İtikat (inanç) kelimesinin lügat anlamı : “ Bir düşünceye istekle, gönülden bağlanma; Tanrı’nın varlığına, birliğine inanma, bir dine bağlanma, iman; güven, inanma duygusu; zihinde bulunan kararlı ve kuvvetli yargı.” dır.
Yaratılış itibariyle insan mutlaka bir şeylere inanmak zorundadır. Aksi taktirde kişi bir inanç boşluğuna düşer; kişinin inanç boşluğunda yuvarlanması, onun son derece mutsuz olmasına, yaşantısında zikzaklar çizmesine neden olur. İstikrarlı bir hayata bir türlü kavuşamazlar. İnançlı kişiler aynı zamanda cesaretli kişilerdir. İnançlı olmayan kişiler zayıf, tembel, korkak olurlar. Neticede hayatta bir türlü başarılı olamazlar.
Türk Milleti İslamiyetle tanışmadan önce de Kainatın, tek Yaratıcısının olduğuna; Onun da Gök Tanrı olduğuna inanırlardı. Türklerdeki bu kuvvetli Allah inancı onları zaferden zafere koşturtmuş, üç kıtada fevkalade başarılı olmuşlar; gittikleri ülkelere medeniyet götürmüşlerdir. Eğer bunların kalbinde bir Allah inancı olmasaydı tarih sahnesinde bu kadar fazla başarıya imza atmazlardı. Onlar süngülerini çekip düşmana “ Allah Allah” nidalarıyla saldırırlardı. Osmanlı Ordusunun yenileşme hareketleri sırasında Yeniçeri Ocağı kaldırılınca kurulan yeni Osmanlı Ordusu Fransız ordusu gibi giydirilerek 1838 yılında Kavala’lı Mehmet Ali Paşa’nın ordularıyla savaşa tutuşmuşlar; Mehmet Ali Paşanın orduları Mehter Marşı eşliğinde; Osmanlı Ordusu da Mozart’tan parçalar çalarak saldırıya geçerler. Neticede bu savaşta Osmanlı Ordusu yenik düşer. Sebebi ise Osmanlı Ordusundaki inanç zayıflığıdır.
İnanç çalışkanlığı, çalışkanlık inancı arttırır. Genelde insanlar arzu ettikleri şeylere inanırlar. Ama arzu ettikleri şeylere çalışmadan kavuşmak hemen hemen imkansızdır. Fanatik takım taraftarları her zaman takımlarının kazanmasını arzu ettiklerinden daima kendi takımlarının kazanacağına inanırlar. Neticede çoğunlukla hüsrana uğrarlar. Çünkü onlar takımda oynamadıklarından, takıma katkıları sadece tribünlerden takıma moral vermektir.
Yüce Atatürk Türk Milletinin bataklığa gömülmek üzere olduğu bir anda inancını yitirmemiş, milletini kurtaracağına inanarak yola çıkmış; bütün olumsuzluklara, yokluklara ve tüm kötü şartlara rağmen gerek kendi inancı, gerek çevresindekilerin inancı, gerek topyekûn milletin inancı sayesinde bütün düşmanlar denize dökülerek ülke kurtarılmıştır.
Gerek bireysel olarak, gerekse millet olarak hiçbir zaman inancımızı yitirmeden, inanç ve çalışmakla üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Başarıya ulaşmanın en önemli iki etkeni inanç ve çalışmadır.
Satırlarımızı Cummins’in şu güzel sözüyle bitirelim.
“ Siperlerde Allahsız insana rastlayamazsınız.”
------------ ŞİİR KÖŞESİ --------------
SİLMİŞİM SENİ
Keçiden fazlaymış yaşam inadın
Biraz geç olsa da bilmişim seni
Bir Mecnun misali sevdiğim kadın
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Yabancı kalplere dolduğun için
Yeni bir sevgili bulduğun için
Benimle uyumsuz olduğun için
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Haram meyveleri tattığın için
Sen beni kalbinden attığın için
Vicdansızca beni sattığın için
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Sen bana her zaman gelmediğinden
Gözlerimden yaşı silmediğinden
Ömrünce vefayı bilmediğinden
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Ağlattın sen beni hep için için
Dinlemedin beni bilmem ki niçin?
O yasak meyveyi yediğin için
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Eğriden doğruya çıkmadığından
Sevgiyle yüzüme bakmadığından
Yalan söylemekten bıkmadığından
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
İlk aşkına hayal kurduğun için
Önünde el pençe durduğun için
Sen beni arkamdan vurduğun için
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Sevgini ellere verdiğin için
Ellerle murada erdiğin için
Sen beni sürekli yerdiğin için
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Sen bende kendini bulmadığından
Her zaman yanımda kalmadığından
Bir türlü kalbine almadığından
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Hür olan ruhunu bağlattığından
Yaralı kalbimi dağlattığından
Sürekli sen beni ağlattığından
Kalbimden, gönlümden silmişim seni.
Şükrü ÖKSÜZ
--------------------------------------------
GÖÇSEM DİYORUM
Baharı görmedim yazı bilmedim
Ömrümce ağladım bir gün gülmedim
Mutluluk nasıldır tadıp olmadım
Ölmeden bir kez tatsam diyorum.
Memnun ki Dertlerim terk etmez beni
Yâr olup ta sarmış ,bütün bedeni
Çaresiz dertlere sahip edeni
Görüp de başına atsam diyorum.
Ekmeği koparıp suyu içemem
Canımdan geçerim ondan geçemem
Dertlerimi dosta bile açamam
Dertlere salana açsam diyorum.
Çekemem ki artık yâr tafrasını
Aya da varmaz bak, gör haftasını
Son defa kursa da yer sofrasını
Doldursa zehri de ,içsem diyorum.
Yozgatlı ŞABAN'ım yaram kanıyor
Dizlerim tutmuyor başım dönüyor
Gözlerim karardı feri sönüyor
Bu yalan dünyadan göçsem diyorum.
Şaban KAHRAMAN - YOZGAT
---------------------------------------------------
DOLDU AĞLADI
Ne hicranlar koptu bilsen gönlümde
Sevdamdan bulutlar doldu ağladı
Çekmediğim acı yoktur ömrümde
Tabipler yaramı sardı bağladı.
Denizlere düştüm dalgalar vurdu
Kavuşurum sandım mesafe yordu
Yüreğimde aşkın küllenmiş kordu
Adını andıkça sinem dağladı.
Mecnuna döndürdün yaydın ünümü
Meçhule çevirdin ayı günümü
Rotadan çıkardın bilmem yönümü
Irmak nehir oldu coştu çağladı.
Tut yüreğim ellerinde büzülür
Gözyaşlarım kirpiklerden süzülür
Bir sen hariç herkes görür üzülür
Kederimden gönlüm kara bağladı.
Ömer KOÇ - KUŞADASI