Normal bir bireyin geliri giderlerini karşılamıyor ve eski durumunun gerisine düşüyorsa bu o bireyin fakirleştiğini gösterir. Gereksinimlerini yeterince karşılayamayan insanlar için fazla seçenek yok. Eğer var ise, önceki birikimlerini devreye sokacak, yok ise borçlanacak demektir. Özünde borçlanmak bir itibar sorunudur. Borç alacak kadar itibar sahibi olmayanlar, ödün vermek zorunda kalırlar(!)

İnsanların birikimleri ne olabilir? Para veya değerli kağıtlar, hisseler, ev, arsa, araba vb.  Bu saydığımız varlıklara sahip olan varlıklıların yanı sıra, orta gelir düzeyinde olanlar ki; memurlar ve kendi işyeri olanlar. Yoksullaşma orta gelir düzeyine yönelince, toplum sarsılmaya başlar. Çünkü orta gelir düzeyinde olanlar devletin omurgası olduğu gibi, girişimlerin ve demokrasinin de güvencesidir.

Yoksulluk için yapılan ölçüm ve değerlendirmeler şunu gösteriyor; geçen yılın ağustosu ile bu yılın ağustosu sürecinde yoksulluk iki katına çıkmıştır(!) Açlık sınırı 12500 ve asgari ücret 11402 lira. Yoksulluk sınırı kırk bine yaklaştı. Emekli memur maaşı 7500 lira…Açlık ve yoksulluk sınırında olanların toplamı altmış milyon dolayında. İktidar yönetirken, varlıkların el değiştirmesinin bir yolunu buluyor(!)

Sadece işsizlik, gelir kaybı ve fiyat artışları eşliğinde hızlı bir gelir transferi yaşanıyor. Aynı süreçte, temel haklarla ilgili kayıplara da tanık oluyoruz. Kişisel tercihlerle ilgili haklar, kendilerini ahlak polisi yerine koyanların eleştiri ve suçlamalarına muhatap olabiliyor(!) Ama iki yetişkin birey özgür iradi tercihleriyle el ele tutuşunca büyük ve ayıplı bir sorun oluyor. Hatta bazı özgür yaşam biçimleri depremlerin gerekçesi diye sunulabiliyor! Yoksulluk ile yoksunluklarda gündeme geliyor.

AHMAKLAR…

Ezik özneler hükümler üretmekteler…

Düşlerin göz izleri kalır özlemlerde.

Yıkımın her türlüsünü bilirler ki;

İnsanlığı tökezletir, yaşama takılan çelmeler!

Kürede yaşam var olalı beri;

Bu kadar ahmak bir arada görülmedi!

Sürekli olarak “ahlak” silahını kullananlar ne kadar ahlaklı?

Hırsızı kutsayan bir ahlak olabilir mi?

Yolsuzlukları görmezden gelen bir ahlak olabilir mi?

Tacizcileri ve tecavüzcüleri koruyup kollayan bir ahlak olabilir mi?

Yoksuldan alıp zengine veren bir ahlak var mı?

Yalan söyleyen ve verdiği sözleri tutmayanların nasıl bir ahlakı olabilir?

Sınav sorularını çalarak gerçek hak sahiplerinin yaşamlarını karartmak ahlaklı bir yaklaşım mı?

İstihdamda yandaş ehliyetsizleri işe almak ahlaklı bir davranış mı?

Bütün devlet işlerini, siyasetin finansmanını sağlayacak kişilere vererek fırsat eşitliğini yok saymak ahlaklı bir yaklaşım olabilir mi?

Kendi çıkarını ve dar bir grubun çıkarını ülke çıkarının önüne geçirmek ahlaklı olmak mı?

Bilerek ve isteyerek adaletsiz gelir dağılımı yapmak ahlakla bağdaşır mı?

Ahlaklı olmak ne olabilir? Bireylerin temel hak ve özgürlüklerini temel alarak; ülke çıkarını ve tüm varlıkların var olma ve varlığını sürdürme ile ilgili tüm haklarını koruyup kollamak, ahlaklı bir yaklaşımdır. Ahlak, tüm varlıklar için olmazsa olmazlardan oluşur. Kendin için istemediğini başkaları içinde isteme. Ahlaklı yaklaşım, hiçbir ayrım yapmaksızın olanakları ölçüsünde koruyup kollayan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, dünya insanlık ailesinin yararına olan eylem ve işlemlerden oluşur. Ahlaklı olmak, kendisi için gerekli gördüklerini ötekiler içinde gerekli görmektir. Empati yapabilmektir ve pozitif ayrımcılık uygulayabilmektir. Yoksulları, güçsüzleri, hastaları ve yaşlıları korurken; öteki varlıklarla birlikte doğayı da koruyabilmektir! Ahlak onurdur, şereftir ve doğal yaşam için olması gerekenlere sahip olmaktır. Ahlaklı olmak ne olduğunu, kim olduğunu ve nerede olması gerektiğini bilmek demektir. Farklılıkları görerek onlara ayrımsız olarak yaklaşabilmektir ahlaklı olmak. Hak, hukuk ve adaletten yana olmaktır ahlaklı olmak…