İhanet, göreceli bir kavram…

Bu kavramı, kültürel anlayışlarımızdaki bazı kalıp yargılarla, önyargılarla karıştırmayalım…

Osmanlı yönetimine göre; Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı’ya ihanet etti…

Atatürk iyi ki ihanet etti ve ulusumuzu emperyalistlerin paylaşım masasından kurtararak modern laik Cumhuriyetimizin temellerini attı…

Bugünkü varlığımızı da bu ihanete borçluyuz…

Günümüzde siyasetler, belirli yandaş medyalar kanalıyla algılarla yönetiliyor…

Bu algıların temel anlayışı seçmeni “kandırmaya” dayanıyor…

Bu aynı zamanda seçmenin aklıyla oynamak ve küçümsemek anlamına da geliyor…

Ülkemiz  çok sıkıntılı bir süreçten geçerken; halkımız açlıkla, geçim kaygılarıyla boğuşurken; tüm Dünya ülkelerinde ekonomik kriz yaşanıyormuş, Avrupa ülkeleri bile bizi kıskanıyormuş gibi  yalan, uydurma algılarla her şey güllük gülistanlık olarak gösteriliyor, havuz medya kanallarının aracığıyla siyasetEN !...

***

Seçmen, büyük bir baskı altında…

Bu baskı, algıların, uyduruk anketlerin yönlendir(il)mesinden kaynaklanıyor büyük ölçüde…

Ekonomik yönden düzenin güçlü partileri; her türlü kanalı- yolu- kullanarak seçmeni kandırarak kendisine çekmeye çalışıyor…

Seçim kanunu, göreceli olarak küçük olarak görülen partilerin seçim barajını aşamaması üzerine kurulu gibi… Bu yasayı kim çıkardı derseniz, kendilerini, demokrat, eşitlikçi, katılımcı olarak gösteren, göreceli olarak da büyük sanılan partiler… Tüm bunları da demokrasi adına yaptıklarını söylüyorlar, yutarsanız eğer…

***

Ülkemizin seçmeni; oy vereceği partinin seçim barajının altında kalarak oyunun boşa gitmesini istemiyor. Yönlendirilmiş belirli amaçlara hizmet eden anketler ve yanlı televizyon kanalları ne yazık ki bu anlayıştaki seçmenleri etkiliyor… Seçmen de; gerçekte oy vereceği partiye oy vermiyor ona en yakın sözde güçlü gibi görünen partilere yöneliyorlar… Bunun adına da demokrasi deniliyor ya…

Seçimlere 6 ay kala tüm anketler yasaklanmalıdır… Seçime katılan tüm partiler hazineden eşit ölçüde destek almalı ya da hiçbirisine destek verilmemeli…

Seçim yasalarından da öncelikle seçim barajları kaldırılmalı, her partinin mecliste temsilinin önü açılmalıdır… Böylece halkın oyu karşılığını bulabilir. Baraj, kalktığı zaman seçmen daha rahat ve özgür olarak oyunu kullanır ve oyunun boşa gitmediğini de görür. Bu durum da çok sayıda siyasi parti Meclise girer ve Meclis, tek sesliliğin yerine çok sesliliğin güzelliğini yaşar…

***

Seçmene de çok önemli bir sorumluluk düşüyor elbette… Gerçekte düşüncelerinize uyan ama seçim barajının altında kalacağı ya da seçimi kazanamayacağı düşüncesiyle-endişesiyle-  gerçek partinize oy vermekten çekinmeyiniz… Yoksa nasıl yaşayabiliriz bir değişimi… Emaneten başka partilere verdiğiniz bu oylar kendi kendinizi daha kıymetsiz yapar ve kendinize özgüveninizi ve saygınızı da kaybedersiniz…

Genel anlamda herkes için söylüyorum; şimdiye dek oy verdiğiniz iktidar veya muhalefet partilerini de sorgulayın artık… Oyum boşa gitmesin diyen geleneksel anlayışınızı yıkarak,  barajı aşamaz, seçimi kazanamaz  dediğiniz gerçek partinize de dönün artık… Ya da başka bir partiyi deneyin artık… Böylece, bir kalıbı ve hegemonyayı yıkarak kendinizi yenileyin…

***

Önümüzde ülkemizin geleceği açısından çok önemli bir yerel seçim var…

Takkelerin düştüğü, kellerin ortaya çıktığı ve kralların da çıplak olduğunun görüldüğü günümüzde; seçmenin tavır, davranışları ve yönelimleri çok önemli duruma geliyor…

Ya, ülkemizi bu sıkıntılı duruma getiren iktidara ve muhalefete aynı tas aynı hamam anlayışıyla destek vermeye devam edeceksiniz, ya da; belirli güçlerin ve yasaların kısıtlamalarıyla öne çıkamamış- çıkartılmamış- sizinde sempati duyduğunuz ama seçim barajını aşamayacağı söylenen partilerinize bu sefer oy vererek değişimi yaşayacaksınız…

Kurtuluşumuzun yolu da bu gibi gözüküyor…

Unutmayalım eskinin araçlarıyla bir değişim yaşayamayız…

O halde emaneten oy verdiğiniz partinize ihanet edin ve kendi özünüze ve gerçeğinize dönün…