Dünlerde genç kızlar evlilik hazırlığı yapardı; oysa günümüzün kızları profillerini düzenliyorlar. Hangi açıdan daha zayıf görünürler? Bu filtreyle mi daha sevimliler, yoksa “natural / doğal” görünümlü sahte yalınlıkla mı? Tüm kaygıları; beğeni düşerse, özsaygı da düşer üzerine... Gerçi özsaygının kendisi bile bir filtre değil mi günümüzde?
Günümüzde aşk çift kale bir maç değil, bir "match" ki Türkçesi ile eşleştirme ama insan çöpçatanlar değil dijital çöpçatan algoritmalar tarafından yapılan eşleştirme... İşte belki de bu nedenle evlilikler azalıyor. Çünkü insan, insana dokunmak istiyor; ama günümüz insanı önce kendine dokunmayı unutmuş. Önce kendini beğenmeyi, sonra başkasını beğenmeyi, sonra birlikte “biz” olmayı unutmuş. Yalnızca sosyal medyadaki “story” paylaşımlarıyla varlık gösterdiği yanılgısına kapılmış.
Sosyal medya günümüz insanına diyor ki: “Sen yetersizsin, ama iyi haber: Sana bu eksikliği giderecek ürünlerimiz var!”
Ama gerçekte herkes yalnız.
Kim bilir belki de en büyük yoksulluk budur ama günümüz insanı bu yoksulluğunun, yoksunluğunun ayırdında değil çünkü günümüz insanı gerçekte var olan, doğal olan değerleriyle değil; yetersiz ve eksik gördükleriyle ölçmek istiyor yaşamı... İşte bu nedenle günümüz gençleri için evlilik bir yana, gerçek ilişki yaşamak bile çok zor. Çünkü onlar yanıltıcı görselliklere kapılıyorlar, gerçek olanı, doğal olanı; dijital çağın büyüsüne kapıldıklarından beri unuttular.
kaldırıp; kendine dokunmasını, kendine dönmesini, kendi gerçek değerlerini görmesini yeniden öğrenmelidir. Algoritmaların koşullandırmalarıyla, yönlendirmeleriyle değil; kendi gerçekleriyle, kendi değerleriyle, duygularıyla yaşam öykülerini yazmaya başlamalıdır. Bu başlangıçla birlikte; belki bir gün, yeniden “birlikte olmak” yerine “bir olmanın” anlamını kavrayacak ve gerçek yaşamın tadına varacaktır günümüz gençleri...