik ülkesinde hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Tüm okullarda en az bir öğün yemek verilmeli.

Suçlusunuz

Suçlusunuz umudun cellatları
Katilleri iyiliğin, merhametin
Ellerinizde çocuk kanı
Ruhunuzda küf, nefret, irin

Suçlusunuz savaş dostu, silah sevici,
Tedirgin olan yaşamak sözcüğünden
Acımasızsınız ölüm gibi
Karanlıksınız en karanlık geceden -ATAOL BEHRAMOĞLU.

…………………………………………………

Bu özveri ve dayanışmanın ülkesinde hiçbir yurttaşımız geleceğe ilişkin umudunu yitirmemeli.

Bütün Şehir Şahittir

Cahit Irgat

Başımı rakı değil döndüren
Bu öğle sıcağında,
Ekmek kokusundan da güzel
Alnının ter kokusu.

Ver meyveni mürdüm ağacı

Bu dayanışmanın ve paylaşımın en adil biçimde yapılması gereken ülkede; hiçbir dostumuz, arkadaşımız, komşumuz ve yurttaşımız mağdur edilmemeli. Güven her şeyden önce gelmeli.

Bu Su Çoğala Çoğala

Yaşlılara saksılar dizdim, bahçeler yaydım.
Yorgunlara diri beden verdim, taze yürek.
Döşekler serdim hastalara, rahat, yumuşacık.
Nerde yalan dolan gördüysem kızardım.
Yiğit yüreklere, dedim, canım armağan.
Ardına kadar açtım çocuklara kapıları.
Dostluklar boy attı yeryüzünde,
dostluklar orman orman. A. KADİR.

Bu canım ülkede, fırsat eşitliği her koşulda gözetilmeli.

vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım H.H.KORKMAZGİL

Kar, yakın ve yandaşlara, maliyet topluma çıkarılmamalı.

Bugünler kahırlı, yorgun bugünler kaos…

Hızla yaşamdan uzaklaşıyor yarınlar.

Aymazlar, düzenbazlar ve hokkabazlar var!

El ele vermişler ve yaşamı yarınsız bırakmaktalar!... (F.ERCAN)

En çok kazandıran yol ve yöntem siyasi tercih oluyor. Bu mantıkla yaklaşıldığında, ithalat üretimden daha çok kazandırıyor. Tarımın ve çiftçinin yok edilişi bundan(!) Kazancın atanmış aracıları, aynı zamanda siyasetin finansmanını sağlıyor. Halkın yoksullaşması, korkunç biçimde kazanıp hoyratça harcayanları zerre kadar ilgilendirmiyor. Bu çökmece ve vurguncu yöntemi sürdürmek uğruna yerli üretim baltalanabiliyor. Toplumun küçük bir bölümü ölçüsüz biçimde kazanırken, yığınlar yoksullaşıyor! Çiftçiler kaybediyor, işçiler kaybediyor, memurlar kaybediyor, emekliler kaybediyor ve ülkeyle birlikte yaşam kaybediyor!...

Vatan bireylerin varlığı, varlık nedeni ve varlık sürdürümüne olanaklar sunanıdır. Vatan var kılınışa katkıları nedeniyle anadır!...