-AÇIK MEKTUP-

Çanakkale’yi romanlardan, şiirlerden, çeşitli kitaplardan okumuş olabilirsiniz… Bu konuyu anlatan filmleri, belgeselleri izleyerek Çanakkale Savaşları konusunda önemli bilgilere de sahip olabilirsiniz… Tüm bunların yetmediğini ancak Çanakkale’nin savaş alanlarını gezerken anlayabilirsiniz… Çanakkale’de, attığınız her adımda, soluklandığınız her nefeste bu savaşın tüm sahnelerini içinizde hissederseniz… Kendinizi, kazılmış siperlerde veya bir topun başında günlerdir aç susuz, ayağınızdaki çarıkla düşünürseniz… Kurşunların havada çarpıştığı, bir metre kareye 6 bin merminin isabet ettiği, toprağı kan ve kemik kokan Çanakkale’de tüyleriniz diken diken olursa… Siperlerin birbirinden uzaklığının 8 metreye kadar düştüğü yerlerde ülkenizi işgal etmeye gelmiş düşman askerlerine bile duygusal bir yaklaşımın içinde olursanız, Çanakkale’yi anlamış olursunuz…

Cumhuriyetimizin kurucusu Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ün, aşağıdaki sözleri, tüm insanlığı sevgiyle kucaklayan ve düşmanlığı, kini yok sayan evrensel değerde tarihi bir sözdür…

“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

Atatürk’ün bu sözlerinden çok etkilenen Avustralyalı bir anne, Atatürk’e aşağıdaki cevabı yollamıştır:

“Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, âlicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi.

Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine Ata demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla...”(Avustralyalı bir anne)

Başta söyledim ya. Bu tür yazılarla veya başka yazılarla Çanakkale anlatıl(a)maz… Bu duyguyu yaşamak için Çanakkale’de olmanız gerekir… Bu topraklarda bize karşı savaşmış Anzaklar, (Avustralyalı ve İzlandalı askerler için kullanılan ortak ad) İngilizler, Fransızlar, İskoçlar, İrlandalılar sürekli olarak Çanakkale’deki şehitliklerini ziyaret etmekteler… Her yıl yüz binlerin katıldığı “Anzak Ayinleri” düzenlemektedirler…

Bir emekli öğretmen olarak, Çanakkale Şehitliğine şimdiye dek gitmemiş olmamı ve de öğrencilerimin de gitmelerine olanak sağlayıcı bir girişimde bulun(a)madığımı, Çanakkale’ye bir grupla yaptığım gezi sırasında sorgulamaya başladım… Ülkemizin okul çağındaki özellikle de orta eğitim düzeyindeki tüm öğrencilerin – devlet desteği ile- Çanakkale’ye götürülmesi bir görevimiz olmalıdır… Okullarda kuru kuruya öğrettiğiniz tarih dersleri yerine canlı tarih gösterilmeli… Bizimle birlikte geziye katılan bir İngiliz Aile’nin de ilgi ve duygu dolu davranışları hepimizi duygulandırdı… Sevgi ve barışın Dünyamıza ne kadar çok gerektiğine Çanakkale Savaşları çok önemli bir derstir… Bu tema, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha iyi anlatılırsa, Dünya barışına da önemli bir katkı sağlamış oluruz…

Yazımın yerel yönetimlerle ne ilgisi var diyebilirsiniz. Kaymakamlığımızın ve Belediyemizin işbirliği ile her yıl Didim ilçemizde en az 200 öğrencimiz Çanakkale’ye götürülmelidir. Bu kültürel gezi gelenekselleştirmelidir… Yerel yönetimler, bunu projelerine eklemeliler ve kamuoyuna da duyurmalıdırlar…

Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle ve M.Akif Ersoy’un bir dörtlüğüyle anıyorum.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.