Arapçadan Türkçemize giren dünya kelimesinin lügatlerdeki anlamı: “Alem, ahrete göre şimdi yaşadığımız alem; göklere ve diğer gök cisimlerine göre yer yuvarlağı; dünyada yaşamak için gereken şeyler; fikir ve inanç bütünlüğü olan insanlar ve ülkeler topluluğu; duygu, düşünce ve görüş; başkaları, herkes, el gün; Güneş sisteminin üçüncü gezegeni.” olarak geçer.
Dünyaya gelen her canlı doğumundan ölümüne kadar yaşamak için çalışmak mecburiyetindedir. Dünyanın fani oluşu, insanların çoğunu karamsarlığa sürüklemiştir. Bununla ilgili olarak atalarımız: “ Dünya malı dünyada kalır.”, “Dünya Hazreti Süleyman’a bile kalmamış.” gibi sözlerle dünyayı ve dünya hayatını küçümsemişlerdir. Buna rağmen kimse bu dünyadan öbür dünyaya gönüllü olarak gitmek istemez. Mümkün olduğu kadar fazla yaşamak ister. Namık Kemal : “ Bu kadar adam gördüm, içlerinden hiçbiri dünyadan hoşnut değil, hiçbiri de dünyadan gitmek istemez.” diyerek bir gerçeği tespit etmiştir.
Aslında yalnız dünyaya gelenler fani değil, Dünya Gezegeninin kendisi, güneş sistemi, galaksimiz ve diğer galaksiler de fanidir. Yani baki olan sadece Yaradan’ın kendisidir. Kişi bu dünyaya kendi iradesiyle gelmemiştir; kendi iradesiyle de gitmeyecektir. Bu gerçeği Shakespeare: “Bütün dünya bir oyun sahnesidir. Kadın erkek bütün insanlar da sadece oyuncudur. Her birinin giriş ve çıkış zamanları vardır.” diyerek çok güzel ifade etmiştir. Vachel Lindsey ise : “ Dünya terzi dükkanı, ölçüyü veren gider.” diyerek özetlemiştir.
Bu fani dünyada mutluluğu yakalayan kişi dünya nüfusuna göre fazla sayılmaz. Mutluluğu yakalayabilmek için, hem bu dünyaya hem de öbür dünyaya önem vermemiz gerekir. Bununla ilgili olarak Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde : “ Dünya ile ahret, iki ortak kadındır. Birini razı ettin mi öbürü kızar.” demişlerdir. Dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu düşünerek hal ve hareketlerimizi, yaşantımızı ona göre ayarlayarak mutluluğu yakalayabiliriz.
İnsanoğlu bu fani dünyada mutlu olabilmek için dünya nimetlerine fazla tenezzül etmemeli, maddenin fani, sevginin baki, kendisinin de bu dünyada misafir olduğunu asla unutmamalıdır.
Satırlarımıza şu güzel vecizeyle son verelim.
“Dünyada mekansız, ahrette imansız olmaz.”,
----------------------- ŞİİR KÖŞESİ ---------------------
SELAM SÖYLEYİN
Selam söyleyin;
Bizi bilenlere;
Gökteki yıldızlara, aya, güneşe,
Dağlara, taşlara…
Selam söyleyin;
Esen rüzgâra, yağan yağmura,
Kuşlara, kurtlara…
Bir vakitler;
Hatırımız sayılır, göğsümüz kabarırdı,
Sevgimiz serpilir, dört bir yanı sarardı…
Nic’oldu bize?
Kokmaz oldu allım yeşil güllerimiz,
Esmez oldu firil firil yellerimiz,
Yağmaz oldu çisil çisil yağmurumuz
Takmaz oldu dost dost diye sarıldıklarımız…
Nic’oldu bize?
Selam söyleyin;
Bizi bilenlere;
Yuvasız kuşlara,
Boynu bükük yavrulara…
Selam söyleyin;
Sek sek seken kekliklere,
Yoldan sapan üçer beşer turnalara…
Bir vakitler;
İyilerin gürüldeyen ocağı,
Güzellerin fokurdayan membaı idik…
Bir vakitler;
Mazlumların sığınağı,
Zalimlerin korkusu idik…
Nic’oldu bize?
Komşu komşuyu tanımaz oldu,
Hâl hatır bilinmez oldu…
Nic’oldu bize?
Gençler asi oldu,
Tüccar hokkabaz oldu,
Merhamet uğramaz oldu,
Hak gözetilmez oldu,
Nic’oldu bize?
Bekir AYGÜL - AYDIN
------------------------------------------
YANMA SEN
Her seven taşımıyor sevda yükü ağırdır
Sırtımdan inmez yüküm benden yana alma sen
Görmez olur gözleri seni duymaz sağırdır
Sevilen bilmez bunu kulağından olma sen
Sevdam sensiz olmuyor uyumuyor gözlerim
Yokluğun yürek yakar sönmez olur közlerim
Kendime gücüm yetmez kifayetsiz sözlerim
Alev almış sönmeyen ateşimle yanma sen
Kalp yarası derindedir her derman kâr etmez
Dünya âlem bir olsa gönlümde ki yar etmez
Sevenler sevdiğine bu dünyayı dar etmez
Çırpındığım deryanın girdabına dalma sen
Deva satan pazardan derdi alan olmuşum
Vefasız bu dünyada yüzü gülmez kulmuşum
Sevdanın enkazında sararıp da solmuşum
Gülizar da güllere benim gibi bakma sen
Güneş nar topu dünya sevimsiz ben üşürüm
Hayat hırsız beden çalıntı uyumaz düşüm
Gezinirim ara yerde ne ayık ne sarhoşum
Aklım başımda değil Güner gibi korkma sen
GÜNER TEKİN – KARS
---------------------------------------------------
AĞLARIM
Sensizliğe bilenir dakikalarım.
Filizlenir hasretin çölümde
Sızım olursun olmadık zamanlarda.
Gelir çöreklenirsin içime,
Düşünürüm maziyi ağlarım.
Yüreğime kıvılcımlar düşer,
Büyüdükçe büyür volkan olur.
Kahverengi gözlerin hep gözlerimde,
Bakışların tuz basar acıma
Düşünürüm seni de ağlarım
Siyaha boyanır baharlarım
Batmaz olur gece yıldızlarım
Yüreğim kuzey kutbu buz dağlarında
Gülmez güneşim şafaklarımda,
Düşünürüm beni de ağlarım.
Bolat ÜNSAL –ANTALYA
-------------------------------------------------
KAVURUR AŞK
Bazen şarap mahzeninde gizlenir
Uçar semalarda seyre dalar aşk
Vurduğu vurgunlar tek tek izlenir
Girdiği yüreği viran eder aşk.
Sevene cesaret verir canı yiğit kılar
Garibi mecnun eyler çöllere salar
Aşkın gözü kördür evreni yakar
Okyanusları salla gezdirir bu aşk.
Bilmez tarihini geçen çağları
Gazele çevirir mor sümbüllü bağları
Ne başkasını tanır nede kendini
Yakar kavurur girdiği bedenleri aşk.
Aşkın karşısında dağlar delinir
Aşk; gözyaşı şerbetinden bilinir
Aşkın uğruna tahtlar taçlar verilir
Yakar kavurur girdiği bedenleri aşk.
Hüseyin ZEYBEK – DİDİM