BÜTÇEYE ELEŞTİREL BAKIŞ.

BÜTÇE NEDİR?

Bütçe, bir ülkenin neler yapacağını, nasıl yapacağını ve hangi kaynaklara başvuracağını gösteren bir yasal metindir. Yasallığı yasama organı ile ilişkilidir. Yasama organı atanmışların değil seçilmişlerin oluşturduğu bir yapılanmadır. Birinci derecede temsil yetkisi söz konusudur. Bu yetki hiçbir biçimde savsaklanamaz, devredilemez ve yok sayılamaz. Dışarı için bağımsızlık ne ise, içeride de bütçe hakkı bağımsızlığı temsil eder ve güvenceye alır. Demokratik, adil ve fırsat eşitliğini gözeten bir bütçede olması gereken şeyleri şöyle sıralayabiliriz:

1-İnsan onuruna yaraşır bir geliri yasal ve kurumsal güvencelere bağlamalıdır.

2-Piyasaların kontrolü yapılmalıdır. Bu yaklaşım kamu yararına yapılan şeylerde özellikle ve titizlikle yapılmalıdır.

3-Enflasyon mutlaka kontrol altına alınmalı ve sermayenin emekçilerden farklı biçimlerde çalmalarına engel olunmalıdır. Servet transferine göz yumulmamalıdır.

4-Ülke yararına yapılması gereken yatırımlara öncelik tanınmalıdır.

5-İstihdamda fırsat eşitliği ve liyakat titizlikle gözetilmelidir.

6-Kalkınma ve büyüme planlı bir biçimde ve özellikle öz kaynaklara dayalı olarak gerçekleştirilmelidir. KÖİ ve YİD projeleri için verilen güvenceler, kamu yararına güncellenmelidir.

7-Millet olmanın bilinciyle hareket edilmeli ve özellikle ülke bağımsızlığının güvencesi olan üretim tüm olanaklarla desteklenmelidir.

8-Ülke vatandaşlarına, olması gereken güven ve güvenceler verilmelidir.

9-Yapılan bütün harcamalardan dolayı hesap verilmelidir. Vatandaşın parası harcanırken ayrıcalık olmaz!

2026 Bütçesinin eleştirisi:

"Bu bütçe soygun ve sosyal yıkım bütçesidir"

Açıklamada, 2026 bütçesiyle birlikte patronlara sağlanan vergi muafiyetlerinin daha da genişletildiği, toplanacak her 100 liralık verginin yalnızca 11 lirasının sermayeden alınmasının planlandığı, buna karşın dolaylı vergilerin büyük bölümüyle yükün halka bırakıldığı belirtildi. Gelir vergisi, KDV ve ÖTV gibi kalemlerle emekçilerin ağır bir vergi yükü altında bırakıldığının altı çizildi. Toplanan vergilerin dağılımına ilişkin değerlendirmede ise 20 liranın faiz ödemelerine, 5 liranın teşvik ve prim desteği adı altında sermayeye, en az 16 liranın silahlanma harcamalarına ayrılmasının öngörüldüğü kaydedildi. Geçiş garantili köprü, otoyol ve şehir hastaneleri için ayrılan kaynakların ise kamu bütçesini yük altına soktuğu ifade edildi. Vergi oranlarının ortalama yüzde 30 artırılmasına rağmen, maaş ve ücret artışlarının hedeflenen yüzde 16’lık enflasyonla sınırlandırılması, açıklamada “Emekçiler açısından yeni bir kayıp” olarak tanımlandı. KESK, bu bütçeyi “soygun ve sosyal yıkım bütçesi” olarak nitelendirerek kabul etmediklerini duyurdu.

Halktan, emekten ve adaletten yana bir bütçe talep eden KESK, vergilerin eğitime, sağlığa, barışa ve demokrasiye harcandığı bir düzen istediklerini vurguladı. Açıklamada, insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli istihdam ile vergide ve gelirde adalet talepleri yeniden dile getirildi.”

Eleştirilerde, hedeflenen enflasyondan söz ediliyor. Şimdiye kadar hedeflenen enflasyonun tutturulduğuna hiç tanık olmadık. Örneğin, Zafer Havaalanı ile ilgili hedefler %98’lere varan sapmalar göstermektedir. Hiçbir kişi, kurum, kuruluş veya devlet bu boyutta hata yapmaz. Eğer yapar ve pratikte bu gerçeği görür ise o zaman mutlaka güncelleme yaparak bu haksız ve hukuksuz durumdan kurtulmaya çalışır. Dünyanın neresinde ve hangi bağımsız yargının karşısında bu haksızlık sürdürülebilir?...