Ve arabalarımızla düştük yollara…

Arabası olmayanlar için de Didim Belediyemiz araçlar kaldırdı…

Bizim gibi binlerce Didimli ve tatilci yollardaydı…

Hedef; Didim Belediyemizin gelenekselleştirdiği 13-14 Temmuzda yapılan Lavanta Festivaliydi… Festival, Didim’e 17 km uzaklıktaki Akköy yakınlarındaydı…

Festivale yoğun bir ilgi vardı. Araçlar; Didim – Akköy arasındaki yolun Başaran Sitesi yakınlarından Akköy yakınlarına kadar uzayan kilometrelerce yolun her iki kenarlarına park edildi.

***

Bu kadar yoğun ilginin nedeni; lavanta çiçeği miydi sizce…

Bana göre kesinlikle değildi… Lavanta, sadece doğa adına seçilmiş iyi bir semboldü…

Bu ilgi: Didimliler’in ve tatilcilerin kırsal kesimleri, köyleri, doğayı özlemiş olmalarından kaynaklanan bir duygunun-özlemin- yansımasından başka bir şey değildi…

Kentlerin yaşanılırlığı artık hep sorgulanıyor…

İnsanlar,  betona boğulmuş kentlerde yaşamaktan hoşnut ve  mutlu değiller…

İnsan doğası da zaten bu tür yaşama uygun değil…

O halde kentleri doğa ile iç içe, kurmak ve planlamak gerekiyor…

Ülkemizde bu yapılıyor mu? Ne yazık ki yapılmıyor… Vahşi bir betonlaşmayla boğulmuş kentler yaratılıyor durmadan…

***

Didim ilçemizde tanrının elini değdiği her alan güzelliğini, doğallığını korurken; insan elinin değdiği yerler ise süreç içinde yaşanmaz hale geliyor…

Didim gibi kıyı kentleri her türlü yağma ve rantsal devşirmenin içindedir…

Bu kentlerin hazine arazileri, bir merkezden haritalar üzerinden parsellenerek, işaretlenerek o kentin geleceği düşünülmeden, o kentin yerel yönetimlerine, dolayısıyla o kentin halkına sorulmadan talan edilircesine satılmaktadır… Didim bu yönüyle tam anlamıyla bir talanın içindedir…

Bu gibi kentlere; kent ormanları, piknik alanları, sosyal toplanma alanları, parklar bahçeler pek düşünülmeden iç içe girmiş birbirinin manzarasını, güneşini çalmış ucube beton yığınları dikilmeye devam ediyor… Bunun adına da büyüme veya kentleşme diyorlar…

İşte insanların Akköy’deki Lavanta Festivaline olan yoğun ilgisi kentlerden kaçış duygusunun dışa yansımasından başka bir şey değildir…

***

Kentleri; yaşanılası kentler haline getirmek, yerel ve merkezi yönetimlerin en önemli görevleri olmalı aslında… Bu yönde hazırlanmış önemli yasalar, yönetmelikler olmasına rağmen uygulama konusunda da büyük sıkıntılar yaşanmaktadır…

Örneğin; daha geçenlerde 28 Mayıs 2022 Cumartesi Günü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Parkları Yönetmeliği Tanımlar bölümünde; insanı, doğayı, çevreyi öne alan çok önemli maddeler vardır.

ç) Ekoturizm rotası: Orman alanlarında, insanların beden ve ruh sağlığına, mutluluğuna, doğa sevgisini tattırmaya ve ruhen yenilenmelerine hizmet eden, doğa yürüyüşü, kaya tırmanışı, kuş gözlem yeri, spor ve benzeri alternatif turizm faaliyetlerine imkân sağlayan güzergâhları,

d) Estetik kaynak: Ormanların, insanların zevk ve psikolojisine hitap eden, peyzaj ve manzara bütünlüğü açısından farklı özelliklerini, 

***

DİDİM’E KENT ORMANI GEREKLİLİĞİ…

Kent ormanları;  çağdaş yaşanılır kentlerin olmazsa olmazlarındandır.

Ülkemizde Kent ormanı, mesire alanları, piknik alanları park ve bahçeler kavramları ve uygulamalar arasında bir takım farklılıklar ve çelişkiler bulunmaktadır…

Kent Ormanı Yönetmeliğinin tekrar gözden geçirilerek; yerel yönetimlerin- Belediyelerin- Kent Ormanı kurmak konusunda yetkilerini net olarak ortaya koyan yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır...

*** Didim İlçemizin Arıtma tesislerinin bulunduğu yerin çevresinde “kent ormanı” yapılabilecek çok geniş hazine arazileri vardır… Arıtmadan çıkan suyun bu ormanın sulanmasında çok önemli rolünün olacağını düşünüyorum… Ayrıca bu alanın Didim merkezine yakınlığı da ayrı bir avantajdır… Burada oluşacak yeşil doku, kentimize her yönüyle bir canlılık ve mutluluk verecektir. Ayrıca turizmin gelişmesine de önemli bir katkı sağlayacaktır… Kent Ormanı kurulması yönünde;  yerel siyasetçilerin partiler üstü bir anlayışla birleşerek; Didim adına ortak bir girişimde bulunmalarını istiyoruz…

***

Lavanta festivalinden girdik, Kent ormanından çıktık…

Kentleri yönetenler, günü kurtarmak için değil, geleceği kurmak için çalışmalıdır…

Kentlerin hazine arazileri, kentlerin sağlıklı geleceği düşünülerek; planlanmalıdır…

Didim’in çok önemli olan hazine arazileri betonlaştırılmak üzere satıldı ama her şeye rağmen yine de karamsarlığa kapılmadan; çevreci anlamda yaşanılası Didim için çalışanlara destek vererek bu sıkıntılardan kurtulabiliriz…

13-14 Temmuz’da yapılan Didim Lavanta festivali ben de bu çağrışımları yaptı. Teşekkürler Didim Belediyemiz, kısa bir sürede de olsa insanlar beton yığınlarından kurtularak kendilerini doğanın kucağına atmanın mutluluğunu yaşadılar…