MUTLULUK İSTEĞİ

İnsanlar, hayatları boyunca “bir şey olmak” için uğraşırlar. Birçok şeye, konuma, mala, imkanlara sahip olmak isterler, bunun için çabaları bitmez. Esasen olmak istedikleri o şey; mutlu olmaktır. Bu yüzden tüm bu çabaların bilinçli olduğunu düşünmeliyiz. 
Dünyanın kendisi ve burada varoluşumuzun dizaynı da insanı mutlu edecek şekilde değildir. Kendini iyi hissedebilmek için insanın çabası gerekir, insanın yapması ve yapmaması gereken çok şey vardır. Bunları da doğru sırada, doğru yerde yapabilmelidir. Mutluluk; isteme, çaba, algılama, zevk alma, haz alma, tolere etme, yeni istekler, beklenti, elde etme, doyum, doyumsuzluk, kendini kontrol etme, zaman yönetimi, yetinme ve özellikle kendini tanıma kavramlarıyla ilişkilidir. Hayatımızı dikkatle incelersek kendini tanıma ve kontrol etmede yetkin olduğumuz dönemlerde mutlu olduğumuzu görürüz. Mutlu olma çabasında tesadüflerden(şans) ve talihten yani dışsal olgulardan bir beklenti içinde olduğumuzda ise çoğunlukla mutlu olamamışızdır. Ayrıca rastlantısal olgular insanın sevdiklerinin ölümü veya felaketler gibi olumsuzlukları da içerebilir. 
O halde mutluluk, içsel kaynağımız olan bilincimizle kendimizi ve dış dünyamızı tanıyıp yönetebilmekle ilgilidir. Bilincimizle hareket ederek olabilecek şeyleri istemek umut iken, rastlantısal iyi şeyleri istemek beklentiden öteye gidememektedir. Umut, bilinçli çaba ile yapıldığı için mutluluk için gerekli eylemleri içerebilir. Buna karşın beklentiye yönelik eylemler başarılı olmayabilir. 
Hayatın kendi içinde hiçbir çaba gerektirmeden bizi mutlu edebilmeye yönelik mantıklı bir anlamı olmasını beklemek de doğru olmayacaktır. Bu yüzden hayata anlam vermemiz zorunludur. 
Hayata anlam verme nasıl olmalıdır? 


İşlerimizi bilinçli ve programlı bir çaba ile yaptığımızda onlardan zevk aldığımızı, hatta işlerimizdeki aşabildiğimiz zorlukların işten aldığımız zevk duygusunu arttırdığını görürüz. Bu zevk alma, dünyanın dizaynının bizi mutlu etmek amaçlı olmadığı gerçeğine karşı zaferimizle ilgili olmalıdır. İnsanların, iş yaşamı dışında basit bir sorunla dahi uğraşırken haz duyumunu boş zaman geçirmekten daha kolay yaşadığı ortaya konmuştur. İşte bu gerçek, boş zaman yönetiminin mutlulukla ilişkisinin çok yüksek seviyede olduğunu göstermektedir. Aktif geçirilmeyen boş zaman mutluluk israfı anlamında iken, aktivitelerle doldurulan boş zaman aslında kendiliğinden anlamlı olmayan hayatımızı anlamlı yapar. Aktivitenin aile ve arkadaş çevresi ile yapılması veya aynı şeylerden zevk alan yeni insanlar tanımaya imkan vermesi ayrı bir mutluluk nedeni olabilir. Aktivite içeren sosyalleşme mutluluk için değer ifade eder. 
Mutluluk endeksi yüksek ülkelerdeki insanların iyi eğitimli olması nedeniyle işteki zorlukları kolayca yenilebilmesinin mutlulukla ilişkisi vardır. İş başarısı, boş zaman aktivitelerine zaman ve para ayırma imkanı verdiğinden yaşamın her boyutunun mutlu geçirilebilmesine de imkan verebiliyor. Ancak, sosyal bir varlık olan insanın yoğun iş yaşamı veya sorunlu aile yaşamından sonra kaliteli bir yalnızlık aradığı görülmektedir. Sosyalliğin seviyesinin planlı bir şekilde azaltılarak bilinçli bir yalnızlık yönetimi ile insanların mutlu ve üretken olduğu önemli bir gerçektir. Bilinçli yalnızlık yönetiminin sosyal varlık olan insan için oldukça zor bir eylem olduğu söylenebilir ve yalnızlık arayışı mutlulukla da sonuçlanmayabilir. 
Öte yandan günümüzde insanlar, mobil telefonlar ve bilgisayarlarla başbaşa kalarak sanal dünyaya doğru çekilme duygusunu yaşamayı, orada gezinmeyi mutluluk yolu olarak düşünebiliyorlar. Tüm yaş gruplarında yaygın olan dijital etkileşim insanlara mutluluk sanrısı yaşatıyor,  özünde  ise bağımlılığa neden oluyor. Her türlü bağımlılığın önemli sonuçlarından biri de mutluluğun kaybıdır. 
Zaman zaman yaşanan felaketlerde olduğu gibi insan, kaos karşısında çözüm üretmekte zorlanır.  Bazen her şeye sıfırdan başlayabilmek, bütün boşa giden birikim, plan ve çabaları, beklentileri unutup yeni umutlar oluşturabilmek gerekir. Bunun için de zamana ihtiyaç vardır. Kaos yaşayıp varlıktan yokluğa düşmek büyük bir mutsuzluk nedeni iken, tersi durumda çoğunlukla mutlu olunabilmektedir. Minimalist yaşam tarzını benimseyebilen insanlar için varlıktan yoksulluğa geçişin daha az zor olduğu gibi mutluluğa erişme süreleri de kısalmaktadır. Minimalist bir yaşam için doğaya bilgece bir bakış tarzının yanında yetinme duygusunun da iyi yönetilmesi gerekir. Bu da erdemlilik olarak adlandırılabilir.
Özetle, dünya insanı mutlu etmek üzere dizayn edilmemiştir. İnsan sadece bilinçli ve aktif bir çaba ile mutlu olabilir.