BÜTÇE NEDİR?

"Bütçenin Vicdanı: Emek İçin Yazılan Bir Ağıt"

Bu ülkenin bütçesi, rakamdan çok daha fazlasıdır: Bir halkın alın teriyle yazdığı destandır aslında. Ama destanlar bazen susar, çünkü kalemi elinde tutan; başkalarının sesine sağır kalır çoğu zaman.

"Yoksulluğun izleriyle dokunmuş sofralar Geçim değil, direnç taşır ekmeğinde. Bir çocuk gülümserse yarınlara dair O umut bütçede değil, annesinin gözlerindedir."

İşte o zaman başlar çürüme: Bürokratın arabasına yazılan sıfırlar, Emeklinin sofrasındaki eksilen lokmadır. Tasarruf derler — Ama kime göre, kimden yana? En çok kazanana değil, en az kazananadır bu uyarı!

Eğer gerçekten halkın nefesi değseydi bütçe kalemine Savurganlık kimin önlüğünde düğme olurdu? Vergi muafiyeti kime rahmet, kime zahmet olurdu? Belki o zaman:

Her emekli torununa bir kitap hediye edebilirdi, Her işçi, kirayı öderken utanmazdı çocuğunun gözünden. Aylık 5 bin lira, yalnızca bir destek değil, Bir özür olurdu geçmişin görmezden gelişine.

"Bir maaş değil sadece eksik kalan Bir onur, bir eşitlik arar eller. İnsan yaşamalı başını eğmeden… Devlet, halkıyla onur bulur ancak."

Demokrasi sadece sandıkta değil, Ekmekle çay arasındaki uzaklıktadır biraz da. Ve eşitlik, Sabahın köründe yola çıkanla Yalının gölgesinde uyanan arasında kurulmalı.

Bütçe bir pusulaysa, Yönünü halk belirlemelidir. Çünkü yol haritası, Ayağı nasır tutanın ayak izinde anlam bulur.

Mevsimsiz zemherinin harmanlı zamanında Yalınkat halleri bir abanır ki, yaşamaya Gülümsemeler söner ve donar düşünceler! Sonra, bütün yolların çıkarı kulluklara! Ve aldatmalarla, ölümlerle ve zulümlerle geldiler. Örümcekli beyinleriyle, küflü yürekleriyle geldiler! Örgütlü cehaletle, yararsızlıklara dünleriyle geldiler. Ve bir de şimdilerde geleceği ağır ağır yok etmekteler!...

Bu ülkenin bütçesi, yalnızca bir ekonomik plan değil: Bir halkın suskun sabrı, bastırılmış çığlığıdır. Ne zaman bir kalem oynasa cetvel üstünde, Bir annenin gözünden düşen umut da eksilir.

Tasarruf dedikleri, bazen çatalı küçültür sofrada, Bazen ilacı eczanede bırakır bir yaşlının elinde. Adalet, yalnızca yasa değildir, Bir bütçenin hangi kalemine gözyaşı düştüğünde anlaşılır.

Yönetenlerin tercihleri değildir yalnızca mesele: Onların tarih anlayışı, bizim geleceğimizi şekillendirir. Ve bazen, karşımıza yalnızca eksik bir maaşla değil, Kökü çürümüş bir adaletle çıkarlar.

Bu yüzden, bir maaş farkı değildir talebimiz. Bir hayat farkıdır. Bir onur, bir nefes alma hakkı. Demokrasi yalnızca sandıkta değil, Ekmekle kitap arasındaki köprüdür aynı zamanda.

Ve bu köprü, dizelerinde titreyen o soğuk zemheriden geçer. Orada, yanan yalnızca soba değildir— Orada insanın içi üşür, Ve bu bütçe ancak halk ısındığında ısınır.

Bu sayfalarda yalnızca mısra değil, hesap vardır; yalnızca özlem değil, adalet çağrısı vardır. Çünkü adalet— kâğıda değil, kalbe yazılırsa gerçektir.

Çünkü biz inanırız: Zemheri ne kadar uzun sürerse sürsün, bir yerlerde kanatlar mutlaka filizlenir. Ve bu sayfalar, o kanatların ilk titreşimidir— çırpınan, çatırdayan ve sonunda gökyüzünü hatırlatan...Sonra ardına dek açılır geleceğe açılan tüm kapılar!