TAKSİM ANITI

Taksim’de 96 yıldır meydanı süsleyen meşhur Taksim Anıtı hakkında ne biliyoruz? Hiç orada yer alan heykellere yakından baktık mı? Acaba Atatürk, İnönü ve Fevzi Çakmak dışındaki diğer askerler kimler? Taksim Cumhuriyet Anıtı'nda "ne var, niye var" gibi soruları merak etmeyen, orada "kim"lerin olduğundan haberi bile olmayan bir toplumun, "Taksim'e çıkarım, çıkartmam" diye kavga etmesinin manası var mıdır?  Zamanında "Gomünistler Moskova'ya" diyen bilgisizlerin, Taksim Anıtı'nda Bolşevik generallerin önünde saygı duruşunda bulunması veya onları sendikalardan koruması, komik değil midir?

Gelin hep birlikte Taksim Anıtı’nı tanıyalım: Taksim Cumhuriyet Anıtı, İstanbul, Taksim Meydanı'nda bulunan anıt. İtalyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılan, iki genç Türk; Hadi (Bara) Bey ve Sabiha (Bengütaş) Hanım'in yardımlarıyla, ant 1928'de tamamlanmıştır. 8 Ağustos 1928'de açılan anıtın, kaide ve çevre düzeni mimar Guilio Mongeri tarafından yapılmıştır. 1925'te dönemin İstanbul milletvekili Hakkı Şinasi Paşa'nın başkanlığında oluşturulan bir komisyonca P. Canonica ile bağlantı kurulmuş ve anıt ısmarlanmıştır. 2,5 yıl süren anıtın yapımında taş ve bronz kullanılmış, mali kaynak için halktan bağış toplandı. Ağırlığı 84 tonu bulan anıt Roma'dan İstanbul'a gemi ile getirildi.

Cumhuriyet dönemi anıtları, ilk defa figüratif bir anlatımla Atatürk'ü ve kurulan yeni düzeni topluma tanıtan heykellerdir. Bu döneme ait anıtların yerleşim planlamasında önlerinde tören yapılacağı göz önünde tutularak çevre düzenlemesi yapılmıştır. Dairesel bir meydanın ortasında yükselen ve bir meydan çeşmesi gibi tasarlanan anıtın iki yüzündeki bronz figürler, geleneksel mimariden esinlenerek oluşturulmuş kemerli taş bir kaide içeresinde yer alırlar.11 m yüksekliğindeki anıtın kaidesinde pembe Trentino ve yeşil Suza bölgesi mermerleri kullanılmıştır. Anıtın bir yüzü Kurtuluş Savaşı'nı, diğer yüzü ise Cumhuriyet Türkiye'sini simgeler.

Anıtın yan yüzlerinde birer asker heykeli, üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın portresi yer almaktadır. Anıtın bu dar yüzleri altında birer ayna taşı ve önlerinde mermer yalaklar bulunmaktadır. Sanatçı bu yalakları akacak su ile meydan çeşmelerini anımsatan bir proje oluşturmuş, daha sonra ise su öğesi kullanılmıştır. Ayrıca bu anıt, Ulusal günlerde İstanbul'da yapılan törenlerin merkezidir. Belki bilmezsiniz ama Taksim Cumhuriyet Anıt’ında Atatürk’ün sağında iki Rus yer almaktadır. Bu kişiler ünlü Rus Mareşal Kliment Voroşilov ile ünlü Sovyet KGB kurucusu Mihail Frunze. Bu kişiler Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda oynadıkları önemli rolü Atatürk’ün özel emri ile tüm gelecek nesiller için asla unutulmasınlar diye burada yer almaktadırlar. Ne yazık ki günümüzün Türk nesli bu kişilerin ne adlarını biliyor ne de ne yaptıklarını. İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica'ya yaptırılan, iki genç Türk; Hadi (Bara) Bey ve Sabiha (Bengütaş) Hanım'in yardımlarıyla, anıt 1928'de tamamlanmıştır. 8 Ağustos 1928'de açılan anıtın, kaide ve çevre düzeni mimar Giulio Mongeri tarafından yapılmıştır.

1928'de Talimhane Caddesi ve İstiklal Caddesi-Sıraselviler aksı üzerine yerleştirilen anıtın kuzey yüzünde Mustafa Kemal, askerlerinin önünde görülmekte, diğer yüzünde ise sivil giysileri ile Mustafa Kemal Atatürk yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla birlikte betimlenerek genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu canlandırılmaktadır. Gene anıtın bu yüzünde Atatürk'ün ardında bulunan Ukrayna asıllı Sovyet Devrimi’nin generalleri. Mihail Vesilyeviç Frunze? (1885 (Bişkek) – 31 Ekim 1925), ve Kliment Vefremoviç Voroşilov (4 Şubat 1881 2Aralık 1969)'un heykelleri vardır. Çünkü Kurtuluş Savaşı'nda dünya bize silah doğrultmuşken, bize destek veren Sovyetler'in "apoletli elçileri"ydi onlar... Frunze, 1921'de TBMM kürsüsüne çıkmış, Rus halkı adına, Sakarya Zaferimizi kutlamıştı. Voroşilov ise, "silahsa silah, paraysa para, isteyin verelim" demek için, savaşın en zorlu günlerinde Ankara'daydı.  Bu heykeller Atatürk’ün bizzat talimatıyla oraya yerleştirilmiştir 1928'de Talimhane Caddesi ve İstiklal Caddesi - Sıraselviler aksı üzerine yerleştirilen anıtın kuzey yüzünde Mustafa Kemal, askerlerinin önünde görülmektedir. Diğer yüzünde ise sivil giysileri ile Mustafa Kemal Atatürk yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla birlikte betimlenerek genç Türkiye'nin kuruluşu canlandırılmaktadır. Ayrıca bu yüzde Atatürk'ün ardında bulunan Sovyet general Mihail Frunze ve Kliment Voroşilov'un heykelleri de Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye'ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.

Anıtın yan yüzlerinde birer asker heykeli, üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın portresi yer almaktadır. Aynı zamanda şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde de bir yarışma düzenlenir ve birinci olan kişi, tüm masrafları devlet tarafından karışlanmak üzere İtalya'ya Canonica'nın atölyesine anıtın yapımında çalışmak üzere gönderilir. Bu yarışmayı kazanan SABİHA ZİYA, 21 yaşında bekar bir kadın olmasından dolayı bazı çevreler tarafından yurt dışına gitmesi istenmese de, dönemin Millî Eğitim bakanı Mustafa Necati'nin de desteğiyle İtalya'ya gönderilir. Sunay Akın, anıtın yan yüzlerinde olan kadın portrelerinin, yarışmayı kazanan maket üzerinde olmadığını, Sabiha hanımın Roma'ya gitmesinden sonra Canonica tarafından bu figürlerin eklendiğini söylemektedir.

Pietro Canonica, Taksim Meydanı'nın adının İstanbul'a suların bu meydandan taksim yapılması nedeniyle verildiğini öğrenerek anıtı bir havuz şeklinde tasarlamıştır. Anıtın maketine göre; anıtın iki yanındaki yalaklara akan sular, anıt çevresindeki havuzda toplanacaktır. Ancak anıt havuz özelliğine sahip olamaz, çünkü Canonica ile yapılan anlaşmaya göre heykeltıraşa 6 taksit şeklinde yapılacak ödemenin son taksiti parasızlık yüzünden verilemez. Bu nedenle Cumhuriyet anıtı tamamlanmamış şekilde havuzsuz olarak kalır. 16 Mart 1921 yılında özel törende Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyet’i ile Türkiye arasında “Dostluk ve kardeşlik sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre henüz kurulmamış Türkiye Cumhuriyet’ine Türk milletinin yabancı istilacılardan özgürlüğünü kazanabilmesi için 1878 yılından beri Rusya sınırlarına dahil edilen Kars, Ardağan ve Artvin bölgeleri verilmiştir. Sözleşmeye göre Rusya Türk halkına 10 milyon altın ruble ile askeri mühimmat hibe edecekti. Ağustos 1921’de Rusya Mikail Frundze’yi Türkiye’ye elçi olarak atamıştır. Frundze Türkiye’de Aralık 1921 ile Ocak 1922 tarihleri arasında bulunmuştur.

Türkiye’nin bulunduğu ağır ekonomik durumunu ve içinden çıkamadığı savaşı Rus halkına ve Sovyet yönetimine ileten Frundze acilen Türkiye halkı için yardımının arttırılmasını istemiştir. Rusya bulunduğu ağır ekonomik durumuna henüz yeni biten iç ve dış düşmanlara karşı verilen savaşa rağmen Frundze’ye kulak vermiş ve yardımını esirgememiştir. S. Aralov yazdığı hatıra kitabında Türkiye’ye gitmeden önce Lenin’in kendisine söylediği sözleri şöyle vermektedir. Lenin: “Türk halkı özgürlük savaşını vermektedir. Merkez Komitesi oraya savaş sanatını bildiğiniz için yolluyor”. Yabancı istilacılara karşı geçilecek taarruz öncesi hazırlık aşamasında 1922 Mart-Nisan aylarında Mustafa Kemal’in davetlisi olarak elçi S. Aralov, askeri ataşe K. Zvonaryov ve Azerbaycan elçisi İbrahim Abilov’un katılımı ile tüm Türk silahlı kuvvetleri denetimden geçmiştir. Misafirler kara ve atlı birlikleri ziyaret etmiş, iki ordunun komuta merkezlerine gitmiş, Konya’da bulunan yedek ordunun denetiminde bulunmuşlardır. Misafirlerin katılımı ile Türk Silahlı kuvvetlerin ilk yıldönümü kutlaması gerçekleşmiştir. Kutlamalardan sonra misafirler Türk askerlerine hediyeler dağıtmıştır. Hediyelerin üstünde Türkçe olarak “Sovyet Kızıl Ordusundan Türk Askerine” diye bir yazı bulunuyormuş.

16 Mart 1921’de imzalanan sözleşme çerçevesinde taarruz öncesi 1921-1922 yıllarında Rusya’nın Novorossiysk, Tuapse ve Batum limanlarından Türkiye’ye 39 bin adet tüfek, 327 adet makineli tüfek, 54 top, 63 milyon tüfek mermisi, 147 bin top mermisi, giysiler vs getirilmiştir. Bunun dışında Rus Beyaz ordusunun 1918’de doğu sınırlarda bıraktığı tüm askeri mühimmat da Türkiye’ye getirilmiştir.

1921 yılında iki savaş gemisi “Jutkiy” (Korkunç) ile “Jivoy” (Canlı) Türkiye’ye hibe edilmiştir. Rusya Hükümeti Ankara’da hala Makine Kimya olarak bilinen mermi üretim fabrikasının kurulması için tüm gerekli donanımı hibe etmiştir. Donanım ile birlikte çok miktarda hammadde de getirilmiştir ve Türk işçilere eğitim verilmiştir. Bunun dışında Moskova’da imzalanan sözleşmeye göre Türkiye halkına vaat edilen 200,6 kg saf altın Sovyet diplomatik misyonun başında bulunan Y. Upmal-Angarskiy tarafından Türkiye Hükümetine teslim edilmiştir.

Mikail Frundze yetim kalan Türk çocuklarının barınması için kurulacak olan yetimhaneler için 100 bin altın ruble Türkiye Hükümetine Trabzon’da teslim etmiştir. S. Aralov ise Nisan 1922’de Türk Silahlı Kuvvetlerine ayrıca tipografi ve sinema aparatları için 20 bin lira hibe etmiştir. Aynı zamanda Aralov Rusya Hükümeti tarafından vaat edilen 10 milyon altın ruble yardımının son 3.5 milyonluk kısmını da Türkiye’ye geldiğinde beraberinde getirmiştir. İki halkın kardeşlik bağları Lozan ön görüşmelerinde ve Lozan antlaşması esnasında daha da pekileşmiştir. SSCB Hükümeti 1922-23 yıllarında Türkiye’nin boğazlar üzerindeki tek başına hakim olması gerektiğinin tezini savunarak Türkiye’ye destek çıkmıştır.

Lozan antlaşmasından sonra Türkiye bağımsızlığını kazanmış tüm yabancı istilacıların Türkiye’den çekilmesi sağlanmıştır. TBMM Mustafa Kemal Atatürk’ü ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir. 31 Ekim 1923’te SSCB Merkez Komitesinin başkanı M. Kalinin (Dönenmiş SSCB başkanı) Atatürk’e yolladığı telgrafa şunları söyledi: “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği halkları adına nihayi olarak despot monarşi rejiminin kalkması ve Türkiye Cumhuriyet’inin kurulması dolayısıyla kardeş Türk milletini ve dost Türkiye hükümetini sıcakça selamlıyorum. Sizi, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı, yabancı istilacılara karşı kahramanca savaşan Türk milletinin üstün yetenekli yönetici olarak Türkiye Cumhuriyet’inin Cumhurbaşkanı seçildiğiniz için tebrik ediyorum. Eminim ki, asla bağı kopmayacak halklarımız arasındaki dostluk zaman içerisinde gittikçe pekişecektir ve iki devletin de gelişmesine vesile olacaktır.

Ağustos 1928’de açılan Türkiye Cumhuriyet Anıtı gelecek nesiller için Türkiye Cumhuriyet’inin kurucuları yer almıştır. İşte Atatürk’ün sağında yer alan Türk halkının kahramanları, Türkiye Cumhuriyetin kurucuları arasında yer alan Kliment Voroşilov il Mikail Frundze: Surits zamanında Voroşilov ziyareti esnasında SSBC ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği sözleşmesi imzalanmıştır. Birçok kültürel ve siyasi gelişmelerde Türkiye ve SSCB birlikte hareket etmiştir.

Yeni bağımsız devletlerin gelişmesi adına, emperyalizm ve kapitalizm’den bağımsız olmak için SSCB birçok devlete elinden gelen yardımı üstlenmiştir. Sadece Türkiye’de Atatürk zamanında SSCB desteği ile birçok hafif ve ağır sanayi fabrikaları kurulmuştur. İsmet İnönü’nün başında bulunduğu heyet 25 Nisan 1932’de SSCB’yi ziyaret eder. Kendisi burada 15 gün boyu 70 fabrikayı ziyaret ederken yanında bulunan tekstil uzmanları Şerif Onay ile Kamil İbrahim SSCB’de ta 9 Hazirana kadar kalarak SSCB’nin endüstrisini incelemişlerdir.

Heyetin Stalin’den istediği yardım kısa zamanda Türkiye’ye ulaşmıştır. SSCB kardeş Türk halkının kalkınması için gerekli çalışmaları tespit edecek heyeti göndermiştir. SSCB Devlet Gelişmesinin Planlama Enstitüsü başkanı Prof. Orlov’un başındaki heyet Türkiye’ye gelerek 22 Eylül 1932’de raporunu hazırlamıştır ve sunmuştur. Gitmeden önce İstanbul Üniversitesinde konferans veren Orlov şunları söyledi:“Sevinçle emin oldum ki aklı ile enerjileri ile eğitimi ile Türk mühendisleri ne bizden ne de başka ülkelerdeki mühendislerden farklı değildir. Kendileri bize gayet iyi yardımcı olmuştur. Neden Avrupa’dan mühendis çağırdığınızı açıkçası anlamış değilim.”

21 Ocak1934’te imzalanan sözleşme ile SSCB Türkiye’ye verdiği 20 yıllık faizsiz kredi ile daha önce Prof.Orlov tarafından belirlenen Nazilli (Denizli) ve Kayseri mevkilerinde iki tekstil fabrikası kuruluşu kararlaştırılmıştır. Fabrikalar Sovyet mühendisler tarafından kurulmuş tüm teçhizat Rusya’dan getirilmiştir. Atatürk fabrikaların açılışını ölümünden bir ay önce yapmıştır. Türkiye o dönemde Osmanlı’dan kalan borçların ağır yükü altında kalmıştır. SSCB halklarının yardımı ile Türkiye ekonomisi ilk defa nefes almıştır. SSCB Hükümeti yaptığı tüm yardımları para karşılığı değil barter yani değiş tokuş şeklinde yapmıştır. SSCB yaptığı yardımlar karşılığında Türkiye’nin ürettiği ürünleri almaya kabul ederek Türkiye’nin bu ürünleri dış pazarda satma zorluğundan kurtarmıştır. Türkiye eski sanayi bakanı Mehmet Turgut 1964’te yazdığı kitapta bu antlaşmayı Türkiye’de devletçiliğin başlangıcı olarak nitelendirmiştir. Fabrikalar Türkiye’deki ilk tekstil fabrikaları olmuştur. Fabrikalar kurulurken SSCB’de eğitim gören Türk işçileri ve mühendisleri kısa zamanda fabrikayı çalıştırır hale gelmişlerdir.

Aynı dönemde nihayı olarak TC Merkez bankası da Sovyetlerin yardımı ile kurulmuştur. Daha önce bu görevi üstleyen Ottoman Bankası(Osmanlı Bankası) yabancıların elinde idi. Sonraki dönemlerde SSCB benzer antlaşmalar çerçevesinde ta 1980lerin sonuna kadar Türkiye’de İskenderun, Karabük demir çelik fabrikaları dahil ilk demir çelik fabrikalarını, ilk petrol arıtım fabrikası TÜPRAŞ’ı, Mersin ve İskenderun limanları dahil bir çok liman, ilk Alüminyum fabrikasını, ziraat sanayisi, tarımcılık sanayisini ve bir çok alanda daha Türk halkının yardımına koşmuştur. Sovyetler sayısı 50 bini geçen Türk mühendisini ve işçisini eğitmiştir.