Yok edildi toplum yararına olan her şey,

Bir bir kurşuna dizdiler özgürlükleri!

Sonra esiri oldu insanlar çıkarlarının ki;

Ulusal çıkar ulusu esir alanların çıkarıydı!

Sanırım bu bayramı geçmiş bayramları anımsayarak geçiştireceğiz. Yenik düşecek anımsamanın sevinci, yaşayamamanın hüznüne…Alışılmıştan vaz geçmek pek kolay olmuyor.

Bayram; sevgi, saygı, hoşgörü, güven ve dayanışma demektir; bunlar ise, özgür bireylere özgü niteliklerdir. Yaşam güvenceleri, yasa ve kurumlarla sağlanan; sürekli ve güvenli, aynı zamanda da yeterli gelire sahip olan bireyler özgür olabilir. İşsizlik ve yoksulluk her koşulda normal yaşamları tahrip eder. Yaralı yaşamlardan ne sevinç ne de bayram çıkmaz(!) Sonra ne olur? Bayramsız bir bayramımız olur(!)…

Pimini çektiler bir kez ihanetin!

Ürkütülmüş tay gibiydi ayrılıklar,

Başıboş bırakınca karanlıklarını;

Vurgun yedi körpe filizlerle güller!..

Bayram paylaşarak çoğalmaktır; duygudaşlıktır ve dayanışmaktır! Sevgi, saygı ve güvenin sağladığı bir hoşnutluk ortamının iradi katılımcısı olmaktır. Sözün özü şu; ortak paydalarda buluşabilmektir. Ortak paydaları anlamlı kılan; hak ve hukuku tanıyarak, adil bölüşümleri sağlayabilmektir. Demokratik hukuk devleti olmazsa, adil paylaşım olmaz. Fırsat eşitliği temelinde adil paylaşım, bayram paydaşlığının olmazsa olmazı ve ön koşuludur! Paylaşılacak ortak değerler için adil paylaşım ve fırsat eşitliği gerçekte paydaş eşitleyendir. Bireylerin insan onuruna yaraşır bir yaşamı sürdürebilmeleri için yeterli bir gelire sahip olmalarını gerçekleştirmek, tartışmasız önceliğe sahip olan bir birliktelik ahdidir. Eğer bu sayılanlar olmaz ise, bayramın meşruiyeti ortadan kalkar. İşte o zaman vatandaşlarımız; “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime!” Der.

Kuytulardan sökün ettiğinde karanlıklar,

Çözüldü içimizde gözleri gecenin…

Yıkılan aydınlıklar çöktü başımıza!

Ve içimiz de dışımız gibi silme zindan!...

Ortak paydalar aracılığıyla ortak yaşamlarda buluşanların sevincini paylaşması bayramdır. Ayrışmalar, kopmalar, farklılaşmalar; fırsat eşitliğini etkisiz kılmalar ve ötekileştirmeler ortak paydaları yok eder. Ortak paydalar yok edildiğinde, bayram olgusu dayanaklarından yoksun bırakılır. Bunların en önde geleni paylaşım eşitsizliğidir. Bireyler bayrama ilişkin ritüelleri yapamadığında; sevinç kaynağı olması gereken bayram mutsuzluğa, kırgınlıklara ve hayata küsmelere neden olur. Bu olumsuz gelişme, millet harcının çözülmesi demektir ki; mutsuz insanın bayramı olmaz!

Ve onlar emzirdiler karanlıkları…

Akamaz oldu dilsiz sular.

Yoksullarda kışladı zemheri…

Ve görülmedi boğulan aydınlıklar!

Tanık olduğum yaşamın hiçbir döneminde bu kadar yıkıcı bir süreç yaşamamıştık. Başımıza her ne geldiyse, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan dolayıdır! Yaşamak sorumluluk ister, sorumluluk bir bilinç algısıdır. Bilinçlilik örgütlü birliktelikleri örmez ise, işte böyle olur ve bizler bayramda bayramsız kalırız!...

Bir fırtına ki, yer yerinden oynar.

Dökülüp saçılır arkasız yapraklar.

Çöken hayallerle birlikte düşler kırılır;

Ve yalınkat canlar teninden kopar!