Bizim gibi artık 60’lı yaşlara içerisinde bulunan nesil yaşadığı yıllar boyunca insanların görüp görebileceği ne kadar olumsuzluk varsa hemen hepsi ile karşı karşıya kalmış ancak bu olumsuzlukları fazla bir hasar almadan iyi kötü savuşturmayı başarmış bir nesil.
Kendimizi bildik bileli bu milletin helal oyları ile iktidara gelmeyen parti-siyasi görüş kalmamasına rağmen şu an 84 milyon civarında bulunan Evlad-ı vatan bir türlü rahat yaşamasını sağlayacak imkanlara kavuşamadı.
Bu kadar olumsuzluklara rağmen ülke sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımız bir taraftan 7-8 çocuklu ev halkını doyururken diğer taraftan da kıt imkanlarla ev aldı, arsa aldı, tarla aldı, otomobil aldı bu aldıkları ile birlikte bankada fazla olmasa da bir mevduata sahip oldu.
Son dönemlerde karşı karşıya kaldığımız ekonomik sorunlar yukarıda anlatmaya çalıştığımız sıkıntıları bir çırpıda toparlayıp üzerinden silindir geçmişçesine artmaya artarken de bizi çaresiz bırakmaya başlayınca hepimizde şafak attı.
İnsanımız artık ev almayı, otomobil almayı yada bankalarda mevduat biriktirmeyi unuttu, Tatil yörelerine ziyareti artık hayal bile edemiyor.
Son günlerde gazeteye gelen zengin fakir sağlı solcu erkek bayan kim varsa inanın tamamının en fazla şikayet ettiği konu temel gıdalara gelen zamlar.
Her karşılaştığımız dostumuz anında “-Yüksel bey bugün bir markete girdim girmez olaydım” diye başlayan ve saatler süren zamları anlatırken bundan sonra nelerin olabileceği ile ilgili bir öngörüde bulunamıyor.
Dikkat edilirse vatandaş artık kendisi için lüks olan ihtiyaç maddelerinden asla baş edemiyor, hepsinin temel gündemi başta mutfak olmak üzere diğer gıda maddelerine gelen zamlar ile ilgili.
Sabah saatlerinden itibaren karşı karşıya kaldığımız zamları konuştuktan sonra gece uyuyup sabahta yeni bir zam dalgası ile karşı karşıya kalmanın insan psikolojisi üzerinde yarattığı tahribatı az çok hepimiz biliyoruz.
İşin kötü tarafı toplumun her kesimini perişan eden bu pahalılığın önleyebilmek adına hiçbir adım atılmaması hepimizi psikolojik açıdan en üst noktada etkiliyor.
Toplumun her kesiminden yükselen “İçerisinde bulunduğumuz bu olağanüstü sıkıntıdan kurtuluşun yegane çözümü bir seçimdir, sandık vatandaşın önüne konuşmalı, seçmen hangi partiyi tercih ederse o siyasi akımı iktidara getirmeli o andan sonrada yeni gelecek hükümet hem içeriye hem dışarıya güven verecek politikalar oluşturarak hepimizi bu zor durumdan kurtarmalıdır” söylemi galiba en etkili çözüm önerisi olsa gerek.
Çünkü hayatını devam ettirmeye çalışan bir seçmen olarak bizde çözümün yeni bir seçim olduğunu düşünüyoruz.
Herkes gibi..