Didim CAFELİNA’daki güzel bir dinletiden sonra arkadaş grubumuzla kendimizi Altınkum sahilinde bulduk… Eh öyle ya her zamanki gibi radarlarımız açık… Didim’in sahibi gibi hissediyoruz kendimizi… Gördüğümüz eksiklikleri, yanlışlıkları arkadaşlarımızla birlikte konuşuyor ve tartışıyoruz… Çoğu zaman da bu sorunları gerek sosyal medya gerekse yerel basın ve bloglar yoluyla basına taşıyoruz… Bu durum bazılarının ve bazı kesimlerin de pek hoşuna gitmiyor… Çıkarsız, önyargısız, partiler üstü bir anlayışla sorunlara yaklaşırsanız kendinizi daha özgür hissediyorsunuz ve kimseye de eyvallahınız olmuyor…

Neyse ayaklarımız bizi inşaatı devam eden Amfi Tiyatroya doğru götürdü. Didim 2. Koyda yapımı devam eden Amfi Tiyatroya yönelik eleştiriler yapılıyor. Ben de birkaç yazımda bazı eleştirilerimi ve kaygılarımı dile getirmiştim… Estetikten yoksun beton yığını olacağı, park sorunu yaşanacağı ve yeşil dokunun nasıl oluşturulacağına yönelik birtakım kaygılarımızı arkadaşlarımızla birlikte konuşarak yürürken; birden kendimizi Amfi Tiyatro’nun hemen yanında bulduk…

O da ne başımızın üstünde bir Drone uçuyor ve çekimler yapıyor. Üstelik bize doğru alçalarak yapıyor bu işi… Haliyle tedirgin olduk ve arkadaşlarımızdan biri bizi sevmediler galiba dedi… Şantiyeden iri yarı biri bize doğru geliyor… Gelen kişinin bize “Burası inşaat alanı buraya girmek ve fotoğraf çekmek yasak” demesini bekliyoruz ama öyle olmuyor. Elini uzatarak bize nazikçe hoş geldiniz diyor. Doğrusu biraz şaşırıyor biraz da bu durum hoşumuza gidiyor… Nazik ve sevecen bir tavırla; Öyle geriden bakmakla olmaz, buyurun sizi gezdireyim diyor… Zaman zaman gelip hep geriden baktığımız ve fotoğraflar çektiğimiz inşaat bize bizzat inşaatın müteahhiti tarafından açıklamalar yapılarak gezdiriliyor bu durum doğrusu çok hoşumuza gidiyor. Açıklamalar arasında sohbet faslı da başlıyor. Sorduğumuz sorulara en açık en net ifadelerle yanıtlar veriyor…Bazı bölümlerin başlayan dış kaplamasının yapımını da gösteriyor bize. Ülkemizin çok değerli taşlarını yeni teknoloji ve iklim uygunluğuna uygun olarak döşediklerini bizzat gösterdi. Kaplama ile kaplanan zemin arasındaki yeni teknoloji dikkatimizi çekti…

Gezdirildiğimiz süreçte de radarlarımız, hep açıktı… Amfi Tiyatronun diğer bir yönü de şekillendi zihnimizde… Amfi Tiyatro’nun hemen bitişiğinde, restaurant- cafe benzeri, kapalı alanların ve misafirlere özel küçük bir otoparkın da olacağını gördük. Amfi Tiyatronun işlevine yönelik tuvaletler, soyunma, hazırlanma, sahneye çıkış alanları gibi pek çok teferruatında detaylı olarak planlandığını gördük…

Amfi Tiyatronun seyirci oturma alanı gözümüze çok küçük göründü ve bu alana 4bin kişi sığamayacağını müteahhit’e sorduğumuz da 3200 yanıtını aldık… Doğrusu 3200 kişinin de bu alana sığmayacağını düşündüm. Belki kapalı alanlarla bu mümkün olabilirdi…

Diğer taraftan nasıl yapılacağını hep merak ettiğimiz; Amfi Tiyatronun seyirci oturma alanlarının kaplamasının taş mı yoksa başka bir kaplama mı olacağına yönelik sorumuza müteahhit; en son teknolojiye göre ahşap görünümlü iklim şartlarına uygun dayanıklı ve estetik görünümlü bir kaplama yapacaklarını belirtti…

Hiç sıkılmadan, üstlendiği işi bize heyecanla detaylarıyla anlatan; bize çay ikramında bulunan ; Müteahhit’in önemli bir serzenişi de vardı…Henüz bitmeyen projeye yönelik eleştiriler var, biz eleştirilerden rahatsız değiliz. Eleştirilerin genellikle bilgi eksikliğinden olduğunu düşünüyoruz ve bu da bizim bir suçumuz… Belediyemizle bu tanıtım ve bilgilendirme konusunda işbirliği yapmak konusunda görüşmelerimiz devam ediyor… Biz bu işi önemli bir eser ortaya koymanın heyecanıyla yapıyoruz… İnşaat sektörünün bir kriz yaşadığı bu günlerde; aldığımız önemli tedbirlerle, alımlarımızı erken yapmanın avantajıyla; bazı sıkıntılara rağmen projeyi en iyi şekilde ve zamanında yapmakta kararlı olduklarını belirtti.

Doğrusu Müteahitin açık tavırları bizi etkiledi. Bize bir sunum tadında anlattı yaptığı işi… Aynı zamanda iyi bir tanıtımcı da olan Müteahhit Cebrail Tunç bize güven verdi, tesadüfen de olsa tanışmış olmaktan da çok mutlu olduk…

Umarım, kaygılarımız boşa çıkar…