Yunan'ın "Elma Şekeri" Masalı: Büyümeyen Bir Halkın Sanrısı

Anadolu öyle bir topraktır ki, tarihi Hititlerin tunç tabletleriyle başlar, Pers imparatorlarının posta yollarına, Makedon İskender'in fillerine, Roma'nın lejyonlarına, Bizans'ın surlarına, Selçuklu'nun kubbelerine ve Osmanlı'nın sancaklarına kadar uzanır. Binlerce yılın hafızası, katmanı, alın teri, kanı ve duası birbirine karışmıştır. Bu toprak, kimseye ebediyen tapulanmaz; hakkını verenindir. Ve Anadolu 1071'den beri, 1453'ten beri ve 1922'den beri Türk'ündür.

Yetmezmiş gibi, sosyal medyada kışkırtılmış birkaç trol, tarihi başa sarmaya kalkar. Bu sırada Elon Musk'ın Grok'u gibi algoritmik tarih çarpıtma makineleri devreye girer. Düne kadar Mars'a koloni kuracak sandığımız adamın meğer derdi tarihe koloni kurmakmış. Grok, bir cümlede Atatürk'e, bir cümlede Erdoğan'a laf atarak buradan ekmek devşirir. Sonra ortalama zekâdaki kitle birbirine girer. Olan ne mi olur? Tarihin gerçek sahipleri ekran başında birbirine söverken, Grok gülerek veri toplar.

Ama Anadolu, ne Grok'a ne de trol'e bakar. Burada Atatürk, bir karış toprak vermemek için o Yunan ordusunu İzmir'de denize döktü ve o anı, o tarihi Türk ulusunun genetik koduna kazıdı. Kusura bakma çocuk, istediğin kadar ağla, elma şekeri için tepin; ne o elma şekerini ne de şekerci dükkânını geri alamazsın, çünkü o dükkân sonsuza dek bizim.

Arada Grok'lar gelir, algoritmalar coşar, Elon Musk sabah kalkıp Mars’a koloni hayali kurar, akşam Grok’u açıp Anadolu’ya iftira atar. Ne de olsa tarih yazmak pahalı, tarih çarpıtmak bedava... Hele de sosyal medya çukuru, insan hafızasını boşaltmak için sınırsız bir çöplük...

Sonra ne olur? "Atatürk şöyleydi, Erdoğan böyleydi" diye ekranlarda köpürtülür. Halk bir tuşa basar, kavgayı başlatır. O sırada kim kazanır? Veri bankaları, algoritmalar, Grok’un kasası. Kim kaybeder? Gerçek. Çünkü Grok’un soğuk satırlarıyla Anadolu’nun sıcağı bir arada duramaz.

Ama Yunan, Megali İdea dedikleri masalın, çağdaş "like" ekonomisinin nostaljik şubesi haline gelen "elma şekerini" bırakmaz. Olmaz ya, bir gün Anadolu’yu geri alacaklar! Hadi canım. Anadolu, Rumeli’ye bakar, Karadeniz’e bakar, Mezopotamya’ya bakar; Yunan’a bakmaz. Çünkü o defter bir yüz yıl önce bir 9 Eylül günü İzmir rıhtımında, 12 Eylül günü de Mudanya kıyılarında kapandı.

Anadolu’nun sırtı algoritmaya gelmez. Çünkü Anadolu, haritaya sığmaz. Bunu en son 100 yıl önce denize dökülürken anladı Yunan ordusu. Anlamayan varsa, buyursun gelsin; kanlı elma şekeri de bizden!