Aydınlarımız ülkemizin geleceğinden endişe duyuyorlarsa, durup düşünmek gerekir. Birçok kaynağa ihtiyacımız var. İhtiyaç duyduğumuz kaynaklardan en verimli şekilde yararlanmak durumundayız. Bu nedenle elimizde olan kaynaklara sahip çıkmalıyız. Doktorlarımız gitti, “giderlerse gitsinler” dendi. Şimdide akademisyenlerimiz gidiyor(!) Akademisyenler, doktorlar, mühendisler bu ulusun en değerli kaynaklarıdır. Buna karşın ülkeye çok değişik ülkelerden ve kontrolsüz olarak sığınmacılar giriyor. Nasıl ki kendi kaynağımıza sahip çıkmada gereken özeni göstermiyorsak; ülkemize elini- kolunu sallayarak girenlerde, aynı özensizliğin farklı bir biçimidir. Tükettiklerimizin hemen hemen hepsini dışarıdan döviz ödeyerek alıyoruz. Üstelik, döviz bulmakta da çok zorlanıyoruz. Kendi yoksullarımızın yanı sıra, bir de çoğunluğu niteliksiz olan işgalci kişileri beslemek zorunda kalıyoruz! Çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretle çalıştırılıyor. Bu olgu sendikal örgütlenmeleri ve genel ücret düzeyini, olumsuz yönde etkileyerek belirliyor:

                                                                                                                                             “Satacak ne var dediniz. AKP’nin satacak şeyleri olduğunu, bunları bulabileceğini düşünüyorum. Mega projeler, Kanal İstanbul Projesi, İzmir limanı, THY, bankalarımız… Latin Amerika’da Şili sonrasında gördüğümüz özelleştirme furyasından şu anda akıl ve mantığa sığmayacak o kadar çok varlık satış piyasasına konulabilir ki hiç şaşırtıcı gelmez AKP’nin bugün güncel olarak olmasa ileriki nesilleri ipotek altına alacak varlıklar satılabilir. Dolayısıyla ben AKP’nin bu konuda başarılı olmasından endişeliyim. Uluslararası sermayenin yerli işbirlikçileriyle beraber üzerine konacak birçok kamu varlığı ve doğal varlıklar; ormanlar, limanlar, topraklarımız, bulunacaktır. O yüzden “satılacak bir şey kalmadı” demek kendimizi aldatmak olur. Ne yazık ki bulacaktır AKP.” (…..)

Ortada kaç trilyonluk bir varlık fonu var. Başında cumhurbaşkanı var. Ondan evvel damadı başındaydı. Bütün bunları bize son derece kaygı verecek tasarımlar olarak değerlendirmek durumundayız. Malum varlık fonu bir yasal denetimden muaf, Erdoğan’ın iki dudağı arasındaki iki söze bakıyor. Coğrafyamızda şu anda vitrinde olmayan birçok doğal varlık, doğal güzellik eminim ki yerli ve uluslararası sermayenin iştahını kabartıyor. (Erinç YELDAN)

Erinç Hocama katılıyorum, gerçekten de akla ve hayale gelmedik şeyleri satabilirler. Sosyal medyada bir örnek gördüm. Akçakoca’dan İYİ Partililer paylaşmış, ne kadar doğru bilemiyorum. Şöyle bir sav var: “Toprak Mahsulleri Ofisi hububat depolarını satmış, sattığı kişiden satış bedeli kadar parayla aynı depoları kiralamış. Nasıl soygun ama?” Galiba fıkra. Akla ve mantığa uyan bir yanı yok. Bu sav doğru ise eğer, kayrılan kişi, kira süresi dolduktan sonra sadece bekleme karşılığı olarak depoların sahibi olacak(!)

Sınıf içi dar grup dayanışması, servetin el değiştirmesini hızlandırıyor. Fakirden alıp zengine verme süreci devam ediyor. Züccaciye dükkanına giren “fil” örneği; kıra-döke, yaka-yıka yollarına devam etmeye çalışıyorlar. Bu ve benzeri girişimlerin ne hukuka uygunluğundan söz edile bilir, ne de ahlaka. Her şeyi ve her biçimde yapma hakkını kendinde görmek en büyük haksızlıktır. Bütün bu haksızlıklara tepki göstermemek ise; basiretsiz bir muhalefetin yetersizliğini ve yeteneksizliğini gösterir(!) Demokratik mücadele her türlü aracı, hukuka uygun biçimde kullanmalıdır. Toplumsal olanakları ve araçları gerektiğinde, gerektiği gibi kullanmayanlar kendilerine, ülkelerine ve dahası insanlığa ihanet etmiş olurlar. Kendisini ve ülkesini düşünen insanlar, tıpkı kendileri gibi düşünenleri seçerek ülkelerine sahip çıkmalıdırlar:

 “… Cebren ve hileyle vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş ve bütün orduları dağılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevilerini siyasi emelleriyle tevdit edebilirler. Millet fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. (MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 20 EKİM,1927)

Önemli olan, ülkenin varlıklarının satılmamasıdır. Özellikle stratejik önemde olan varlıklar (TÜRK TELEKOM, TANK PALET), kesinlikle yabancılara satılmamalıdır! Kamuya ait olan tüm kaynaklar en verimli ve yararlı şekilde değerlendirilmelidir…