İktidar ile muhalefet arasında tartışılan güncel konu. Normalleşme istem ve dilekleri normale aykırı olan şeyler için dillendirilir. Bu tartışılan konuyu yapay zekaya sordum, aldığım yanıt şöyle: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “normalleşme” çabalarının aslında muhalefeti normalleştirme çabası olduğunu ifade etti1. Erdoğan’a hızla yanıt veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise “Normal bir açıklama olmamış. Bir el sıkışmak için tek el yetmez, iki el gerekir” dedi. Erdoğan, muhalefetin normalleşmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir” şeklinde konuştu. Ancak Özgür Özel, bu açıklamanın normal olmadığını ve muhalefetin demokrasinin bir parçası olarak normal olması gerektiğini belirtti.”
Aslında bende muhalefetin normalleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bana göre de yaşadığımız sorunların nedeni muhalefettir. Muhalefet etmesi gerekirken gerektiği gibi muhalefet etmeyen muhalefet, iktidara bildiğini okuma alanı açıyor. Ayrıca sorumluluğunun gereğini yapmayan muhalefet iktidarın ömrünü uzatıyor. Muhalefet normal olsaydı, normal olmayan bir iktidar olmazdı. Bu nedenle ben muhalefetin normal olması gerektiği görüşüne katılıyorum.
Yakın geçmişte tanığı olduğumuz bazı önemli olayları hatırlayalım.
1-2014 Seçimlerinde, Cumhurbaşkanı adayı başbakanlıktan ayrılmadan aday olduğunda; muhalefet bu yasaya aykırı olaya karşı çıkmayarak kendi ayağına sıktı. Demokratik seçeneklerden hiçbiri uygulanmadı. Vekiller temsil ettikleri seçmenler adına gerekli tepkiyi göstermeyerek hukuksuzlukların kapısının açılmasına göz yumdu.
2-2015 Genel seçimleri sonrasında iktidar azınlığa düştüğünde, muhalefet kendi arasında anlaşarak iktidara talip olmadı. Bu olayın sorumlusu olan kişi muhalefette iken, muhalefete muhalefet ederek iktidarın el değiştirmesine engel oldu. Bu büyük kırılmanın kaçınılmaz sonuçlarını adım adım yaşamaya başladık. İşsizlik, yoksulluk, enflasyon, hukuksuzluk, adaletsiz paylaşımlar, eğitimin dejenere edilmesi, sağlığın sağlıksız hale getirilmesi! Yolsuzluklar ve kayırmalar…
3-Deniz Baykal’ın sarayın imdadına yetişmesi ve ardından meclis başkanlığına aday olması. Üstelik bu Baykal’ın ilk hamlesi değildi. Kişiye özel anayasa değişikliği ile yasal olarak seçilme hakkı olmayan birini kurgu bir seçimle başbakanlığa oturtması…
4-Eklemettin olayında Kılıçtaroğlu seçmenlerine; “Tıpış tıpış gidip oy kullanacaksınız!” dedi.
5-Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması olayındaki öngörüsüzlük. Çok kısa sürede sonuçlarını gördük. Yasama dokunulmazlığı vekilin temsil hakkının olmazsa olmazıdır. Vekilin dokunulmazlığını kaldırdığınızda aslında halk dokunulmazlıktan yoksun bırakılmış olur(!)
6-16 Nisan 2017 Referandumunda, YSK mühürsüz oyları geçerli kabul ettiğinde gerekli toplumsal tepki gösterilmedi. Ayrıca bu nedenle yasal hakkını kullanmak isteyen vatandaşların sokağa çıkması engellendi. “Silahlı insanlar varmış!”
7-Sığınmacı konusunda gerekli tepki gösterilmedi. Üstelik bu sığınmacıların bir kısmına vatandaşlık verildi ve geleceğimiz hakkınsa söz sahibi olmaları sağlandı(!)
8-2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Anayasamızın 101. Ve 106. Maddelerinin ihlal edilmesine göz yumuldu.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. İhale yasası 22 yılda iki yüze yakın değiştirilmiştir. Bunun ne anlama geldiğini herkes bilir. Adrese teslim işlemler bir ayrımcılık ve kayırmadır. Üstelik bu azınlık, siyasetin finansmanını kendisine sunulanlarla karşılamaktadır. Bütün bu süreçlerin tanığı olan muhalefet; gereğini yapmadığı sürece, muhalefetin normal olduğunu söylemek mümkün değildir. Normal olmayan bir muhalefetin, normal bir iktidarı olabilir mi?