Diyalojik Demokrasi ve Kent Konseyleri

Bu aşamada kent konseyleri, yurttaşların karar alma süreçlerine daha doğrudan katılımını sağlama açısından önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır.

Kent konseyleri; Türkiye’de yerel yönetimlerin katılımcılığı artırmak adına oluşturduğu bir platformdur. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesi ile yasal çerçevesi belirlenen kent konseyleri, yerel yönetimler ile yurttaşlar arasında bir köprü işlevi görür. Bu konseyler; sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, akademisyenler ve yurttaşları bir araya getirerek, yerel yönetim kararlarının daha katılımcı bir biçimde alınmasını amaçlar.

Ne yazık ki  Türkiye’de kent konseyleri çoğunlukla "göstermelik" bir işlev görmektedir. Sherry Arnstein’ın "Katılım Merdiveni" kuramına göre, bu tür platformlar genellikle "tokenizm" düzeyinde kalmaktadır. Daha açık anlatımla yurttaşlara danışma hakkı verilse de karar alma mekanizmalarındaki gerçek yetki büyük ölçüde yerel yönetimlerin elinde kalmaktadır. Bu durum, diyalojik demokrasinin uygulanabilirliğini sınırlayan önemli bir etkendir. Bu durumu değiştirmek için acaba ne yapmalıdır?

Kent konseylerinin gerçek anlamda demokratik bir işleve kavuşturulabilmesi için bazı temel değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir: