GÜZEL VE GÜZELLİK 

Güzel : “ Hoşa giderek hayranlık uyandıran, iyi, pek iyi, göze iyi görünen, şekli ve görünüşü beğenilen, sevilen, ayıpsız, kusursuz.”, Güzellik ise: “ Güzel olma hali, iyilik, hoşluk, yavaşlık, tatlılık, düzgün, süs.” anlamlarında kullanılan öz Türkçe kelimelerdir.
    İnsanoğlu yaratıldığından beri güzel olma, güzeli arama, güzelliğin peşinde olmuşlardır. Berberler, kuaförler, güzellik salonları insanları daha güzel gösterme çabası içindedirler. Kozmetik sanayi süper gelişmiş, dev yatırımlar yapılmıştır. Bunlar hep bedenin güzelliği için yapılan çalışmalardır. Bir de ruhun güzelliği vardır. Bu güzelliğin geliştirilmesi için büyük yatırımlara gerek yoktur. Ruh güzelliğini geliştirmenin tek reçetesi kitaplardır.
    Yüce Yaratıcı Kainatı ve O Kainatta bir toz zerresi olan Dünyamızı fevkalade güzel yaratmıştır. Ancak biz insanlar Dünyamızın ekolojik dengesini bozarak bu güzelliği kendi ellerimizle yok ediyoruz. Bugün yakılan ve kesilen ormanların yerini yeniden fidanların dikilmesi, sanayi atıklarıyla kirlenen denizlerin ve nehirlerin tekrar eski hallerine getirilmesi için milletlerarası düzeyde önlemler alınması, Dünyamızın daha fazla çirkinleşmemesi içindir.
    Güzel ve güzellik üzerine atalarımız çok güzel sözler de söylemişlerdir. İşte bunlardan bazıları : “ Güzele bakmak sevaptır.”,  “Güzele ne yakışmaz.”, “Güzeli herkes sever.”,  “Güzellerin talihi çirkin olur.”, “Güzellik onsa, dokuzu dondur.”, “Gönül kimi severse güzel odur.”
    Renk ve zevk kavramı gibi güzellik anlayışı da kişiden kişiye göre değişebilir. Şirin çok güzel olmadığı halde Ferhat’ın gözünde o dünya güzelidir. Kişi kimi seviyorsa onun için dünya güzeli odur. Karacaoğlan :
        “Ben güzele güzel demem
        Güzel benim olmayınca.” derken, Aşık Veysel de:
        “ Güzelliğin beş para etmez 
        Şu bendeki aşk olmasa.” diyerek sevmekle güzellik arasındaki ilişkiyi dile getirmişlerdir.
    Biz dünya insanlarına kendi fizik ve zevk güzelliğimizi geliştirmenin yanı sıra, Dünyamızın da tabii güzelliklerini muhafaza etme görevi düşer.
    Satırlarımıza Tolstoy’un güzel; Aristoteles’in güzellik üzerine söylediği şu iki güzel sözle son verelim.
    “ Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.”
    “Ruhun güzelliği, bedenin güzelliği kadar kolaylıkla görülmez.” 

---------------------- ŞİİR KÖŞESİ --------------

 GÖREBİLSE 

Gönül tezgâhında, dokurum kilim 
Erdem okulunda, okurum ilim 
Hoşgörüyle akar, olurum bilim 
Dostluk bahçesine, ışık yakarım! 

Ezelden beridir, özgür yaşarım 
Tanımam engeli, her dem aşarım 
Onunla yaşamak, benim başarım! 
Al yıldızlı güle, aşkla bakarım! 

Zarar veren varsa, dersini alır 
Hayal kuran varsa, sınıfta kalır 
Aksini düşünen, belayı bulur 
Azgın seller gibi, durmaz akarım! 

Vatanım uğruna, koşar dururum 
Göz koyan olursa, derhal vururum 
Ağlarken ıslansam, sonra kururum 
Basamak inmezim, aşkla çıkarım. 

Hainler boş vermez, fitne salarlar 
Sonu düşünmeden, bizi dalarlar 
Zora gelince de, salya yalarlar 
Kazanda haşlayıp, epey sıkarım 

Onlarca yıl geçti, akıllanan yok 
Soysuzun yüreği, özgürlüğe tok 
Çıkar coşkusuna, kukla olan çok 
Hoşgörü göstermem, gayri bıkarım 

Durumlar karanlık, anlayan var mı? 
Laikliğe hinlik, dinciye kâr mı? 
Bana necilerin, hem yeni dar mı? 
Bilseler gerçeği, batıl yıkarım! 

Apaydın soruyor, vatan yar ise 
Bayrağın sevgisi, dolsa nefese 
Saflarım ışığı, bir görebilse 
O gönüllere aşkı, hazla sokarım.
 
Sermet APAYDIN - AYDIN

-----------------------------------------

HIRSIZ MI OLDUM? 

Yar senin aşkından divane gibi
Kapına geldiysem arsız mı oldum?
Canımın içinde canan ol diye
Kalbini çaldıysam hırsız mı oldum?

Senin ol gönlünde bir yer bulmaya 
Bu çirkin dünyayı güzel kılmaya
Gül açmış bağında güller dermeye
Bağına girdiysem hırsız mı oldum?

Can seni canından çok sevdi diye
Kapına geldiysem arsız mı oldum?
Canımın içinde can olsun diye
Kalbini çaldıysam hırsız mı oldum?

Çok güzel yaratmış Yaradan seni
Kapına kul, köle eylemiş beni
Aşk içmiş divane mecnunlar gibi
Gözüne baktıysam sapkın mı oldum?

Gökteki Güneşi dize getiren
Yüzüne baktıysam çapkın mı oldum?
O elma yanaktan, kiraz dudaktan
Bir buse aldıysam hırsız mı oldum?

   Zeki ÖZKAN – ALMANYA

---------------------------------------------

YORGUNUM

Üzerimde yılların yorgunluğu var 
Sonbaharın hüzünlü yaprakları döker 
Acı hatıralarımla yanıp tutuşurken 
Kucağımda yılların yorgunluğu saklar.

Eski hatıralara bakıp ta darılma sevdalara 
Yürek aynı yerden iki defa kırılmaz ya 
Geri dön de bak arkandaki maziye 
İnsan olan insan iki defa sevmez ya. 

İşte geldik işte gidiyoruz dünyadan 
Var mı dünyadan dem ile murat alan 
Var git birazda sen oyalan 
O yalan bu yalan dünyanın hepsi yalan. 

      Hüseyin ZEYBEK – DİDİM

------------------------------------------------