Beklemek Türkçe kelimelerimizden biri olup, sözlüklerdeki anlamı: “Bir iş oluncaya kadar vakit geçirmek; korumak, saklamak, gözetmek; ummak; acele etmemek, vakit bırakmak.” olarak geçer.
    Beklemekle geçer insan ömrü. Anne askere giden oğlunun gelmesini bekler. Aşık gurbete giden sevgilisinin geri dönmesini bekler. Baba evladından başarı bekler. Velhasıl herkes birbirlerinden başarı bekler. Beklemek durgunluktur, dinginliktir, hareketsizliktir, bereketsizliktir. Buna rağmen Cesare Pavese : “ Gene de bir iştir beklemek. Korkunç olan bekleyecek bir şeyi olmamaktır.” demiştir. Bir yerde ümit etmektir beklemek.
    Beklemenin avantajları ve dezavantajları vardır. Mühim olan tam zamanında harekete geçebilmektir. Beklemesini bilen kişinin eline çok fırsatlar geçer ama bunları değerlendirmekte aceleci olunur veya geç kalınırsa o fırsat havaya uçup gidebilir. Bu meyanda Balzac: “ Beklemesini  bilenin her şey ayağına gelir.” demiştir. Mühim olan ayağımıza gelen nimetlerin tepilmemesidir. 1970’li  yıllarda Yunanistan’ın askeri cunta ile idare edildiği zamanlarda bugünkü adı Avrupa Birliği (AB), o günkü adı Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olan teşkilat Türkiye’nin teşkilata girmesini bekliyorlardı, ama biz bu nimeti o zaman kendi ellerimizle ittik; fırsatı değerlendiremedik. Şimdi de zamanında girmek istemediğimiz teşkilata girebilmek için bütün kapıları zorluyoruz. Zamanında bu birliğe girmek için umutla bekledik, şimdi ise umutsuzca bekliyoruz.
    İnsan ömrü o kadar çok uzun değildir. Bazı şeyler beklerken kazanılır, bazı şeyler de beklerken kaybedilir. Ruh ve Madde Dergisinin Nisan 2002 sayısından aldığım aşağıdaki icraatları hemen gerçekleştirin. Bunlar için beklemeye gerek yok.
            BEKLEMEYİN

***Nazik olmak için gülümseme beklemeyin.
***Sevmek için sevilmeyi beklemeyin.
***Bir arkadaşın değerini anlamak için yalnız kalmayı beklemeyin.
***Çalışmaya başlamak için en iyi işi beklemeyin.
***Biraz paylaşmak için çok olmasını beklemeyin.
***Öğütleri hatırlamak için düşmeyi beklemeyin.
***Duaya inanmak için acıları beklemeyin.
***Yardım edebilmek için zamanınız olmasını beklemeyin.
***Özür dilemek için diğerinin acı çekmesini beklemeyin.
***Barışmak için ayrılığı beklemeyin.
***Çünkü ne kadar zamanınızın kaldığını bilmiyorsunuz.

---------------- ŞİİR KÖŞESİ-------------------

   EFELERİN EFESİ

Menderes’te düşmana ilk kurşunu atmıştı
Milletimin çıkmazken ağzından hiç nefesi
Düşmanı tek kurşunla birbirine katmıştı
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Ne işi var düşmanın Bozkurtlar Ülkesinde
Geriye dönüş yoktur Türklerin ilkesinde
Nice efeler gördü bu millet bölgesinde
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Keşkekle doldurmuştuk yıllarca kazanları
Söyleyerek çalardı Ülkemin ozanları
Mağlubiyet görmedi Efe’nin kızanları
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Efe’nin kurşunları düşmanı terk ettirdi
Kazanılan başarı dünyayı fark ettirdi
Emperyalist güçleri hedeften çark ettirdi
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Silahlar efelerin madalyalar elindi
Yarışmak amacıyla bir yerlere gelindi
Kör Ahmet’in tuttuğu gümüş para delindi
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Ülkemi bölmek için düşmanlar hep üşüştü
Türkiye’yi kurtarmak beyinlerde bir düştü
Uçarken bir sığırcık kurşunla yere düştü
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Dua etti analar Allah’a avuç açtı
Birlik oldu efeler düşmana kurşun saçtı
Naçar kalan düşmanlar ülkemden çabuk kaçtı
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Üzümlerin yerine mermi doldu küfeler
Aydın’ın meydanında toplanmıştı efeler
Günah ile sevabı tartıyordu kefeler
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 

Barbarca duygularla düşman Aydın’a girmiş 
İşkence gören kızlar birer birer delirmiş
Efelerim Aydın’a bunun için gelirmiş
Yalnız Yörük Ali’dir Efelerin Efesi. 
             Şükrü ÖKSÜZ 

------------------------------------------

 GELDİM

Dudağına yangın yeri dediler
Diyarı gurbeti koşarak geldim
Yangın vücudunu sarmış dediler
Gönül deryasından coşarak geldim.

Sevdanın narına yandım tutuldum
Dalgalı saçına kandım vuruldum
Aştım karlı dağı denizleri hep
Sevgi ummanından koşarak geldim.

Hüseyin ZEYBEK – DİDİM

----------------------------------------

 SAKARYA  

Viyana bozgunuyla gün gün geri çekilen 
Türkün Batı’ya karşı duruşudur Sakarya 
İşgallerle yurdunun üzerine dikilen 
Emperyalizmi yere vuruşudur Sakarya. 

Dayanınca başkente Küçük Asya Ordusu 
Süngü tak emri ile çaldı hücum borusu 
Şahlandı kalbimizde atların en dorusu 
Erlerin şehadete yarışıdır Sakarya. 

Anadolu otağı, şehitlerin yatağı 
Al kanlara boyandı yurdum baştan aşağı 
Şahittir Türbetepe, Mangal Dağı, Çal Dağı 
Suların kan kırmızı akışıdır Sakarya. 

Kadınlar özgürlüğe sefer etti günlerce 
Mermi çekti cepheye kağnılarla binlerce 
Toprağın yüreğini gece gündüz dinlerce 
Meclisin gemileri yakışıdır Sakarya 

Askeri, kudretini milletinden alarak 
Gözü kapalı düşman hatlarına dalarak 
Baş koyup savunduğu sathı vatan bilerek 
Düvelin defterini dürüşüdür Sakarya. 

Sakarya tarihte bir kilometre taşıdır 
Türklüğün ölüm kalım, varoluş savaşıdır 
Millî Mücadele’de mutluluk gözyaşıdır 
Kutlu yolun sonunu görüşüdür Sakarya. 

Dünya tanık olmadı böylesi bir savaşa 
Milletiyle birlikte Mustafa Kemal Paşa 
Emsalsiz destan yazıp kanıyla dağa taşa 
Ağustos’ta zafere erişidir Sakarya. 
             
     Salih ERDEM – AYDIN