Paylaşım sorunu tüm zamanların en önde gelen sorunudur ki, yaşamın her alanını etkiler. Doğa olayları için bir şey diyemem ama, insanlar arasındaki uzlaşmazlıkların, anlaşamamanın ve çatışmaların, dahası hemen hemen bütün savaşların nedeni paylaşım sorunlarıdır! I. Ve II. Paylaşım savaşlarında milyonlarca insan yaşamını yitirdi. Günümüzdeki savaşlar yerel ve vekalet savaşları biçiminde sürdürülüyor(!)

Paylaşım adil ve eşitlikçi olursa; barışın, refahın, mutluluğun ve özgürlüklerin, sevginin, saygının, hoşgörünün, onur ve saygınlığın nedeni olur. Uzlaşmaların, birlikteliklerin yaşamın her alanına yansımasına neden olur. Sağlıklı, güven içinde ve mutlu olarak tüm normal insanların istem, beklenti ve talepleridir.

“DİSK’in Araştırma Merkezi DİSK AR tarafından yayımlanan açıklamada da açılan makasa dikkat çekildi. Açıklamada şu tespitlere yer verildi:

• Gelir eşitsizliği büyüyor!

• Türkiye AB ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke!

• En zengin yüzde 10’luk grubun ortalama geliri en yoksul yüzde 10’unkinin 15 katı!

• En zengin yüzde 5’lik grubun ortalama geliri en yoksul yüzde 5’inkinin 31 katı düzeyinde!

• İşveren gelirleri tüm gelirlerden daha fazla artıyor!

• Kadınların ortalama geliri ortalama gelirin yüzde 21 altında!”

“Devlet, tasarrufunda olan varlıklar nedeniyle kazandığı zaman, temel görevlerinin yanı sıra refaha, kalkınmaya ve istihdama katkı sunacağı varsayılır. Devletin klasik görevlerinin önde geleni; eğitim, sağlık ve güvenliktir. Aynı kaynaklar özelleştirildiğinde, o varlıklar üzerinden kazanç elde edenlerin bir kısmının kazançları, ülkenin kaybı olabilir.  Oysa üstte saydığımız temel görevler devletin varlığının, birliğinin ve geleceğinin güvencesidir. Eğitimi, sağlığı ve güvenliği özel alana terk etmek, devletin genel çoğunluğu terk etmesi ile eş anlamlı olabilir.”

Adil bir vergi düzeni, kazananların olduğu kadar, kazanma olanağı bulamayanlarında (işsizler, dar gelirliler) güvencesidir. Sosyal devlet, hukukun üstünlüğü temelinde demokratik yol ve yöntemleri benimseyerek uygulayan devlettir. Sosyallik olgusunun temelinde adalet ve eşitlik vardır. Bu algı genel ve yaygındır. Varlık güvencesinin temeli, sosyal güvenlikle var olmaya devam edebilir.

Vergilendirme biçimi kapitalist sistemin temel mantığı uyarınca uygulanınca, dolaylı biçimde paylaşımı etkiler. Özellikle dolaylı vergilerdeki yansıma, nihai tüketicinin sırtında kalır(!) Vergi varlıklardan ve gelirlerden alınırken, özellikle ve ilke olarak az kazanandan az, çok kazanandan çok alınmalıdır. Dolaylı vergilerde eşit olmayan kişileri eşit saymak, özünde eşitsizlikten yana konmuş bir sınıfsal tavırdır(!) Dolaylı vergilerde, soyguncu ve vurguncularla soyulanlar, aynı vergiyi öderler(!) Bu planlı örtük tercih, servet transferini hızlandırır. Eğer bu gidişe bir biçimde ve demokratik yollarla dur denemezse; orta sınıf tamamen ortadan kalkabilir!

Gelecek gelmeden endişesi bulur bizi. Paylaşım bu şekilde devam ettirilirse; vatandaşlar varlıklarını ve gelirlerini kaybedebilirler. İstihdam sorunu işsizliği, işsizlik de gelirlerden yoksunluğu getirir. Enflasyon ve adil olmayan vergiler vatandaşların hızla yoksullaşmasına neden olur. Haksız ve kontrolsüz fiyat artışları vatandaşların gelirlerine el koyarken; öte yandan birikimlerinde elden çıkarılmasına neden olur. Bütün bunların yanı sıra, KÖİ ve YİD’ler için gösterilen hazine garantileri ile de gelecekteki kazançlarına el konmuş olur(!) Bu olumsuz süreç yaşanırken vatandaşlar birikimlerini, eşyalarını, arsalarını, arabalarını ve evlerini elden çıkarmak zorunda kalabilirler… Bütün bunlarla birlikte yaşamlarını da kaybedebilirler(!)

“Genellikle düşüşler söz konusu olduğunda, dibe vurup dipten döneceği varsayılır. Bu varsayım, dip denen noktanın son olduğunu kabul eder. Sorun toplumsal olduğunda, benzerlerin aynı zaman dilimi içinde düşmesi söz konusudur. Ancak farklılıklar aynı zamanlı olmadığı için her şey bir anda olup bitmez. Tıpkı bir akar gibi, kayıpları başka kayıplar izler. Düşüş devam ederken bazı unsurlar akışı terk eder. Hal böyle olunca, düşüşün sürekliliğinden söz edilebilir ki, işte bu bir dipsiz düşüştür(!) Orta sınıf yok olurken beraberinde demokrasiyi, girişimciliği ve liyakati de götürür. Az yoksullar tam yoksul ve çok yoksullarda yok olmaya sürüklenirler. Kayıplar bir kesimin servetine servet katar fakat bir noktadan sonra soğurulacaklar azalır bu kez rota birlikte olanların zayıflarını gözüne kestirir. Bizden olanlar içinde, bize daha yakın bizden olanlar ayrışması olur. Büyükler, kendilerine öykünen ve mafya ayağına yatanları yemeye başlar(!) Bu noktada dokunulmayacak olanlar, sadece derin suç ortakları olabilir(!)”

Dengesiz, düzensiz, kuralsız, haksız, hukuksuz ve adaletsiz paylaşımlar; yaşama ilişkin tüm sorunların nedenidir. Paylaşımdaki sapmalar toplumda ayrışmalara, kutuplaşmalara ve kırılmalara neden olur. Adaletsiz paylaşımlar sonunda yığınlar kaybederken, küçük bir azınlık kazanır. Bu sadece maddi kazanç olarak algılanmamalıdır. Haksızca açılan kapılar, hukuksuzlukla yoluna devam eder. Ekonomik gücü artan kişinin sosyal konumu değişirken, siyasi aktivitesi de artar. Bu olumsuz ivme ile kazanılanlar ancak şiddet uygulanarak elde tutulabilir(!) Bu ise; haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik demektir!

Not: Alıntılar, önceki yazılarımdan alınmıştır.