CUMHURİYETİN AYDINLIĞI…

Kurtuluş, kuruluş ve cumhuriyetin ortak dayanakları; bağımsızlık, halk iradesi, çağdaşlaşma ve ulusal egemenlik ilkeleri etrafında şekillenmiştir. Bu üç aşama, Türkiye'nin modernleşme sürecinin birbirini tamamlayan halkalarıdır.

Kurtuluş, Kuruluş ve Cumhuriyet; Ortak Dayanakların İzinde:

Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel gelişim süreci; kurtuluş, kuruluş ve cumhuriyet olmak üzere üç temel aşamada şekillenmiştir. Her biri farklı mücadeleleri ve dönüşümleri barındırsa da bu süreçlerin ortak dayanakları, ulusal kimliğin ve devletin temel değerlerini göstermesi açısından anlamlı ve önemlidir. Her aşama, geleceği gören bir tasarımın ürünüdür. Kurtuluş kuruluşu, kuruluş cumhuriyeti amaçlamıştır! Özgür iradi katılımcılarla devlet yapılandırılmış ve millet olgusu ete kemiğe büründürülmüştür.

1. Bağımsızlık ve Varlık Mücadelesi

Kurtuluş Savaşı, Anadolu halkının emperyalist işgale karşı verdiği bir varlık mücadelesidir. Bu dönemde öne çıkan en temel dayanak, tam bağımsızlık ilkesidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya istiklal ya ölüm” sözü, bu dönemin ruhunu yansıtır. Kuruluş sürecinde de bu bağımsızlık anlayışı, yeni devletin temel taşı olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, bağımsızlık yalnızca askeri değil, siyasal ve ekonomik alanlarda da kurumsallaşmıştır.

2. Halk Egemenliği ve Demokrasi

Kurtuluş sürecinde halkın örgütlenmesi, Kuvayı Milliye hareketi ve Büyük Millet Meclisi’nin açılması, halk iradesinin ön plana çıktığını gösterir. Kuvayı Milliye tarihte görülebilecek olan ender sivil oluşumlardan biridir. Kuruluş aşamasında bu irade, anayasal düzenlemelerle pekiştirilmiş; cumhuriyetin ilanıyla birlikte egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesi anayasal güvence altına alınmıştır. Bu, halkın yönetime katılımını esas alan demokratik bir sistemin temelidir. Bu sistem, cumhuriyeti, kimsesizlerin kimsesi yapmıştır.

3. Çağdaşlaşma ve Reformlar

Cumhuriyetin ilanı, sadece bir rejim değişikliği değil; aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm projesidir. Kurtuluş ve kuruluş aşamalarında başlayan eğitim, hukuk ve kadın hakları gibi alanlardaki reformlar, cumhuriyet döneminde hız kazanmıştır. Bu reformlar, Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine çıkarma hedefinin somut adımlarıdır. Ortak dayanak olarak çağdaşlaşma hem kurtuluşun hem kuruluşun hem de cumhuriyetin temel motivasyonudur.

4. Ulusal Birlik ve Kimlik

Kurtuluş Savaşı, farklı etnik ve sosyal grupların ortak bir hedef etrafında birleşmesini sağlamıştır. Kuruluş sürecinde bu birlik, anayasal vatandaşlık anlayışıyla pekiştirilmiş; cumhuriyet döneminde ise Türk ulusu kavramı etrafında şekillenen bir ulusal kimlik inşa edilmiştir. Bu kimlik, ortak değerler ve tarihsel hafıza ile beslenmelidir.

Kurtuluş, kuruluş ve cumhuriyet; birbirinden ayrı değil, birbirini tamamlayan süreçlerdir. Bu süreçlerin ortak dayanakları olan bağımsızlık, halk egemenliği, çağdaşlaşma ve ulusal birlik, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarını oluşturur. Bu değerler, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de yol haritasıdır.

Cumhuriyetin Vazgeçilmez Dayanakları: Üretim, Bağımsızlık ve Laiklik

Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri, yalnızca bir rejim değişikliğiyle değil; aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve zihinsel bir dönüşümle atılmıştır. Bu dönüşümün üç vazgeçilmez dayanağı vardır: üretim, bağımsızlık ve laiklik. Bu ilkeler, cumhuriyetin hem kuruluş felsefesini hem de geleceğe dönük vizyonunu belirler.

1. Üretim: Ekonomik Egemenliğin Temeli

Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’nin kalkınma hedefi, üretim odaklı bir ekonomi kurmak üzerine şekillenmiştir. Atatürk’ün “Milli ekonominin temeli ziraattır” sözü, üretimin önemini vurgular. Sanayi yatırımları, tarım reformları ve kalkınma planları, halkın refahını artırmak ve dışa bağımlılığı azaltmak için hayata geçirilmiştir. Üretim, sadece ekonomik değil; aynı zamanda siyasal bağımsızlığın da garantisidir.

2. Bağımsızlık: Varoluşun Şartı

Cumhuriyet, emperyalizme karşı verilen bir kurtuluş mücadelesinin ardından kurulmuştur. Bu nedenle bağımsızlık, cumhuriyetin en temel dayanağıdır. Hem dış politikada hem de iç yönetimde bağımsız karar alabilme yetisi, cumhuriyetin yaşaması için elzemdir. Atatürk’ün “Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temelidir” sözü, bu anlayışı özetler.

3. Laiklik: Akılcı ve Eşitlikçi Yönetimin Güvencesi

Laiklik, cumhuriyetin toplumsal yapısını şekillendiren en önemli ilkelerden biridir. Din ve devlet işlerinin ayrılması, bireylerin inanç özgürlüğünü güvence altına alırken; aynı zamanda akılcı, bilimsel ve eşitlikçi bir yönetim anlayışının önünü açar. Laiklik sayesinde hukuk, eğitim ve siyaset alanlarında çağdaş normlar benimsenmiştir. Bu ilke, cumhuriyetin demokratikleşme sürecinin de temelidir. Laiklik ilkesi tüm inançların güvencesidir.

Sonuç:

Üretim, bağımsızlık ve laiklik; Türkiye Cumhuriyeti’nin hem geçmişteki direnişinin hem de gelecekteki varlığının teminatıdır. Bu ilkeler, yalnızca birer kavram değil; aynı zamanda birer yaşam biçimi ve yönetişim anlayışıdır. Cumhuriyetin yaşaması ve gelişmesi, bu üç dayanağın korunmasına ve güçlendirilmesine bağlıdır. Görülen o ki, yığınlar kendilerine sağlanan hakların bilincine varamamıştır. Özellikle kadınlar özgürlüklerinin kısıtlanmasına büyük katkılar sunulmaktadır. Bu yanılgı, rıza üretimi ile aynı zamanda meşruiyet sağlanması biçiminde sonuçlanmaktadır. Bu olgu kamu yararına olmadığı gibi, insanlık ve doğa yararına da değildir!...